Advertisement Advertisement

Ayhan Hülagü: “Karagöz sadece bir Ramazan eğlencesi değil, dünyanın kültürel mirası”

Fotoğraf: Kristopher Johnson

Bu söyleşinin bayrama denk düşeceğini tahmin etmemiştim ama Karagöz’ün şansına öyle oldu! Bugün Ajandakolik’te bir “Hayali” var. Gerçi yeni kuşak “Hayali” kimdir, necidir muhtemelen bilmez! Hayalci midir, hayali midir diye sorar belki de… Bilmeyenler açıp öğrensin, bilenler beri gelsin… Karagöz hikâyelerini önce Türkiye’de seyirciyle buluşturan ardından Amerika’da kurduğu “Karagoz Theatre Company” ile çok daha fazla insana ulaşan “Hayali” Ayhan Hülagü, konuğum oldu.

Söyleşi: Nilüfer Türkoğlu

Üstte okuduklarınıza daha heyecan verici bilgiyi ekleyeyim o zaman! Aynı zamanda hem oyuncu hem de yazar olan Ayhan Hülagü, Shakespeare’in Hamlet’ini bizim Karagöz ile bir araya getirerek Türkiye’nin geleneksel sanatını hayal perdesinde evrensele taşıyor. “Hamlet’in Rüyası” oyununu ve kurduğu Karagoz Theatre Company’yi konuşmak için Hülagü’yle bir araya geldik. Diyor ki “Karagöz sadece Türkiye’nin değil, dünyanın kültürel mirası. Bu sanatla Türkiye’de Ramazan eğlencesi, çocuk oyunu gibi önyargılarıyla ilişki kurulması bana üzücü geliyor.”

Gölge oyunuyla ilk ne zaman tanıştın?  Kuklalar ne zaman girdi hayatına? 

Üniversite dönemine uzanıyor hikâyesi. 2005 yılları…  Pamukkale nÜniversitesi’nde okurken kurduğumuz Hayal Perdesi Oyuncuları’yla geleneksel Türk Tiyatrosu üzerine çalışmaya başladım. Festivaller, turneler, oyunlar… Araştırmaya açık, deneysel, dolu dolu bir süreçti. 2011 yılında Studio Oyuncuları’nda oyunculuk eğitimine devam ederken UNİMA İstanbul şubesinin Karagöz atölyelerine katılıp alanla ilgili profesyonel çalışmaya başladım. O gün bugündür farklı hikâyelerle seyirciyle buluşuyorum.

Peki bunu performans sanatına dönüştürmen ilk ne zamana denk düşüyor? Bir tutku, bir sevda mı oldu içinde?

Türkiye’deki eğitim sürecinde Karagöz alanında duayen isimlerle aynı atölyeyi paylaşma şansım oldu. Sonrasında uzun süre bireysel çalışmalar yürüttüm. Karakter tasarımı, metin yazımı, performans denemeleri… 2015 yılında Karagöz üçlemesine başladım: ‘Karagöz sokakta’, ‘Karagöz yolda’ ve ‘Karagöz evine döndü’. İstanbul’da tarihi yarımadada sokaklarda gösteriler düzenledim. Sonra Karagöz ile yola dünya turnesine çıktım. Avrupa, Afrika, Amerika’da birçok şehirde, uluslararası festivalde farklı sahnelemeler gerçekleştirdim. 2017 yılında Amerika’da tiyatro kurup daha evrensel projeler üretmek için yola koyuldum. Sadece Karagöz’e değil, içine doğduğum coğrafyanın hikâye anlatma biçimine ‘tutku’yla bağlıyım.

Amerika’da Karagoz Theatre Company’i kurdun. Tam olarak ne zaman, nasıl hayata geçti? 

Amerika’ya oyunculuk ve dil eğitimi için gelmiştim. Nexstop Theatre Company’de eğitimlere katıldım, ardından kişisel sahnelemelere başladım. Amacım belirli deneyimden sonra dönmekti açıkçası. Sanatçı vizesiyle green card aldıktan sonra daha kalıcı farklı projeler üretmek istedim. Bunun üzerine başkenti Washington DC’de Karagoz Theatre Company’i kurdum ve Türk tiyatrosuna dair yeni çalışmalara başladım. Tiyatrolar, kütüphaneler, üniversiteler derken Harvard Üniversitesi’nden Broadway’e uzanan bir hikâye oluştu. Geleneksel hikâyelerden Shakespeare’e geniş yelpazede bir repertuvar oluşturma şansım oldu.

