KENDİNİ KÜÇÜK HİSSEDEN BÜYÜK İNSANLARIN KİTABI: “MİNİCİK MİYİM?”
“Bazen kendimi minicik hissediyorum. Küçük bir kız gibi değil de minnacık bir bezelye gibi küçücük…”
Minicik bir kızın gözünden bizi heyecanlandıran ve dönüştüren dünyanın büyüklüğüne tanık olmaya ne dersiniz? Vanesa Martinez’in yazdığı kitap, Katalanca orijinal adıyla “A Voltes Em Sent Menuda”, İngilizce çevirisiyle “Sometimes I Feel Small”, geçtiğimiz günlerde çocuk edebiyatının sevilen yazarlarından Sevde Tuba Okçu tarafından “Minicik miyim?” ismiyle Türkçeye çevrildi. Viv Campbell’ın olağanüstü illüstrasyonlarıyla hayat verdiği bu mini minnacık hikâyeyi siz de minicik bir kızı dünyaya getirmeye hazırlanan benim gibi çok seveceksiniz.
Yazı: Nilüfer TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
Küçük bir kız kocaman dünyanın içinden sesleniyor hepimize, bazen kitap okurken kendini minicik hissettiğini söylüyor, kimi zaman geceleri gökyüzüne baktığında, gökyüzündeki sonsuz yıldız ve gezegenin arasında… Tıpkı pek çoğumuz gibi… Sonra çevresindeki insanlara dönüyor yüzünü. Onlarla tanıştırıyor bizi. Mesela her sabah çöpleri düzenleyen ve geri dönüşüme gidecek olanları dikkatle ayrıştıran arkadaşı Ömer’den ya da her gün sınıfı mutlu etmek için şarkılar söyleyen öğretmeni Leyla’dan. Onlar hiç de minik değil çünkü büyük işler yapıyorlar. Doktor amca da öyle, uzun pamuk bıyıklarıyla doktor, küçük kıza şakalar yaparak onu güldürüyor, hastalar onun muayenesinden sonra daha iyi görünüyor. Yani hiç de minik olmayan çok büyük bir iş yapıyor! Fahriye Teyze’den bahsetmese olmaz çünkü Fahriye Teyze de yaşlı olmasına rağmen her gün yemek yapıp aşevine götürüyor. Nasıl minik olsun ki, çok çok büyük bir iş yapıyor!
“Bazen kendimi minicik hissediyorum ama önemli değil. Çünkü minikken yaptığım küçücük şeyler büyür ve kocaman şeylere dönüşür.”
Küçük kız her ne kadar kocaman dünyanın içinde kendini minik hissetse de diğer çocukları düşünerek hepsinin ayrı ayrı güzel ve önemli olduğunu anlıyor. Sonra çevresindeki diğer insanları düşünüyor tek tek. Onu korkularından uyandıran annesini, bir gün astronot olabileceği hayaline inanan Leyla Öğretmeni’ni, çevreyi önemseyen biricik arkadaşı Ömer’i, insanların kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan doktor amcayı ve mahallenin sakinlerini doyuran Fahriye Teyze’yi. Onları düşündükçe büyüyor, hatta kendini kocaman hissediyor.
ÇÜNKÜ BAZEN KÜÇÜK ŞEYLER EN ÖNEMLİ OLAN
Katalan yazar Vanesa Martinez’in küçük okuyucuları güçlerini keşfetmeye, korku, aşağılanma gibi duygulardan vazgeçmeye ve nasıl olurlarsa olsunlar kendileriyle gurur duymaya teşvik eden “Minicik miyim?”, herhangi bir jestle veya tavırla kişinin fark yaratabileceğini göstermesi bakımından çok değerli bir anlatıma, küçücük ama aslında kocaman bir öyküye sahip. Yazar Martinez ve çizer Campbell, genç okuyucular için büyük ya da küçük hissetmenin ne kadar göreceli olduğunu ve küçük hissetmenin aslında o kadar da kötü bir şey olmadığını düşündürüyor. Çünkü bazen küçük şeyler en önemli olan.
Martinez’in özellikle vurgulamak istediği şey; küçük gibi görünse de yapılan bazı eylemlerin hayatın seyrini değiştirebileceği ve ona bir şeyler katabileceği yönünde. Kendimizi bazı zamanlarda küçük hissedebiliriz ama etrafımızdaki insanlara bakarsak onların büyük, çok büyük olabileceğini anlarız. “Minicik miyim?” de de küçük bir kızın gözünden, bizi heyecanlandıran ve dönüştüren dünyanın büyüklüğünü daha iyi anlıyoruz. Genç ya da yaşlı hepimizin her şeyi, en küçük olanları bile harika hale getirebileceği gerçeğine işaret eden hassas ve bir o kadar dokunaklı bir kitap bu.
Ailelerin, kendimize empoze ettiğimiz korkular, zihinsel sınırlamalar, değerler ve bizi iyi hissettiren şeyler veya diğer konuların yanı sıra daha iyi bir toplum inşa etmeye nasıl dahil olabileceğimiz hakkında konuşmalarına izin veren bir kitap.
BENİM MİNİCİK KIZIMA…
Geçtiğimiz günlerde Ajandakolik’te yeni çıkan kitabı “Ay’ı Aradığımız Gece” üzerine söyleşi yaptığım Sevde Tuba Okçu’nun İngilizceden Türkçeye kazandırdığı bu eşsiz kitabın bu kadar güçlü bir anlatıma sahip olması yalnızca kelimelerin gücünden ileri gelmiyor. Küçük okuru sarıp sarmalayacak sıcacık resimleriyle Viv Campbell, “Minicik Miyim?” için yarattığı küçük kız ve dünyasıyla çocuk edebiyatını takip etmekten zevk alan yetişkinlerin de kalbini eritmesini iyi biliyor. Hele de bir iki hafta içinde minicik bir kız dünyaya getirecek olan benimkini… Timaş Çocuk’un kişisel tarihimde şansıma tam da bu özel zamanlara denk getirerek bu hafta okurla buluşturduğu bu hikâye, o yüzden benim için çok daha anlamlı. Kendi minik kalbi büyük herkes için ama en çok da şimdi kızım için kocaman bir hikâye…
KİTABIN KATALANCA VİDEOSUNU SİZLİNLE PAYLAŞALIM: