“KENDİNİ TAVUK ZANNEDEN MARTI” GÖRDÜN MÜ SEN HİÇ?
Uzun zamandan bu yana böylesine ilginç bir çocuk kitabı okumamıştım. Aslında çocuk kitabı demeye dilim varmıyor. Şöyle diyeyim o zaman… Uzun zamandır bu kadar ilginç öyküler okumamıştım! Ketebe’den çıkan çok yeni bir kitapla tanıştıracağım bu defa sizi. Daha önce yine Ketebe’den “Yeni İnsan” isimli şiir kitabı yayımlanan Enes Özel, bu defa da şiirsel beş öykünün yer aldığı “Kendini Tavuk Zanneden Martı” ile okurla buluşuyor.
YAZI: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
Öykülü şiirler mi yoksa şiirli öyküler mi, bunu galiba yazarın direkt kendisine sormalıyım! Ama her biri gerek şiirselliği gerek anlattığı hikayelerle sıra dışı bir çizgide! Kitaba ismini veren ve ilk öykü olan “Kendini Tavuk Zanneden Martı”, aralarında en iyi bulduğum öykü, baştan söylemem gerek. Bakın şöyle başlıyor hikaye: “Bir gün bir martı Kendini tavuk sandı. Gün boyu uçmadı Sokaklarda dolandı. Bunu duyan martılar İlk önce güldü ona. Onunla dalga geçip Uçtular etrafında. Ama martı kararlı ‘Bir tavuğum ben.’ diyor. Neden gülüyor martılar Pek anlam veremiyor. Bir martı olmak güzel şey Ama daha güzel bir tavuk olmak. Uçmak zahmeti yok artık Tek yapacağı dolaşmak.”
Üstelik sadece martılar mı, sonra kargalar, karabataklar, serçeler… Kuşlar arasında tavuk olma salgını birden baş göstermez mi! Uçmayı bırakıp sokaklara doluşan onlarca kuş, kedilerin onları ham yapma tehdidiyle karşılaşınca yine de tavuk olmaya devam edecekler mi sizce?
Enes Özel, öyle iyi bir hikayeyle yola çıkmış, öyle başarılı bir şiirsel bütünlükle hikayesini kurgulamış ki, “Kendini Tavuk Zanneden Martı”, bir martının martılığını reddedilişiyle başlayıp tüm kuşların onun izinden gitmesiyle devam eden ilginç ve etkileyici bir anlatıya dönüşmüş. Birinci hikayenin heyecanıyla gece gece diğer hikayelere dalıp gitmem de bu yüzden. Ardından gelen “Bir Sincap, Bir Kedi ve içi Palamut Dolu Bir Taksi” de yine ilk şiirli hikayenin izinden giderek mizah yönü yüksek hikayesiyle beni bir çırpıda yakalıyor. Bakın bu hikayede şöyle diyor şair-yazar: ” (…) Bir sincap, bir de kedi bir taksi çevirdi. Hay Allah ne aksi bir cumartesiydi bu? Bir sürü palamut, bir kedi ve içi palamut dolu bir kedi. Yok yok. Bir sincap, yorgun bir kedi ve içi palamut dolu bir taksi. Takside oturacak küçücük bile yer yoktu.”
Küçük kelime oyunları ve tekrarları da işte bu ikinci hikayenin eğlenceli ve tuhaf olmasını sağlıyor.
“Cömertmiş Kulübe”de ise baba tavşanla yavrusunun kış için hazırladıkları kulübelerinde ormandaki diğer hayvanlara ne kadar cömert olabildiklerinin hikayesi yer alıyor. Öyle ki her kapı çaldığında minicik evlerine aldıkları hayvanla kulübeleri genişliyor, odalar bir bir çoğalıyor. Cömertliğin zenginliğine övgü niteliğindeki hikaye, diğer iki hikayeden biraz ayrılarak duygusal bir tonda şiirselliğini koruyor. Bu hikayenin bir yerinde de şöyle deniyor: “(…)Onları başka hayvanlar takip etti. Kim gördüyse bacası tüten Küçücük kulübeyi ‘Bir şansımı deneyip Kapıyı çalayım’. dedi. Ormanda ne kadar hayvan varsa Hepsi girdi içeriye Kapı çaldı, çaldı, çaldı. Kulübe bütün hayvanları aldı. Sanki bir tek kar ve rüzgar dışarıda kaldı.”
Ve son iki hikaye de yine baştaki esprili anlatımdan uzak, daha duygusal metinleriyle göze çarpıyor. “Ayağında Deniz Olan Buluttan Bir Koyun” ve “Küçük Kaplan Uykuya Gidiyor”, tam bir masal şiir kıvamında, okuru mışıl uykulara sürüklüyor, insanın yüreğine usulcacık küçük ama güçlü bir öpücük konduruyor.
Ancak kitabın başarısı sadece fark yaratan ve hiç de sıradan olmayan metinlerde değil elbette. Beni asıl içine çeken Özel’in özel dizelerinin yanı sıra Julian Ariza’nın da bir o kadar özel olan illüstrasyonları. Aslında onlara illüstrasyon demek ne kadar doğru bilemedim. Evet kitabın resimlerini, ana hatlarıyla illüstrasyonlarını oluşturuyorlar ancak aslında tüm o sayfalarda gördüklerimiz yani Kolombiyalı sanatçının martıları, tavukları, koyunları, sincapları hepsi tüm bu hikayeler için kil hamurundan yaptıkları minik heykelcikler. Sırf bu yüzden her sayfayı en ince ayrıntısına kadar incelemek gerekiyor. Daha önce yine Ketebe Çocuk’tan çıkan “Fırtına Dolabı” ve “Komik mi?” kitaplarını resmeden sanatçıyı yakın takibe aldım. Bu nasıl bir yetenektir, siz de kitabı elinize alınca beni daha iyi anlayacaksınız.
Şiirden, olmayacak hayallerden, tuhaf ama komik şeylerden ilham almayı seviyorsanız “Kendini Tavuk Zanneden Martı”(lar) ile mutlaka tanışmalısınız. Şiire küçük yaşta keşfettiği Cahit Zarifoğlu şiirleriyle sevdalanan Enes Özel’in yeni hikayelerini artık merakla bekliyorum. Bence bu şiirli hikayelerin ya da hikayeli şiirlerin devamı mutlaka gelmeli, hepsi birbirinden güzel, birbirinden derin.