
YAZAR ÇİZER ECE ZEBER İLE YAPTIĞIMIZ BU SÖYLEŞİDE CANINIZ KARPUZ İSTEYEBİLİR!
“Karpuzun neşeyle bir bağlantısı olmalı!” diyor Ece Zeber, yazıp resimlediği son kitabı “Çocukluğumun Karpuzu” üzerine yaptığımız bu söyleşide. Öyle haklı ki! Karpuz denince insanın yüzünde kocaman bir gülümseme olmaz mı! Bir kere yaz meyvesi, yazın en sulu ve bana göre en lezzetli meyvesi değil de ne! Ece ile kitabı hakkında konuşacak çok şeyimiz olduğunu bildiğim için hemen kapısını çaldım ve bu çok özel hikayeyi siz de bilin ve bir an önce çocuklarınızla okuyun istedim.
SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
Yakın zamanda Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan “Çocukluğumun Karpuzu” aslında bir nostalji kitabı. Bir babaanne ve torunun geçmişe yolculuğu koca bir karpuzun içine dalarak gerçekleşiyor. Bu cümle size ilginç geldiyse bence bu söyleşiyi ve elbette kitabı mutlaka okumalısınız! Bu arada canınız karpuz isterse üzgünüm, artık sonbahardayız…
Bir karpuzsever olarak “Çocukluğumun Karpuzu”nu iştahla, bayılarak okudum. Hikaye ayrı güzel resimler ayrı… Açıkçası karpuz üzerine bir hikaye de hiç okumamıştım! Bu kıpkırmızı kitap, bugünlerde daralan ruhuma iyi geldi. Sanırım yazıp resimlediğin ilk kitabın, değil mi Ece? (Biraz kitabın ortaya çıkışından bahseder misin?)
İsteğim de sıkıntılı zamanlarda ruhumuzu serinletmesiydi. Çocukların buna bizden çok ihtiyacı var hem de. Anlamadıklarını sansak da bizden daha çok farkındalar, sünger gibi emiyorlar tüm konuşulanları ve haberleri. Gücümüzü neşemizden alıyoruz hepimiz, çok sevindim beğenmenize, teşekkür ederim. (Gülüyor.)
Sanırım bir kaç kitap var karpuzlu ama ben de daha okuma fırsatı elde edemedim. Onlar da bence güzeldir, çünkü karpuzun neşeyle bir bağlantısı olmalı.
Aslında bu yazdığım ikinci kitap diyebilirim. İlki çocuklara bir öyküyle notaları anlatan Melodi Merdiven, çocukluk arkadaşım Özlem ile birlikte yazdık.
Babaannesine ve karpuzu çok seven ailesine ithaf eden Ece’nin çocukluk anılarından ortaya çıkmış bir kitap olabilir mi bu?
Evet gerçekten öyle. Çocukluğumda Kalamaki’ye ve Sevgi Plajı’na giderdik. Hemen kıyısında da ormanı vardır o plajların. Yazlık falan yok ama pikniğe gider gibi hazırlanır, denizden çıkınca da hazırlanan meyveler ve kahvaltılıklarla karnımızı doyururduk. Çok iyi hatırladığım anılarımdan ailecek denize gidişimiz ve çok susamış bir halde hem açlığımı hem susuzluğumu karpuzla giderişim.
“Çocukluğumun Karpuzu”, nostaljik bir kitap. Geçmiş günlere bir özlem… Kitabındaki o küçük kız, ninesiyle birlikte onun çok sevdiği karpuzun peşinden geçmişe gidiyor. Karpuza dalma fikri müthiş! Acaba dedim, ilk bu resim mi canlandı kafanda? Bunun üzerine çıkmış olabilir mi bu hikaye?
Aahah aslında tam tersi diyebilirim. İlk kurguladığım sayfa babaannenin karpuzu beğenmeyişi. Hatta içinde çok ince bir eleştiri olarak söylemek istediğim şey, o geçmişe özlemin sorumlusunun önceki nesil olduğudur. Çok karışık oldu şöyle söyleyeyim; bizden büyükler bizim yediklerimizi beğenmeyip çocukken yediklerinin daha güzel olduğunu söylerler. Çocukken yenilen karpuzlar, çocukluklarındaki ekmekler, o zamanların domatesleri, üzümleri… Evet ama bunu bize anlatmanızın bir anlamı yok. Geçmişte yetiştirilen o harika yiyeceklerin kapısını o yiyeceklerin tohumları açıyor. Madem öyle buna sahip çıkması gereken de biziz. Hikayede bunun bilincinde olan bir nine ve torun yaratmak istedim. Umarım bundan sonra daha çok bu farkındalıkta davranan bireyler oluruz.
