
Jülide Özçelik: “Bu ülkede kadın her daim şiddet gördü ve böyle giderse görmeye devam edecek”
Yıllardır görmek isteyip de göremediğim bir arkadaşımla rastlaşmış gibi oldum, Jülide Özçelik, ‘Nefes’ albümüyle çıkagelince… Bugün Ajandakolik’te o ‘arkadaş’ konuğum oldu. Sadece müziği değil, kadına yapılan şiddeti de konuştuk.
Dedim “Bu albümde en sevdiğim şarkınız ‘Kırılsam Bile’. Sözleri çok hüzünlü. Keşke kalbim taştan olsaydı, hissetmezdim acıları. Kırılsam bile…”
Diyor ki “Hani o ünlü ‘Wonderful Life’ şarkısını söyleyen ‘Black’ sahne isimli Colin Vearncombe var ya, onun bestesi aslında, bu. Orijinali ‘Sweetest Smile.’ Düet yapacaktık bu şarkıda ama olamadı.”
Usta müzisyenin hayatını kaybetmesiyle düet hayali yok oluyor yok olmasına ancak Jülide Özçelik bu şarkıya albüme koymayı çok istiyor ve Vearncombe’nin şirketiyle tekrar iletişime geçiyor. Ve ‘Kırılsam Bile’, o tatlı melodisiyle içimize doluyor…
Söyleşi: Nilüfer Türkoğlu
Hatırlıyorum da bundan 14 yıl önce gazetede çalıştığım ilk zamanlarda sizin de ilk albümünüz ‘Jazz İstanbul, Volume 1’ çıkmış ve keşfetmenin memnuniyetle albümünüzü kaleme almıştım. O gün bugündür aklımın hep köşesinde çalan bir şarkıdır ‘Bugün Neden Gelmedin?’ Üçüncü albümünüz, ‘Nefes’e gelmeden müzik yolculuğunuzu sizden dinleyelim mi?
Merhaba, öncelikle desteğiniz için ben çok teşekkür ederim. Müzik eğitimime liseden sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde başladım. Mezun olduktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi müzik bölümünü kazandım. Çok değerli akademisyenlerle çalışma şansım oldu. Nükhet Ruacan, Randy Esen, Neşet Ruacan, Yıldız İbrahimova, İmer Demirer, Selen Gülün, Can Kozlu, Ricky Ford, Donovan Mixon, Ali Perret, Raci Pişmişoğlu, Ayşe Özbekligi, Timur Selçuk gibi değerli isimler vardı. Eğitimim sırasında arkadaşlarımla beraber birçok performans gerçekleştirdik. Okul bizim ilk sahnemiz oldu. Cem Tuncer, Ediz Hafızoğlu ve Volkan Hürsever okul arkadaşlarım. 1998’den beri tanışıyoruz ve yaklaşık 20 yıllık bir mazimiz var. 2006’da işte sizin dediğiniz o ilk albümümüz ‘Jazz İstanbul Volume 1’i kaydettik ve 2008 Ocak’ta albüm olarak çıkarttık. ‘Jazz İstanbul Volume 2’yi de 2012’de sevenlerimizle paylaştık. Ve 2019’da, çok yakın zamanda ‘Nefes’ geldi.
Cem Tuncer, Efecan Tuncer, Ediz Hafızoğlu, Ercüment Orkut gibi Türkiye’nin en iyi ca müzisyenleriyle bir arada çalışıyorsunuz yıllardır. Üç albümde de birlikte çalıştınız. Müzikal anlamda birbirinizi çok iyi tanıyor olmalısınız.
Evet, uzun yıllardır birbirimizi tanımanınverdiği bir rahatlık var tabii… Öncelikle insan olarak birbirimizi çok seviyoruz. Okul arkadaşı olmanın getirdiği ayrı bir samimiyet de var. Zaman içinde hepimiz yaş aldık, müzikal olarak olgunlaştık. Bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum. Kimin ne zaman ne yapacağını hepimiz iyi biliyoruz. Bu, çok büyük bir konfor sağlıyor. Cem Tuncer, tüm aranjmanlarımızı yazıyor, onu şefimiz gibi görüyorum.
Evet, ortaya çıkan parçalarla zaten verdiğiniz emeğin dışında aynı sesleri yakalamış bir müzik grubu gibisiniz bir yandan… ‘Nefes’ten biraz bahsedelim. ‘Jazz İstanbul, Volume 1’ ve ‘Jazz İstanbul, Volume 2’den sound olarak daha farklı bir albüm olduğunu söyleyebiliriz sanırım, değil mi?
Elbette, ‘Nefes’, daha farklı bir albüm oldu. Hepimiz daha da olgunlaştık. İlk iki albümün aynısı olmamalıydı, bu. Cem Tuncer, kullanmama izin verdiği ‘Umut’ parçasıyla albümde yer aldı. Aynı zamanda nefesli ve yaylı partiler yazarak müziğimizi daha da zenginleştirdi. Ercüment Orkut, kurduğu mükemmel cümleler ve yüksek performansıyla çok büyük destek verdi. Ediz Hafızoğlu, hem müzisyenliği hem de bestesi ‘Renkli Düşler’le müziğimizi sağlamlaştırdı. Volkan Hürsever kontrbasta harikalar yarattı. En küçüğümüz Efecan Tuncer müzisyenliği ve pozitif enerjisiyle Nefes’e büyük katkıda bulundu.Hepsine çok teşekkür ediyorum.
13 Mart’ta ‘Güneşin Kadınları’ serisi kapsamında Babylon’a konuk oluyorsunuz. Sizi başka nerelerde dinleme fırsatı elde edeceğiz?
