MEHMET TURGUT: “BABAM BENİ HEP ELEŞTİRDİ AMA BANA HEP İYİ GELDİ”
Fotoğrafçı Mehmet Turgut ile hem babası hem ustası Ahmet Turgut anısına Photocup platformunda ilk defa düzenlediği Ahmet Turgut Fotoğraf Kupası vesilesiyle söyleştik.
SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
Benim uzun sorularım vardı çünkü üç kuşak 100 yıllık fotoğrafçı olan bir ailenin hikâyesini gerçekten merak ediyordum. Onun kısa cümleleri vardı, daha uzun anlatabilmesini dilerdim. Fotoğrafçı Mehmet Turgut, geçtiğimiz yıl kaybettiği portre fotoğrafçısı babası Ahmet Turgut’u ve düzenlediği yarışmayı Ajandakolik’e anlattı.
Babanızla ve fotoğrafla ilgili hafızanızdaki en net an/anı nedir?
Fotoğrafçılığa babamın stüdyosunda başladığım için sayısız anım var. İlk aklıma gelense stüdyodan eve döndüğümüzde “Ben evde baban, dükkanda ustanım” demesiydi. Amerika Fotoğraf Federasyonu Onur Ödülü’nü alıp Türkiye’ye döndüğümde ödül aldığım fotoğraflara bakıp “Işıkta eksiklerin var” demesini de unutamıyorum. (Gülüyor.)
Babanızın kurduğu Stüdyo Büyük yıllarına gidelim. İlk kaç yaşında o stüdyonun kapısından girdiniz ve sonra tam olarak hangi yaşta artık fotoğrafçı olduğunuzu düşünerek o kapıdan yeniden içeri girdiniz?
Stüdyoya sanırım annemin kucağında girmişimdir ama gerçek başlangıcım sanırım askerden dönmem ve fotoğrafın dijitale evrilmesiyle oldu.
Stüdyo Büyük’ün atmosferinden, kokusundan, yeniyetme bir delikanlıyken Mehmet Turgut’un üzerinde bıraktığı etkiden biraz bahseder misiniz?
Üzerimdeki etkisi hep iyi yönde oldu; iyi bir esnaf olmamı sağladı. İnsanları tanımamı, insanların çalıştırılmayacağını, beraber çalışılması gerektiğini öğretti.
100 yıllık fotoğrafçılık geleneğinin üçüncü kuşağı olmak, üzerinizde büyük bir sorumluluk hissinin yanı sıra baskı oluşturdu mu? Örneğin başarısız olmak, iyi olamamak gibi bir kaygınız oldu mu, özellikle ilk yıllarda?
Çok küçük yaşlarda meslekle tanıştığınızda böyle korkularınız olmuyor. Biliyorsunuz ki bileğinizde altın bilezik var ve büyük küçük her yerde bu mesleği yapabilirsiniz. Başarılı olmak için sıkılmamanız, merakınızı kaybetmemeniz ve gerçekten çok sevmeniz gerekiyor.
Tanınmasaydınız, işleriniz bu kadar çok konuşulmasa ve o projeden bu projeye çok yoğun bir şekilde koşturmasaydınız kendinizi başarısız hisseder miydiniz?
Ben başarıyı böyle tanımlamıyorum. Başarı sadece kariyer değil etrafınıza yaydığınız ve içinizde hissettiğiniz iyi enerjidir.
“GENETİK MİRAS KENDİNİZİ GELİŞTİRMEDİĞİNİZ SÜRECE ANLAMINI KAYBEDER”
İşini sevmenin başarıda büyük katkısı olduğunu TEDX konuşmanızda da yapmıştınız. Evet mutlaka bunun büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum ben de. Ama sanırım aile geleneğini sürdürmek de insana o kapıların açılmasında önemli rol oynuyor. Çevrenizdeki insanlar, size yol gösterenler de o dünyaya ait insanlardan oluşuyor çünkü genel olarak. Ne dersiniz?
Birçok meslek kaybolup gidiyor, arkadan gelen nesiller devam ettirmiyor ettirse de çıtayı yükseltmiyor. Genetik miras kendinizi geliştirmediğiniz sürece anlamını kaybediyor.