Şimdiye kadar hangi oyunlar oynandı?

Tiyatromuz adını Karagöz’den aldığı için yoğunluğumuz da şu anda gölge oyunu üzerine. Bu sezon geleneksel oyunlardan uyarlanan Cadının Ormanı (The Forest of the Witch) ile Hamlet Rüyası (Dream of Hamlet) ile gişe açtık. Anadolu’da Aşuk ve Maşuk olarak bilinen beden kuklasıyla Broadway’de ve festivallerde gösteri yaptık. Amerikalılarla yaptığım 6-7 farklı proje oldu. Yaklaşık farklı disiplinlerden 50’ye yakın Amerikalı sanatçıyla ve müzisyenle sahne aldım.


Anadolu’da doğan bir sanat olan Karagöz’ü yurt dışında bu kadar ünlü ve önemli kılan ne?

Karagöz sadece Türkiye’nin değil, dünyanın kültürel mirası. Hikâyesi 700 yıla yaklaşan, otantik, yenilikçi, fantastik bir sanat formu… Bu sanatla Türkiye’de Ramazan eğlencesi, çocuk oyunu gibi önyargılarıyla ilişki kurulması bana üzücü geliyor. Hem akademi hem sanat üreticilerinin üzerinde çalışabilecekleri dipsiz bir kuyu, yaratıcı bir alan.

Mitolojiden ve Anadolu kültüründen beslendiğini biliyorum. Başka ilham kaynakların neler? 

Oyunculuk ve yazarlık çalışmalarımdan dolayı edebiyat, sinema ve tiyatro üzerine uzun yıllardır okumalar yapıyorum. Yaptığım işlere bir şekilde sızıyor. Antik Yunan metinlerinden Binbir Gece Masalları’na, minyatürden meddah hikâ yelerine içine doğduğum coğrafyanın kültürel kodlarına dair her şey ilgimi çekiyor. Batıda yaşayan biri olarak bu arayış, sentez, kültürel köprü inşa etme çabalarından çok şey öğreniyor ve keyif alıyorum.

Kuklalar nerede tasarlanıp hazırlanıyor? Geleneksel karakterler mi kullanıyorsunuz yoksa modern bir tasarım mı yapıyorsunuz? 

Geleneksel Karagöz gösterisi izlemek isteyen seyirciye karşı bir sorumluluğumuz var. Onun için her daim repertuvarda bir geleneksel oyun bulunduruyorum. Hamlet Rüyası oyunu Shakespeare’in Hamlet oyununun güncel bir uyarlaması. Bunun için kendi atölyemde 30 yeni kukla tasarımı yaptım. Gelenek olduğu gibi Karagöz oyunları tek performansçı tarafından gerçekleştiriliyor. Onun için oyunlarda tüm tasarım sürecini kendim üstleniyorum. Atölyemizdeki prova sürecinden sonra tiyatrolarda seyirciyle buluşuyoruz. Michael Jackson, Elvis Presley, Shakespeare, Van Gogh, Don Kişot gibi geleneksel formda tasarladığım yeni kukla koleksiyonumda yer alıyor.

700 yıllık Karagöz ile 400 yıllık Shakespeare’i bir araya getirdiğin ‘Hamlet Rüyası’ oyununu konuşalım biraz… 

Oyunculuk eğitimim sürecinde Shakespeare’in birçok karakterini canlandırma şansım oldu. Oyuncu ve yazar kökenli bir hayali olduğum için bu birikimimi bir şekilde gölge oyununa da aktarmam gerektiğini düşündüm. Metin çözümleme, karakter analizi hayli zor bir süreçti. Sonrasında oyun içinde oyun konseptiyle Amerika’ya yerleşen Karagöz ve Hacivat’ın tiyatrolarını kurup Hamlet’i oynama öykülerini tasarladık. Shakespeare’in karakterinin geleneksel figürlerle iç içe geçtiği deneysel, seyir keyfi yüksek bir performans olduğunu düşünüyorum. Alanda yapılan bir ilk olarak tanımlanması ayrı bir mutluluk.

