ZAMANI DURDURAN ÇOCUK KİTABI
Ülkemizde hatırı sayılır bir okur kitlesine sahip olan çocuk kitapları yazarı Pippa Goodhart’ın Tükçeye çevrilen son kitabı “Zamanı Durdurun”, Ketebe Çocuk tarafından yayımlandı. Zamanın hızına ayak uydurmaya çalışan ve sürekli acele etmesi gereken Can’ın hikayesi, küçük kitap kurtlarını hem eğlendiren hem de düşündüren bir yolculuğa çıkarıyor.
YAZI: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
Yine yeniden Ajandakolik’te bir çocuk kitabıyla baş başayız, sevgili okur! Ciltli kitaplarını okumayı çok sevdiğim Ketebe Çocuk’tan bu defa ciltsiz ama yine dopdolu bir çocuk kitabını sizlerle paylaşacağım. Üstelik büyükler için pek önemli olan zaman kavramını çocuk dünyası içinde elen alan bir hikaye bu. Bilirsiniz, biz yetişkinler, hayat telaşına düşmekten, çoğu zaman oradan oraya koşuşturmaktan bazı şeyleri görmez, yaşamın o minik ama önemli detayları kaçırabiliriz. Peki çocuklar öyle mi? Onların o minik ama aslında sonsuz hayallerle dolu dünyasında zaman denilen, hayatın neresinde duruyor ya da zaman bu kadar önemli bir şey mi? Acele etmeye gerek var mı? Yoksa en iyisi biraz yavaşlamak mı? ZAMANI DURDURUUUUUUUUUUUN!
“Acele et, Can! Saate bak, geç kalıyoruz!”, “Kitaplarını koydun mu? Tostundan bir parça al, yolda yersin. Nerede şu anahtarlar? Pelin, buraya gel de seni arabana oturtayım. Ah, çöpü atmayı unutmuşum. Saat kaç oldu? Of, hadi, çabuk olun!”
Tüm bunlar bir çırpıda Can’ın annesinin ağzından döküldü. Can okula yetişecekti. Can’ın tüm günü bir şeylere yetişmeye çalışarak geçiyordu. İşte bu yüzden de etrafında olup bitenleri fark edecek vakti yoktu. Çünkü çevresindeki tüm yetişkinler ona acele etmesini söylüyordu. Önce annesi sonra öğretmeni! Annesinin tüm hadi’lerinden sonra yolda kardeşi Pelin’in neden o kadar ağladığını bulmaya çalıştı ama bulamadı. Sahi Pelin neden o kadar ağlamıştı?
Okula geldiğinde de aynı şeyi öğretmeni yapmıştı. Kaan Öğretmen, “Herkes otursun, çabuk olun. Saate bakın. Teneffüs saatinden önce her şeyi bitirmemiz gerekiyor. Çok vaktimiz yok. (…)” dedi. Büyükler neden hep böyleydi?
Okula gelirken gördüklerini resmetmelerini istedi öğretmen, tüm sınıftan. Kağıtları aceleyle dağıttı, çocuklar çizmeye başladı. Can her şeyi resmediyordu, mavi gökyüzünü, gri renkli binaları, sarı çiçekleri ve kardeşi Pelin’i… Tam Pelin’i çizmek üzereydi ki o da ne!? “Zamanımız doldu” dedi Kaan Öğretmen. Kimsenin geç kalmamasını, ellerini yıkayıp önlüklerini asmalarını ve resimleri söylediği yere yerleştirmelerini istedi. “Acele et Can. Çok yavaşsın. Saate baksana!”
Zaman işliyordu yine. TİK TAK TİK TAK…
Oysa resmi yarım kalmıştı, Pelin’i çizememişti ki!
“ZAMANI DURDURUUUUUUUUUUUN!”
Tüm bunlar Can’ın ağzından bir çırpıda çıktı. Ve her şey bir anlığına dondu. Öğretmeni ve tüm arkadaşları, her şey! Bir tek Can hareket edebiliyor ve bitiremediği resmini bitirmek için düşünüyordu. Pelin neden ağlamıştı? O ana gitmeli ve ne olduğunu görmeliydi? Resmini tamamlayınca yerinden kalktı veeee…
Ülkemizde hatırı sayılır bir okur kitlesine sahip olan çocuk kitapları yazarı Pippa Goodhart’ın Tükçeye çevrilen son kitabı “Zamanı Durdurun”, zamanın hızına ayak uydurmaya çalışan ve sürekli acele etmesi gereken Can’ın “hızlı” macerasını anlatıyor. İngiliz yazarın zaman kavramı üzerine eğildiği ve saatin, hatta dakikaların insan üzerindeki etkisini bir çocuğun yaşadıklarıyla ironik bir hikaye üzerinden zamanı dondurmak/durdurmak gibi fantastik bir ögeyle anlattığı kitap, çocuklara düşündüren bir metin sunarken ebeveynlere de yavaşlayın mesajı veriyor.
Kitabın resimleri Maria Christania’nın ellerinden çıkmış. Kuruboya ve kara kalem tekniğiyle resmettiği çizimler, “Zamanı Durdurun”u daha da eğlenceli ve dinamik hale getiriyor. Türkiye’de Ketebe Çocuk tarafından yayımlanan kitap, yine yayınevinin kararı doğrultusunda kahramanlarını Türkçe isimlendirirken, resimlerde yer alan isimlerden birinde bu defa Ketebe Çocuk ismini de görüyoruz. Ama siz en iyisi bunu kitabı alınca arayın ve bulun!
“Zamanı Durdurun”, benim çocukluğumdan beri hep hayalini kurduğum zamanı durdurmanın gerekliliğine bir övgü niteliğinde. Keşke gerçekten durdurabilsek… Keşke Nilüfer, kitaptaki Can gibi çocukken bunu yapabilseydi. Ah keşke!