Dedenizle aynı ismi taşıyıp aynı mesleği yapmanız da kuşkusuz çok anlamlı. Bu geleneği sürdürmeye niyetiniz var mı? Sizin de çocuğunuz olursa bir gün, mutlaka fotoğrafçı mı olmalı yoksa başka bir mesleği seçmesini ister misiniz?
Mesleğin devam etmesini çok istiyorum. Turgut ailesinde gelenek, “Herkes fotoğrafı bilecek ama isterse yapacak” şeklinde oldu hep.
“YARIŞMA SADECE PROFESYONELLERE DEĞİL HERKESE AÇIK”
Söyleşinin odağına dönelim o zaman ve babanız Ahmet Turgut anısına düzenlenen PhotoCup platformundaki ödüllü yarışmadan bahsedelim. Şartlar neler, kimler, nasıl katılabiliyor yarışmaya?
Dileyen herkes 7 Şubat tarihine kadar photocup.com sitesinde kolaylıkla fotoğraflarını yükleyebilir, dileyenler oylama da yapabilirler. Yarışma sadece profesyonellere değil herkese açık, telefonla bile çektikleri fotoğrafları yollayabilirler.
Bundan böyle her yıl Ocak ayında bu yarışmayı uygulamayı planladığnızı sanıyorum. Bu yılki tema “Babalar ve Çocukları; insanı hemen fotoğraf makinesine yöneltiyor açıkçası. Çok başvuru olacağına da eminim. Jüride kimler olacak peki?
Oldukça fotoğraf geleceğini düşünüyoruz, ki gelmeye başladı. Photocup özel jürisi ve benim seçeceğim bir Mehmet Turgut özel ödülü de var.
İyi kompozisiyon, iyi ışık, iyi açı ve yarattığı duygu… Bir fotoğrafı yorumlarken yalnızca bu “dört silahşör” mü öncelikli olmalı?
Ben sıralamayı şöyle yapardım; Önce iyi ışık, kompozisyon ve fikir.
Zaten ben bir sıralama yapmamıştım. Peki, babanız ömrünün kaç yılı deklanşöre bastı? 2020’de vefat ettiğinde yakın zamana kadar fotoğraf çekiyor muydu?
Babam meslekten 60 yıla yakın para kazandı. Ben de 25. yılımdayım. Darısı benim başıma..
“BABAM ‘DİJİTAL KEŞKE 20 YIL ÖNCE GELSEYDİ’ DERDİ”
Dijital dünyadan memnun olup olmadığını sorsam… Onunla bu konuda muhabbet ettiğiniz oluyor muydu? İkiniz de analog adamlarsınız. Ahmet Turgut’un dijital ile arası nasıldı? Kolay adapte olabildi mi?
Ben askerden döner dönmez stüdyomuzu dijitale çevirmek için harekete geçtim, babam başlarda çekimser davransa da sonrasında adapte oldu ve çok sevdi. Hatta “Dijital keşke 20 yıl önce gelseydi” derdi hep.
Ailedeki kadınların fotoğrafçılıkla ilgisi var mı? Örneğin babanızın annesi Emine Hanım’ın ya da annenizin merakı var mıydı?
Meraktan ziyade mecburiyet olmuş babaannem için. Savaş zamanı dedem orduya katıldığında Foto Aile’yi kurmuş ve bütün çocuklarının geçimini bu sayede sağlamış.
Babanızla aynı üniversitede Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde okumuşuz. O, Coğrafya bölümünde okurken bir yandan da hiç harçlık almadan fotoğrafçılara rötuş yaparak geçinmeye başlamış. Bu hikâyenin devamını sizden dinleyelim mi? Sanırım üniversiteyi üçüncü sınıfta bırakıyor ve…
Basın bülteninde devamı yazıyor, oradan kullanabilirsiniz.
Zaten basın bülteninin olduğu habere daha önce sayfalarımızda yer vermiştik. Okumayan okurlarımız, takipçlerimiz için sizden birebir dinlemek istemiştik. O zaman başka bir soruya geçelim. Fotoğraflarını nasıl bulurdunuz babanızın? O, sizinkileri eleştirir miydi?
Babam Türkiye’nin en iyi portrecilerindendi, sevilen ve aranan bir fotoğrafçıydı. Beni hep eleştirdi ama bana hep iyi geldi.
Ahmet Turgut’u tek bir cümleyle bize özetlerseniz…
Babam.
Ruhu şad olsun!