HAYATI İLERİYE DOĞRU YAŞAMANIN FİLMİ: “BİR SALYANGOZUN ANILARI”
İKSV tarafından 23. defa düzenlenen Filmekimi, 4-13 Ekim arasında gerçekleşti. Bu yazımda Adam Elliot’un son stop-motion filmi “Bir Salyangozun Anıları”nı ele alıyorum.
YAZI: AHMET DUVAN
ahmetduvan15@gmail.com
Daha önce “Mary ve Max” filmiyle Türkiye’de de büyük beğeni toplayan Avustralyalı animasyoncu ve film yapımcısı Adam Elliot’ın Filmekimi’nde de gösterilen “Bir Salyangozun Anıları” filmi geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen Londra Film Festivali’nde büyük ödüle layık görüldü.
30 sanatçı tarafından yaklaşık 7 bin obje ve 200 set üzerinde çalışılarak tasarlanan ve kil mazemesi üzerinden stop-motion animasyon ile gerçekleşen filmin seslendirme kadrosunda; Sarah Snook, Kodi Smit-McPhee, Magda Szubanski, Eric Bana, Dominique Pinon ve Nick Cave gibi isimler yer alıyor.
“Bir Salyangozun Anıları”, annelerini doğumda, babalarını ise hastalık yüzünden kaybeden ikiz kardeşin hikayesini anlatıyor. Süs salyangozlarını istiflemeyi seven, kitap aşığı Grace Pudel ile kardeşi Gilbert Pudel’in yolları babalarının vefat etmesi sonucu ayrılır. İkisi de farklı eyaletlerdeki koruyucu ailelere verilirler. Grace, küçük yaşta Gilbert ile yollarının ayrılması nedeniyle oldukça zorlu günler geçirir. Tesadüfen tanıştığı cesur ve hayat dolu Pinky adında yaşlı bir kadınla arkadaş olur. Bu dostluk, Grace’in hayata dair arzusu ve umudunu yeniden kazanma konusunda ona yardımcı olur.
“Bir Salyangozun Anıları”, Grace’in evcil salyangozu Sylvia’ya hayatını anlatması ile şekilleniyor. Adam Elliot, yarattığı atmosferle bizi büyülü bir hikayeye sürüklüyor. Film, stop-motion tekniğiyle yaratılmış ve her detayı özenle düşünülmüş bir yapıya sahip. Grace ve Gilbert’in ilişkisi hikayenin merkezinde yer alıyor ve ana odağı zorluklar üzerine kurulu. İkilinin kardeşlik ilişkisi, yaşadıkları travmalar ve ayrılıklarla birlikte hikayenin gelişimini sağlıyor. Film boyunca Grace’in yaşamında karşılaştığı birçok zorluğu izliyoruz. Bunlardan bazıları; yetim kalmak, annesini ve babasını kaybetmek, ikiz kardeşi Gilbert’ı kaybetmek, okul bahçesinde zorbalığa maruz kalmak, ihanet yaşamak ve yalnızlık. Film, alışılmış stop-motion hikayelerden daha fazla zorlu ve üzücü anlar sunuyor. Grace’in salyangozlara olan istifçi takıntısı, küçük yaşına rağmen sırtladığı hayatın yüklerini yansıtıyor. Depresyon, güvensizlik ve yaşadığı travmalar, bu hikaye boyunca Grace’e eşlik ediyor. Hayatın karanlık tarafları fazlasıyla sunulsa da, hikaye hayatın aydınlık yönlerine ve mizaha da dengeli bir yer ayırıyor. Adam Elliot, tüm trajediye rağmen, hayatın güzel ve keyifli yönlerini de bize karakterler üzerinden gösteriyor. Film ilerledikçe zorluklar, her insanın sığındığı umuda yerini bırakıyor. Film, “geçmişe takılmadan hayatı daima ileriye doğru yaşama” kavramını işliyor. Bu da geçmişin kederi ve yükü üzerimize bindiğinde, o yükü bir köşede bırakıp umuda sarılma düşüncesiyle aktarılıyor. “Bir Salyangozun Anıları”, hayatın karanlık yönlerini umut ve sevgi ile harmanlayıp sonunda huzur veren başarılı bir animasyon.