HER MEKAN BİR SERGİ ALANI: “YUKARI BAK, SINIRLI COĞRAFYANIN YILDIZLI UFUKLARI” SERGİSİ 27 SANATÇIYI AĞIRLIYOR
Nilüfer Belediyesi, 14 Mayıs-31 Temmuz tarihleri arasında, Nilüfer ilçesinde yer alan 6 farklı mekânda, 27 sanatçının çalışmalarına yer veren “Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları” adlı sergiyi ağırlıyor. Yekhan Pınarlıgil küratörlüğünde gerçekleşen sergi, politik konulara umut dolu, pozitif bir perspektiften yaklaşıyor.
Her mekânın kendi içinde bir sergi olarak kurgulandığı “Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları”, şehrin kültürel kimliği, tarihi, dönüşümü ve geleceği ile diyaloğa geçen lokasyonlarda mekân ve sanat arasında güçlü ilişkiler kuruyor. Kahkaha atarak, renkleri, dansı ve ritmi kullanarak içine sıkıştırıldığımız kalıpları kıran, bizleri kontrol altında tutmak için yapılanmış iktidarları sorgulayan ve bizlere özgürlük alanları açan yaşamsal stratejileri deneyimleyen sanat eserlerini bir araya getiriyor.
“Ne zaman boyun eğmeyi bırakır, neden, nasıl yukarı bakarız?” düşüncesinden yola çıkan seçki, söylemin getirdiği çağrışım noktalarına odaklanıyor. Sahilde ışıltılı gökyüzüne bakarken, gündüz düşlerinde, kahkaha atarken, sahnede, belki dans ederken… Tüm bu eylemler; yıldızlara bakarken etkilenmek, yaşanan baş dönmesi, kahkaha atarken toplumsal normların üzerimizdeki etkilerini bir kenara bırakmak ve anı yaşamak sanatın da temel meselelerinden olan yeni yaşam alanları, etkilenme ve trans hâlini anımsatıyor. Hayat ve sanatın kesişiminde yer alan, hiciv, kahkaha, dans, ritim, unutmak, ironi ve renkler bu seçkideki çalışmaların da omurgasını oluşturuyor. Diğer bir taraftan bedeni merkeze alan sergi “bedenin özgür olmadığı yerde zihin de özgür olamaz” fikrinden hareket ediyor. İnsan bedeninin yanı sıra hayvan bedenine de odaklanarak, atfettiğimiz klişe sembollerden kurtarıp bambaşka formlara dönüştürüyor.
Punk’tan ilham alan ve renkli temasıyla dikkat çeken Pancar Deposu; Anne-Charlotte Finel, Ateş Alpar, Berat Işık, Berk Kır, Eda Soylu, Erinç Seymen, Ghazel, Gözde İlkin, Güneş Terkol, Merve Morkoç, Şafak Şule Kemancı, Vahit Tuna ve Bihter Yasemin Adalı’nın çalışmalarına “Haz, Işıltı ve Kahkaha” başlığı altında ev sahipliği yapıyor.
Gölyazı Kültürevi’nde yer alan “İnce Elemek Sık Dokumak” adlı sergi; Fatoş İrwen, Gözde İlkin, Güneş Terkol ve Şafak Şule Kemancı’nın çalışmalarına yer veriyor. Sanatçıların hafiflikle eleştirmek üzerine üretimleri, kültürler arası etkileşim ve iletişim için önemli bir sembol olan, restore edilerek kültürevine dönüşen kilisede hayat buluyor.
Özgürlüğün ancak içeriden dışarıya doğru olabileceği ve bilinçaltının açığa çıkmasıyla ilgilenen çalışmaların yer aldığı Balat Kültürevi’nde; “Özgürlük Köşenin Hemen Arkasında” başlığı altında CANAN, Dan Perjovschi, Emilia Kabakov & İlya Kabakov, Fatoş İrwen, Henning Christiansen, İnci Eviner, Merve Morkoç, Rebecca Horn ve Vahit Tuna’nın üretimleri konumlanıyor.
Misi’deki Fotoğraf Müzesi’nde yer alan “Siyah Yandığında” adlı sergi, Marguerite Bornhauser’in fotoğraflarından kapsamlı bir seçkiyi karşımıza çıkarıyor. Yine Misi’de bulunan Edebiyat Müzesi’ndeki “Türkiye’nin Yeraltı Suları: Fanzin Edebiyatı” adlı sergi, Onur Sakarya küratörlüğünde, 1960’lardan bu yana Türkiye’de fanzine odaklanıyor.
Nâzım Hikmet Kültürevi; “Doğa Tarihi Müzesi” serisiyle Tayfun Serttaş, “Efsunlu Dünya Hayal Değil, Üstündeyiz” sergisiyle CANAN ve Extramücadele’nin kapsamlı seçkilerine yer veriyor. İnsan ve hayvan arasındaki ilişki, masallar ve eleştirel yaklaşım üç sanatçının üretimi üzerinden mekâna yayılıyor.
“Yukarı bakmak gökyüzünün derinliğinden uçuruma kendini bırakmak demek. Kalıplardan kurtulmak, normalleştirmeye, sıradanlaştırılmaya, tektipleştirilmeye izin vermemek, öznelliğin çoğul hâlini, çeşitliliğini, farklılığını tanımak… Kahkaha atmak başını yukarı kaldırmanın en geçerli, en heyecanlı nedeni olsa gerek. Boyun eğmemek ve dünyayı yeniden düşünmek için yapılmış en asil hareket belki de boyun eğdirenlerin hükmüne gülüp geçmek, onları hicvin gücüyle, ironinin kıvraklığıyla etkisiz hâle getirmektir. Sergi, dansın, şiirin ve kahkahanın otoriteyi derinden sarsan başdöndürücü gücünü gösterecek, kendini çok önemli addeden hiyerarşinin zayıf noktalarını ortaya çıkararak, onun de ne derece kırılgan olduğunu anlatacak.” Yekhan Pınarlıgil
Nilüfer’e yayılan “Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları” sergisini, 31 Temmuz’a dek ziyaret edebilirsiniz.