BÜYÜK DEĞİŞİMLER KÜÇÜK ADIMLARLA BAŞLAR
Daha önce yine Timaş İlk Genç Yayınları’nda “Erime” isimli kitabıyla okurla buluşan yazar-editör Ele Fountain, bu defa da özellikle pandemi sonrasında ortaya çıkan ve birçok insanın hak verdiği “Artık hiçbir şey eskisi olmayacak” sözüne en yakın duran kitabı “Hacker – Her Şey Kardeşim İçin” ile karşımızda.
YAZI: Burak SOYER
soyerbrk@gmail.com
Ele Fountain’in yeni kitabı “Hacker”, kıyamet alametlerini çoktan atlayıp bir üst seviyeye geçerek okuru apokaliptik bir dünyaya sokuyor. “Krizi fırsata çeviren” küresel bir şirket tekelinde insanları “harcadıkça kazanmaya” zorlayan bir sistem tarafından yönetilen dünyayı değiştirmeye küçük adımlarla başlama işi ise ölümcül bir hastalıkla mücadele eden kardeşinin ilaç sorununu çözmek için küçük “siber yaramazlıklar” yapan Jess’e kalıyor.
Ödüllü yazar Ele Fountain kısa bir süre önce İlk Genç Timaş’tan çıkan kitabı “Erime”de, ekolojik sorunları ve iklim krizini eriyen buzullarda yaşanan bir macera üzerinde ele alarak dünyanın gidişatına dair artık öngörü olmaktan çıkmış gerçekleri suratımıza çarpmıştı. Fountain bu kez de “Hacker” ile eli büyütüp apokaliptik bir dönemde geçen bir hikâye anlatıyor. Yazarın kitapta tasavvur ettiği atmosfer için kitabın ana kahramanı Jess’in babasının söylediklerine göz atmakta fayda var zira bahsettiği ortamın gerçek olmama ihtimali gibi bir durum artık söz konusu değil. Bakalım: “Dünyanın en büyük teknoloji şirketi için çalışıyordum. Hem onlara çok para kazandırıyordum hem de ben iyi para kazanıyordum.” Devam. “Antibiyotikler etkisini yitirmeye ve dirençli bakteriler yayılmaya başladığında büyük bir felaket yaşandı. Dünyada kaos vardı. İnsanlar hastalanmak, enfeksiyon kapmak ya da dirençli bir virüse yakalanmak istemiyordu. Sonra bu felaket bir fırsata dönüştü. İnsanları eve kapatmaya, herkesin zamanının çoğunu port-saatini, port-bilgisayarını ve port-tabletini kullanarak para harcamasını sağlamaya çalıştılar. Portalları kontrol etmek, parayı kontrol etmek demekti. Büyük şirketler küçük şirketleri yuttu. En sonunda her şeyi Küresel İletişim Şirketi kontrol etmeye başladı. Şirketin büyük planları vardı. İnsanların gelirlerinden mümkün olan en büyük payı alabilmek için karmaşık algoritmalar kullanıyorlardı. Herkesin kazancının onlara akmasını sağlıyorlardı.”
Bu algoritmalarını ben özetleyeyim: Küresel İletişim Şirketi her şeyi paraya dönüştüren ve insanları daha çok para harcayarak temel ihtiyaçlarını ona göre karşılayan bir sistem kurmuş. Örneğin az kıyafet alırsanız şirket size daha pahalı bir sağlık hizmeti sunmaya başlamış. Ya da ihtiyacınızdan daha az yiyecek siparişi verirseniz de daha pahalı kıyafetler almaya mecbur kalıyorsunuz. Sizin temel giderlerinizin fiyatını artırarak size daha pahalı temel giderler veren bir sistem diyelim. Kendi yağında kavrularak yaşamlarına ufak çiftliklerinde devam eden Jess ve ailesinin buna bir önce bir çözüm bulmaya ihtiyacı var çünkü Jess’in kardeşi Chloe hasta ve ailesinin ilaç alacak kredisi tükenmeye başlamış vaziyette. Jess’in duruma el atması lazım ancak önce gidip “gerçek hayatla” tanışması gerekiyor.
Kızıl humma salgınından bu yana çocuklar 14 yaşına gelene kadar 8 yıllık temel eğitimlerini “online” olarak alıyor. Sonrasında ise yüz yüze eğitime geçiliyor. Jess de bu online dönemi bitirip okula başlıyor. Her şeyin ana bir sistem tarafından kontrol edildiği bir ortamda “canlı” arkadaşlar ediniyor. Onlarla vakit geçiriyor, gülüp eğleniyor. Ancak vakit gece olduğunda port-bilgisayarına girip ufak tefek, zararsız “siber yaramazlıklar” yapıyor. Aslında o, bunları bir oyun olarak görse de “Büyük Birader”in kendini izlediğinden habersiz. Bunu da yaptığı bir hata sonucunda yeryüzünden tamamen silinmesiyle anlıyor. Evet, “Büyük Birader”in şakası yok. “Dokunanı yakıyor.”
Normalde ailelerle “canlı görüşme” yapılacağı günde Jess ailesiyle iletişim kuramıyor. Evden kimseye ulaşamıyor. O da ne olup bittiğini öğrenmek için sisteme giriyor ve ailesinin Küresel İletişim Şirketi’ne yettirecek kredisi kalmadığını, bu yüzden de onların tüm dünyadan koptuğunu öğreniyor. Bunu tek başına çözemeyeceği için kısmen yakın sayılabilecek bir yerde kendisiyle aynı kaderi paylaşan Mae ve Violet ile başka bir okulda yüz yüze eğitim gören arkadaşının yanına kaçıyor. Burada yine port-bilgisayarlardan yaptıkları küçük birkaç işlemden sonra ailesinin tüm verileri eski haline geri geliyor ve hem maddi problemler hem de kardeşi Chloe’nin ilaç sorunu çözülmüş oluyor.
Ele Fountain, özellikle pandemi sonrasında ortaya çıkan ve birçok insanın bizzat haklı bulduğu “Artık hiçbir şey eskisi olmayacak” sözüne en yakın duran kitaplardan birini kaleme almış. Her şeyin kızıl humma salgınıyla başlaması, insanların eve kapanması, direncini yitiren ilaçlar, hayatın bir simülasyona dönüşmesi, gerçek algısının ortadan kaybolması ve tüm bunların sonucunda Jess’in babasının belirttiği gibi hortlayan bir “fırsat”… Yazarın, kitaptaki hayatları tekelleştiren şirkete verdiği adın “Küresel” olması… “Hacker”, bunların hiçbirinin tesadüf ya da “hayal ürünü” olamayacağını birkaç yıl önce bizzat deneyimleyen insanlık için Jess özelinde bir çıkış kapısı aralayıp umut için yeşil ışık yakıyor. Ancak öte yandan da hayatın kitaplar yazılırken başka planlar yapan bir “sistem” olduğunu ara ara değil, sık sık hatırlamayı unutmamamız gerekiyor.