Oyun, kaç temsil yaptı? Tam da korona virüsünün olduğu döneme mi geldi yoksa? 

Baltimore ve Washington DC’de gösterimler oldu. New York ve Fas’ta uluslararası tiyatro festivallerine davet almıştık, ayrıca New York ve Cornell Üniversitesi’nde programlarımız vardı. Covid 19 süreciyle hayatı tiyatro ile birlikte buzdolabına aldık. Tekrar dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesini bekliyoruz!

ABD’nin en büyük kukla dergisi olan “Puppetry International”ın son sayısına kapak oldunuz. Büyük başarı! Ne hissediyorsunuz?

Büyük mutluluk kaynağı elbette. Amerika’da üç yıldır düzenli olarak sahne alıyorum. Broadway’den Hollywood’a çok büyük bir endüstri ve üretim var. Bu kadar güçlü ve büyük prodüksiyonların içinden geleneksel sanatlar üzerine çalışma yapan bir ekibin vitrine çıkarılması çok değerli. İnsana güçlü motivasyon kaynağı oluşturuyor.

Broadway’de sahne almak nasıl bir deneyimdi? Büyük heyecan yaşamış olmalısınız Karagöz ve siz! 

Benim Karagöz’den daha çok heyecanlandığım bir gerçek. Kendisi asırlardır seyirciyi selamlıyor zira. Broadway’de 2018 ve 2020’de iki farklı proje yaptım. İlk oyunum sözsüz bir Karagöz oyunuydu, Amerikalı sanatçılarla sahnelediğimiz “slam” isimli gösteri türünün parçasıydı. 2020’de Cadının Ormanı ile tekrar perde kurdum. Elbette Broadway, çok gösterişli ve özel bir vitrin. Onun parçası olmak heyecan verici. Benim için bir o kadar özeli “Susam Sokağı”ndaki “Edi ve Büdü” gibi Hollywood’ın efsanevi kukla karakterlerini yaratan Jim Henson Vakfı’nın gösterilerimi desteklemesiydi. Bu özel anlar için Jim ve Karagöz’e teşekkürler.

Charlie Chaplin, Van Gogh ve Michael Jackson kukla tasarımları

Karagöz’ü başka isimlerle de buluşturmayı düşünüyor musunuz? Don Kişot ve Karagöz bir araya gelse, bence tadından yenmez!

Edebiyat uyarlamalarına çok sıcak bakıyorum. Gölge oyunun oyun yapısına uyabilecek, mizah üretebileceğim, üzerine yeni bir söz söyleyebileceğimiz metinler üzerine incelemeler yapmak çok keyifli. Kimi zaman hazırlık aşaması sahneleme sürecinden daha fazla cezbediyor. Don Kişot üzerine hayaller kuruyorum, kimi zaman Charlie Chaplin ile bir maceraya atılıyorum. Hikâye demlendikçe kendisini perdeye çağıracaktır.

Son olarak karantina sürecinde neler yapıyorsunuz? Bu süreçte yeni tasarımlar, oyunlar oluştu mu?

Amerika’da dünyanın birçok noktasında olduğu gibi hayat durdu. Evdeyiz, sağlıklıyız, şikayet etmeden zamanı değerlendirme çalışıyoruz. Biraz kendime dönüp eksik okumalarımı tamamlama, filmler, belgeseller izleme imkanım oldu. Uluslararası bir sergi planım var, onun için koleksiyonuma yeni karakterler ekledim. Meddahlık üzerine gelecek sezon için bir çalışma yürütüyorum. Onun araştırmaları, metin yazım süreci devam ediyor. Yaşanması gereken bir süreçmiş, yaşanıyor ve elbet bitecek. 2021 sezonuna hazırlanmamız gerekiyor.

Comments
  • Orhan

    Tek kelime ile HARİKA!

    Mayıs 25, 2020
YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media