ÇOCUK EDEBİYATINDA 50. YILINI KUTLAYAN CAN GÖKNİL İLE İLK KİTABI “KİRPİ MASALI”NI VE SANATÇI KİMLİĞİNİ KONUŞTUK
“Deniz Masalı, Ormandaki Arkadaş, Kuyruksuz, Renkli Öcüler, Burçlar Kuşağı, Hatıraları Saklama Sandığı” ve 50 yıla sığdırdığı onlarca çocuk kitabı… Çocuk edebiyatında bu yıl 50. yılını kutlayan ressam yazar Can Göknil’in 1974 yılında çocuklar için resimlediği ilk kitap “Kirpi Masalı”, yıllardır sanatçıya yoldaşlık eden yayınevi Can Çocuk tarafından 50. yıla özel baskıyla hazırlandı. Göknil ile 50 yıllık deneyimini ve “Kirpi Masalı”nı konuştuk.
SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU
Ressam ve yazar Can Göknil’in 1974’te yayımlanan bu kitabı, aynı zamanda sanatçının çocuk edebiyatındaki ilk eseri. Uzak bir ülkede, yağmursuz geçen günler ve susuzluğun sıkıntısını çeken hayvanlar. Çözüm, arkadaş canlısı mor kirpinin dikenlerinde gizli… Can Çocuk, Kirpi Masalı’nın 50. yılını, Can Göknil’in kaleminden kitabın kısa hikâyesiyle birlikte bu özel baskıyla kutlarken ben de yıllar önce yine söyleşme şansı yakaladığım sevgili Can Göknil’in bir kez daha kapısını çalıyorum.
Bundan üç yıl önce bir eylül gününde ve tam da pandemide sanat hayatınızın 54. yılı şerefine bir araya gelmişiz, sevgili Can Hanım. Ve şimdi yine Ajandakolik’te bu defa çocuk edebiyatındaki 50. yılınızı kutlamak için bir söyleşi yapıyoruz. Geriye dönüp baktığınızda geçen zamanı nasıl değerlendiriyor, neler hissediyorsunuz?
Geçen zamanda Instagram’da Helen ve Hippi Kız’ı yani seni nostaljiyle karışık bir mutlulukla takip ettim. Çocuğumun bebekliğini unutmak söz konusu değil diye ne kadar kararlı olsam da pek çok durumu Helen ile anımsadıkça mutlu oldum. (Gülüyor.)
Hastalık korkusuyla evlere kapanmak, dost özlemimizi cihazlarla gidermek, sonucu meçhul aşılara şükretmek… Zor zamanlardı. “İyi ki ressam olmuşum,” deyip durdum ve tüm özlemlerimi tuvallerime aktardım. “Belki varmış, belki yokmuş” adlı sergimi kurguladım. Sergimin adını çok sevdiğim Ayfer Tunç’tan ödünç almıştım.
Pandemi nedeniyle evde çalışır oldum. Bahçeye açılan kocaman yemek odası benimdi artık. Gelen giden kesilince, davet yapmaz olmuştuk. Herkesin hastalık korkusu! 5 Mart 2024’de manilerden esinlenerek hazırladığım “Ardıç Kuşu” isimli sergimi 20 Nisan’a dek Bozlu Art Project’te sergiledim.
Yaşım 79 oldu ama hayallerimin sonu henüz gelmedi. Çocuklar için de resimler yaptım çünkü. Hayal de olsa ara sıra çocuklaşmak öyle güzel yetenek ki. İşte böyle bir anda “Hepsi Hayal” adlı bir kitap gelmişti aklıma. 50 yıllık tecrübemle bizim coğrafyalarımızın yazılı ve sözlü anlatılarından mitoloji, söylence, masal diyarını kitaplar içinde gezdim. Ardından anekdotlar resimledim, sonra resimlerimi sözlendirdim ve Can Çocuk Yayınları’na verdim.
