Advertisement Advertisement

KÖPEK GÖZÜNDE BİZİM HİKÂYEMİZ


Arjantinli yazar Inés Garland’ın yazdığı, Can Çocuk tarafından Emrah İmre’nin çevirisiyle yayımlanan “Lilo” yas tutma, kayıpların acısıyla baş etme, siber zorbalık, dostluk gibi ağır meseleleri, sevimli bir köpeğin burnundan ve ağzından hafif, eğlenceli ve dokunaklı bir mizahla derinden ele almayı başaran sürükleyici bir roman.

YAZI: GÖKHAN YAVUZ DEMİR
gokhanyavuzd@gmail.com

Edebiyat sadece insan ruhunun çoklu labirentlerindeki bilinmezliğini değil, aynı zamanda ötekinin, meselâ bir köpeğin ruhunun derinliklerini bizlere açtığı için insanlık için hâlâ vazgeçilemez bir tür. Büyük yazarlar bir kadını, bir katili anlamak ve anlatmakla kalmaz bazen de bir köpeğin gözlerinden, daha doğru bir ifadeyle burnundan insan toplumlarının tuhaflıklarını ve zayıflıklarını da sergilerler. Jack London’ın Sevginin Katıksızı, Virginia Woolf’un Flush’ı veya Saşa Çorniy’in Foks Mikki’nin Günlüğü bu anlamda bir okur olarak benim en iyilerimdir. Fakat Inés Garland’ın yazdığı, Maite Mutuberria’nın resimlediği ve Emrah İmre’nin Türkçeye tercüme ettiği Lilo, bu üçlüden birini yerinden edecek kadar usta işi ve keyifli bir roman.

Romanın kahramanı ve anlatıcısı, annesi bir Alman melezi olan melez bir köpek. Kahramanımız ve anlatıcımız Lilo, haşmetli ve yakışıklı kafasına rağmen güdük ayaklara sahip olduğu için biraz özgüveni eksik, hatta kendinden utanan sevimli bir köpek. İki ihtiyar karı-koca Héctor ve Ava ile yaşıyor. Aslında daha küçük bir yavruyken kendisini sahiplenen ve hayatının merkezindeki insan, bu iki ihtiyarın sevimli torunları Emi.

Anne ve babası birkaç günlüğüne seyahate çıkınca Emi büyükannesi, büyükbabası ve Lilo’yla birlikte kalmaya başlar. Lilo baştan buna çok sevinip heyecanlansa bile, çok geçmeden Emi’nin eskisi kadar oyunbaz, şakacı ve sevecen olmadığını, elinden düşürmediği telefonuyla vakit geçirdiğini ve üzüntülü olduğunu, sürekli odasında bir başına ağladığını fark eder. Zaten köpekler biz insanların en bilinemez sandığımız hâllerini hemen anlarlar! Lilo da hassas burnunun aracılığıyla Emi’nin üzüntü ve korkusunun kokusunu alır.

Aslında Lilo’nun kendi derdi başını aşmaktadır. Çünkü her akşam sahibiyle bahçelerinin kapısının önünden geçen Muriel’le platonik bir aşk yaşamaktadırlar. Fakat kısa bacaklarından utanan Lilo, kendisini ustalıklar bahçe kapısının ardına gizlemekte ve kendince bedeninin kusurlarını biricik aşından saklamaktadır. İyi ama ya akşamları oyun oynamak için gittikleri parkta karşılaşırlarsa ne olacaktır? İşte bu soru bizim küçük Lilo’nun içinde büyük bir sıkıntıdır. Hele ki parkta boy gösteren safkan Alman Kurdu Lio’nun yakışıklılığı düşünüldüğünde, Lilo’nun yüreğini karalar bağlamaktadır.

Ama bir köpek asla bir insan kadar dertlenip, içindeki sıkıntıyı nefrete dönüştürmez. Yeter ki sevildiği ve sevdiği bir yuvası ve oyun oynayabileceği arkadaşları olsun. Nitekim Lilo da bütün korkularına rağmen kendini arkadaş olduğu Lio ve bol salyasından rahatsız olduğu Boxer cinsi Armando’yla parkta koşturmaya kaptırır. Fakat Emi’nin korku ve üzüntüsünün kokusu giderek artmaktadır. Lilo, Emi’nin hayatını kimin mahvettiğini anlamak için bütün kapasitesini zorlar. Şüphelendiği birisi ve bir şeyler vardır ama bunu küçük bir köpek nasıl ispatlayacak ve Emi’yi eskisi gibi yine mutlu etmeyi başarabilecektir?

İşte bu noktada parkta koştururlarken bu düşüncelerini Lio ve Armanda’yla paylaşır. Gerçi onlar mutlu her köpek gibi bütün roman boyunca parkta koşturup oynamaktan başka bir şey yapmayacak olsalar da onu sahibini kaybettiğinden beri sokaklarda yaşayan Olivertwist’le tanıştırırlar.

Gerçek bir bilge olan Olivertwist, aynı anlama gelen kelimeleri birbiri ardına sıralayarak konuşmayı sevse de Lilo’ya yardımcı olacaktır. Onun için bilgi toplar, gözlem yapar ve akşamları buluştuklarında iki detektif gibi ellerindeki dosya hakkında konuşurlar.

Bütün şüpheler Emi’nin okulda bir alt sınıfında yer alan ve o yakınlarda oturan Kai üzerinde toplanmaktadır. Fakat içeriden birinin yardımı olmada bu gizemi Lilo gibi küçük bir köpeğin çözmesi çok güç görünmektedir. Bunun için Olivertwist Lilo’ya Berenice adlı gizemli bir kediden yardım istemesini önerir. İyi ama köpeklerle kediler hiç geçinemezler ki! Lilo’yu kediler hakkında bilgilendiren Olivertwist, Berenice’in ilgisini nasıl çekip ondan bilgi edineceklerine dair bir yol da bulur: Şiir.

İşlerin ne kadar karışacağı ve sonra bütün gizemin nasıl çözüleceğini okur elbette kendisi keşfetmek isteyecektir. Fakat Lilo yas tutma, kayıpların acısıyla baş etme, siber zorbalık, dostluk  gibi ağır meseleleri, sevimli bir köpeğin burnundan ve ağzından hafif, eğlenceli ve dokunaklı bir mizahla derinden ele almayı başaran sürükleyici bir roman.

Inés Garland yetişkinler, gençler ve çocuklar için romanlar yayımladı ve çeşitli antolojilerde yer aldı. Lilo, İtalya’da 8-10 yaş arası okurlar kategorisinde Strega Ragazze a Ragazzi Ödülü’nü aldı. Yazar aynı zamanda çevirmen olarak çalışıyor ve edebiyat atölyeleri düzenliyor.

Lilo da bütün köpekler gibi güzel ve özel. Köpekler iyi ki var. Edebiyat iyi ki var. Ve elbette iyi ki Inés Garland gibi onların masum ruhlarına nüfuz etmemizi sağlayan hakiki yazarlar da var. Yoksa dünya bugün olduğundan çok daha sefil olabilirdi.

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media