Karpuza dalma sahnesine gelirsek, kafamda sürekli döndürüp durup sonunu nasıl bağlayacağımı düşünürken bulduğum “evreka” sayfası oldu. Hikayeyi ondan sonra detaylandırabildim.
Kitapla ilgili çok da insan fazla detay vermek istemiyorum ama bu bir yaz kitabı aynı zamanda. İnsan çocukluğunun yazlarını özlüyor bu kitabı okuyunca. Bende yarattığı his biraz da buydu. Ömrümüzden bir yazı daha devirmişken nasıl geçti son yazın? Neler yaptın, kendine neler kattın?
Şu anda bir buçuk yaşında oğlum var ve günlerim onunla oynayarak geçiyor. Bol bol kitap okuduk ve karpuz yedik diyebilirim. (Gülüyor.)
Daha önce pek çok çocuk kitabı resimledin. Bu kitabın heyecanı başka olsa gerek… Yazarın hem kitabını yazması hem de resimlemesi bence müthiş bir özgürlük! O yüzden bence sen de çok şanslısın. Neler diyeceksin?
Evet kendimi çalışırken daha esnek hissettim. Şimdi biraz biraz değişse de çizgiromanvari sayfalar eklemek genel olarak biraz uzak durulmak istenen bir tarz. Bunu rahatça denemek bana oyun oynuyormuş hissi yarattı. Ben çizgi film okudum, sayfalar bir filmin sahneleri gibi canlanırken gözümde onları karelerle ve hareketlerle anlatmaya çalışmak benim için çok eğlenceliydi. Karpuza dalma sayfası özellikle en keyif aldığım oldu.
Çizerken kullandığın belli bir teknik var mı? Dijitalde mi resimliyorsun?
Bu kitabı dijital çalıştım çünkü daha kolay. Ama gönül isterdi ki elimde suluboyayla yapayım. Ezgi’yle çalıştığımız kitaplar çok var öyle, onun tadı başka oluyor bence. Fakat işte çocuğum şimdi kağıtlarımın ve boyalarımın üstünde dans ederken pek o imkanımda yoktu zaten.
Seni bu yola iten, ilham veren çizerler ve elbette yazarlar kimler?
Sektöre girdiğimde şansım yaver gitti ve bana doğru adımlar atıp güzel kitaplar yapmamı sağlayan yazar ve editör arkadaşlarım oldu. Ezgi Berk, Burcu Ünsal Çeküç, Nilay Dalyan, Tülin Kozikoğlu’ na çok teşekkür ederim, daha adını sayamadığım pek çoğu bana farkındalık katan insanlar oldular. Onlar haricinde ilham verici pek çok yazar ve çizer takip ediyorum ve sürekli okuyorum elbette. İsimden ziyade kitap adı vermeyi tercih ederim aslında, çocuk kitaplarından; “Huysuzluğun ve Dalın Hikayesi”, “Bir Aslan İstiyorum”u söyleyebilirim. Çizgi romanlardan da “Avare Tanrı”, “İncal”, “Germakoçi”, “Uzak”, “Karanlık Güzel”i söyleyebilirim. Çocukken “Harry Potter”ları bayılarak okudum, “Yüzüklerin Efendisi”ni de öyle. “İskambil Kağıtlarının Esrarı”, “Simyacı”, “Mülksüzle”r, “B. Bira”, “Kurtlarla Koşan Kadınlar” da ilk aklıma gelen kitaplar.

Ece Zeber masasında çalışırken…
Ufukta yeni bir kitap daha var mı? Varsa biraz ipucu alalım mı?
Taslak halinde fikirlerim ve eskizlerim var tabii. Çocukluğumun Karpuzu’ndan da önce çalışmaya başladığım “Patika” diye bir öyküm var. Fakat bundaki gibi önce yazıp sonra resimlemediğim için çok daha karışık ve yavaş ilerliyor. Bir de elimde farklı bir teknik denemek istemiştim ama işte daha iyisi olsun diye uğraştıkça içinden çıkamadığım hale getirmiş olabilirim. Zamanı gelecektir umarım.
İyi ki çocuklar için yazıp çiziyorum çünkü… Boşluğu doldurur musun?
Onlar geleceğimizin insanlarının en saf halleri ve bu sorumlulukla çalıştığım için gururlu hissediyorum.
Kızım Helen ile kitabını büyük bir hevesle okuduk. Hatta okuma seansımıza benim gibi gazeteci olan eşim de dahil oldu. Ve ailece karpuz dolu anlar geçirdik, mutlu olduk. Sana bu özel kitap için çok teşekkür ederim. Senin son olarak söyleyeceğin bir şeyler var mı?
Ailecek hoş vakit geçirmenize vesile olduğum için çok mutlu oldum ama özellikle Helen’in kitabı hevesle okumasına çok sevindim. Bana kitabı anlatma imkanı sağladığınız için de çok teşekkür ederim.