50 yıl dile kolay! Ve Can Çocuk 50. yıl şerefine sizin çocuklar için yazdığınız ilk kitap olan “Kirpi Masalı”nı bu defa ciltli olarak yayımlayıp okura ulaştırıyor. Bu, çok anlamlı, çok duygusal bir buluşma olsa gerek… Ne dersiniz?
Müthiş bir jest! Çok müteşekkirim onlara.
1974 yılında yayımlanan ilk göz ağrınız “Kirpi Masalı”nı yazarken çocuklar için bu kadar üretken, çocuk edebiyatına 50 yılını verecek bir yazar-çizer olacağınızı tahmin eder miydiniz?
Yazar olmak ne haddime! O dönemde sessiz kitap diye bir kavram yoktu. Olsaydı ben yazı yazmayı öğrenemezdim zaten. Önceleri resimlerimin alt yazısı gibi kurguladığım cümleler çağdaş yazarlarımızı ana dilimde okudukça gelişti tabii. 50 yıl sonra “yazarımsı” oldum sanırım.
Çocuklar için yazmaya karar verdiğiniz o zamanı, Kirpi Masalı’nın son sayfalarında bizlerle paylaşıyorsunuz aslında. Ama ben uzun uzadıya bire bir sizden dinlemek isterim, hazır sizi bulmuşken…
1974 yılında, 29 yaşımda adıma bir kitabım olmuştu. Çekmecem boşalmıştı. Çalışma odam Emirgan Korusu’nu görüyordu. Eşim askerlik hizmetini Gölcük’te asteğmen olarak sürdürüyordu. Köpeğimizle yalnız yaşıyordum. Yeni tuvallerimle sergi açmayı planlıyordum.
Bir gün ilk yayıncım Redhouse’tan arayıp toplantıya çağırdı. Eminönü, Rızapaşa Yokuşu…Başka kitap projeleri hazırlamamı istediler. Küçük bir ödeme tahsis ettiler ve fabrikaların kreş ve anaokullarını ziyaret ederek, öğretmen ve velilerle görüşerek çocukların ne tür kitaplarla ilgilenebileceklerini belirleyecektim.
Kavram kitaplarıyla başlamaya karar verdik: ABC, Sayılar, Doğayı Koruyalım, Hayvanları Tanıyalım, Taşıtları Tanıyalım, Böcekleri Tanıyalım, Zıt Kavramlar, Ailem, Çocuk Tekerlemeleri gibi başlıklar ürettim. Sonrasında Remzi Kitabevi, Yapı Kredi Yayınları’yla da kavram kitaplarımız oldu. Fakat hâlâ okul öncesi resimli çocuk kitaplarının satışı çok problemliydi ve Yayınevleri bu yönde yatırım yapmak istemiyordu. Resimli Çocuk kitaplarının satışı “oyuncak” pazarıydı.
Derken bir gün, Samiye Öz atölyeme geldi. Gerçekten ilham vericiydi. Güzel kitaplar hakkında uzun uzun konuştuk. Çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Ayrıca “Uçanbalık” ve Desen Yayınları’nı da çok sevdim. Nefis kitaplar çıkarıyorlar. Uzun lafın kısası çocuk gelişiminde ve de eğitiminde resimli çocuk kitaplarının etkisinin önemi gün yüzüne çıktı.
Türkiye’de resimli kitap neredeyse yok denecek azken “Kirpi Masalı” doğuyor. Üstelik hem resimliyor hem yazıyorsunuz. Her ikisini de yapabilmek bir yazar-çizer için müthiş bir şey olsa gerek. Sonsuz bir hayal gücü ve özgürlük alanı… Peki, sizin için yazmak mı yoksa çizmek mi daha kolay çocuklar için? Böyle bir zorluk kolaylık durumu var mı ya da?
Olmaz mı? Üniversite ve sonra Yüksek Lisans eğitimim Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Ana Sanat Dalı’nda. Hem de New York Manhattan’da yaşıyorduk, yani New York’un sanat yaşamının içinde olmakla çok ama çok şanslıydım. Resim dünyası yani görsellikle çocuklarla iletişim kurmak çok daha kolay. Sözcükler yavaş kalıyor bence.