Daha yakı zamanda 28 Şubat’ta Antalya Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde konserimiz olacak. Diğer konser tarihleri netleşince paylaşacağız.
Jülide Özçelik albümlerinde Türkiye’ye dair müzikler, cazla kolajlanarak ortaya herkesin dinlemek isteyebileceği şarkıları ortaya koyuyor. Türkiye’de caz müziğine ilgi nasıl sizce?
Bugünlerde Türkiye’de caz dinleme oranının yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Müzik türleri de birbiriyle etkileşim halinde. Festivallerin ve sosyal paylaşımların çok büyük katkısı olduğunu söyleyebilirim. Müzikalite olarak çok yüksek albümler çıkıyor ve destekleniyor.
“HİÇBİR ZAMAN MÜZİĞİ KATEGORİZE ETMEDİM VE KENDİMİ BÖYLE ADLANDIRMADIM”
‘Yalan Dünya’, ‘Gurbet’, ‘Geçti Dost Kervanı’, ‘Gönül Dağı’, ‘Şen Olasın Ürgüp’, ‘Neredesin Sen’ gibi Neşet Ertaş, Özdemir Erdoğan, Barış Manço, Erkin Koray gibi isimlerin söylediği şarkıları da cover’layıp söylüyorsunuz. Tüm bu şarkıları siz mi sesinize göre belirliyorsunuz yoksa caz akorlarına uygunluğuna göre mi?
Seçim yaparken tamamen sevdiğim parçalardan yola çıkıyorum. Cem Tuncer’le paylaşıyorum ve ona göre yol alıyoruz. Ben hiçbir zaman müziği kategorize etmedim ve kendimi de böyle adlandırmadım. Senfonilerle verdiğimiz birçok konserimiz oldu. Repertuarda Klasik Türk Müziği’nden bir örnek de vardı, bir tango da, bir müzikalin en bilinen şarkısı da… Söylemeyi ve dinlemeyi sevdiğim şarkıları yorumladım.
Nilüfer Caz Tatili Festivali’nden henüz geldiniz. Festival hakkında izleniminiz nasıl? Konseriniz nasıl geçti?
Nilüfer Caz Festivalinde daha önce de çalmıştık. Bursa’ya gitmek ve orada sevenlerimizle buluşmak her zaman çok kıymetli oldu bizler için. Festivalde her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz.
Birlikte düet yapmak istediğiniz müzisyenler de vardır elbet… Kimler mesela?
Zaman içinde farklı projeler olabilir elbette ama düet konusu zor biraz. Mert Fırat’la ‘Aşk Şarkıları’ projemiz olmuştu. Tüm aranjmanlar baştan yazıldı .Zaman içinde farklı müzisyenlerle de olabilir tabii ama şu an için isim veremiyorum maalesef.
Yurt dışında da konserleriniz var mı? Ne zaman, nerelerde olacak?
Birkaç festivalden haber bekliyoruz. Net bir tarih yok şimdilik.
“ÖZGECAN, MÜNEVVER, ŞULE HEPSİ ÖNCELİKLE İNSAN”
Sosyal medyada da sizi takip ediyorum. En son Şule Çet paylaşımlarınızı görmüştüm. Kadına şiddetin giderek yaygınlaştığı ve artık haberlerini daha sık duyduğumuz bugünlerde bu konuyla ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz? Mesela bu son olayda yapılan ‘dış’ yorumlar kahrediciydi. Ülkenin çivisi çıkmış olabilir mi?
Bu ülkede kadın, her daim şiddet gördü ve böyle giderse görmeye devam edecek. Her konuda herkesin sizinle ilgili bir yorumu vardır. Aslında herkes kendini eleştirmen olarak sosyal medyada var etme derdinde. Kadın, fiziksel şiddete maruz kaldığı gibi her türlü manevi şiddete de maruz kalmakta. Ardından da suçluları aklamak için insanlık dışı yorumlar yapılır. Kanınız donar. Meslek seçiminde, evlilikte, boşanmada ya da eş kaybı gibi durumlarda da herkesin bir yorumu vardır. İnsanlar size ne hissettiğinizi sormaz ve her zaman nasıl davranmanız gerektiğini söyler. Özgecan, Münevver, Şule hepsi öncelikle insan… Aileleri, sevenleri ve onları hiç tanımamış bizler, bu kadar kahrolurken bir de adaletsizlik ve empati yapamayan ilkel canlıların korkunç yorumları içimizi tekrar tekrar acıtıyor.
Türkiye’de yaşamaktan vazgeçtiğiniz, gitmek istediğiniz anlar oluyor mu?
Türkiye benim vatanım ve vatanımı çok seviyorum. Yurt dışına sık sık gitsem de buradan kopmam imkansız.
Ajanda tutuyor musunuz? Notlar aldığını bir defteriniz var mı? Varsa içinde neler var?
Evet bir defterim var. Aklıma gelen cümleler, ileriye dair hedeflerimle ilgili notlarımı yazıyorum. Bazen bir melodiyle beraber sözler de geliyor. O zaman hem yazıp hem de kaydediyorum.
En çok ama en çok hangi şarkıyı söylemeyi sevdiniz, seviyorsunuz?
‘Renkli Düşler’ bu ara favorim.
Başka bir sanat dalına yatkınlığınız var mı? Müjdat Gezen mezunusunuz. Oyuncu olmayı istediniz mi hiç?
Oyuncu arkadaşlarım yetenekli olduğumu söyleseler de hiç düşünmedim. Bambaşka bir alan bambaşka bir disiplin.
.