“Kirpi Masalı” ile küçüklüğünüzde dikenleri yüzünden kucağınıza alamadığınız o çok sevdiğiniz kirpiye de selam gönderiyorsunuz. Bizim de bahçemizde bir kirpi var. Helen onu uzaktan gördü ama henüz tanışmadılar diyebilirim. Kirpiler bana hep diğer hayvanlardan farklı gelmiştir. Onları sevip de onlara dokunamamak içimi burkar. Kirpi Masalı’nda da kirpinin dikenleri yüzünden yaşadığı hüznü hissedebiliyor insan.
İngilizce’de Porcupine (ormanda) ve Hedgehog (bahçelerde) diye KİRPİ için iki sözcük var Ormandakiler yuvarlak burunlarıyla şirin ama iğneleri zehirli ve ok gibi fırlatıyorlar korunmak istediklerinde. Bizim ülkemizin sivri burunlularının dikenleri zararsız, onlar korunmak istediklerinde top oluyorlar. Yavruların iğneleri ise beyaz ve yumuşak. Elinize alabilirsiniz. Büyükleri bir havluyla tutup yavaş yavaş kendinize alıştırabilirsiniz.
Aradan geçen 50 yılda sanatınızda değişiklikler oldu mu? Farklı teknikler denediniz mi?
Öğrenmenin yaşı yok tabii, tecrübe, görgü ve bilgimiz arttıkça önümüze yeni yollar açılıyor. Teknikler, malzemeler yeni olanaklar sunuyor. İnsan önüne çıkan fırsatlardan doğru yararlanmayı da öğreniyor yaş ilerledikçe
Peki 50 yıl önce bu işe yeni başlayacak Can’a bir şeyler söyleme şansınız olursa hayatla ve sanatla ilgili, neler söylemek isterdiniz?
“Sanatçı kimliğimizi kazanmak için öz kültürümüzü öğrenmeliyiz,” derdim.
Şu cümleyi tamamlayın lütfen… “İyi ki çocuklar için yazıyorum çünkü…”
Kendimi onların hayal dünyasında bulunca resimlerimi daha çok beğeniyorum.
Zaman içinde her şey değişiyor, dönüşüyor. Toplumlar da büyük değişimlerden geçiyor, keskin virajlardan dönüyor. Türkiye’deki çocuk edebiyatının dünü ile bugünün karşılaştırmanızı istesem arada nasıl farklar görüyorsunuz?
Ülkemiz de gelişti bu konuda. Yerli ve yabancı fuarlara katılım var şimdi. Yayınevlerinin yanı sıra ajanslarla işbirliği yapıyoruz, yurt dışında kitapları yayımlanan sanatçılar çoğaldı. Yazar ve çizerlere sunula ödüllerle üretim arttı.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitap var mı?
“Mitoloji, Söylence, Masal, Hepsi Hayal”.
Ne büyük şans ki 50 yıl önce çocuklar kitabınızı okudu, 50 yıl sonra bugün kızım Helen de sizin kitaplarınızla büyüyor. Bu kadar uzun bir zaman diliminde sayısız çocuğa hikayeleriniz ve resimlerinizle ulaşıyor olmak kim bilir ne harika bir şey! Son olarak okurlarınız için Ajandakolik vesilesiyle neler söylemek istersiniz?
Resimli çocuk kitaplarının ekonomik açıdan üretimi pahalı olduğu için, çocuk ve kitap kültürünün ülkemizde gelişimi yavaş oldu. Günümüzde ise dijital dünya hızlı üretime yol açtı. Artı ve eksileri tartmak gerek. Bence resim el hüneridir. Sayfalara ressamın el hüneri kimlik kazandırır. Kitabın değeri artar diye düşünüyorum.
Bilgisayar grafiği sanatçı kimliğini gölgeliyor, herkesin renkleri, çizgileri birbirine benzemeye başladı diye düşünüyorum.