Advertisement Advertisement

JAMES JOYCE’UN “EVREN”İNDE BİR ARA METİN: “FINN’İN OTELİ”


James Joyce’un “Ulysses” ile “Finneganın Vahı” arasında kaleme aldığı “Finn’in Oteli”, her ne olursa olsun “Joyce evreni” içinde bir kez daha kaybolmak için sebepsiz, sorgusuz sualsiz metinlerden oluşan, herhangi bir kategoriye sokmaya gerek olmayan farklı okumalara kapılarını sonuna kadar açmış bir kitap.


YAZI: Burak SOYER
soyerbrk@gmail.com


James Joyce
’un okunması en zor kitabı olmasına rağmen en çok rağbet gören romanı “Finneganın Vahı”nın Türkçeye çevrileceği haberleri çıktığında, edebiyat dünyamızda epey bir cayırtı kopmuştu. Zira “Finnenganın Vahı” aynı zamanda Joyce’un çevrilmesi mümkün olmayan kitapları arasında yer alıyordu. Kitap nihayetinde çevrildi. Okuyan okudu, anlayan anladı, anlamayan (haliyle) okuduğuyla kaldı ve kitap sessiz sedasız kütüphanede raflarındaki yerini aldı. Şimdi ise; başka bir “Joyce krizi”yle karşı karşıyayız. İrlandalı yazarın, 1923 yılında, Ulysses’i yazdıktan sonra kaleme aldığı, ancak ölümünden sonra yayımlanabilen çalışması “Finn’in Oteli”, Ketebe Yayınları’ndan Tugay Kaban çevirisiyle yayımlandı. On kısa anlatıdan oluşan kitap, kimine göre “Finneganın Vahı”nın bir ön taslağı, kimine göreyse “Finneganın Vahı”nın yazım sürecinde Joyce’un tuttuğu notlardan mürekkep metinlerin bir araya getiren bir kitap. Ancak ne olursa olsun, James Joyce dünyasında yepyeni bir okuma deneyimi araladığı kesin…

“Finn’in Oteli”, okurun niyetine ve çabasına göre birbiriyle bağlantılı, birbirine ulanabilecek on anlatıyı içinde barındıran, uçları sınırsızca açık, her yöne sapabilme mahareti olan, tuhaf bir zihnin içinden çıkmış bir kitap.

Burada bir es verip sözü kitabın çevirmeni Tugay Kaban’a bırakmakta fayda var. Zira bana göre kitaba “içeriden” baktığı için mevzuyu en net ifadelerle onun anlattığını söyleyebilirim. Şöyle diyor Kaban kitap için: “Finn’in Oteli”, James Joyce’un ara metinlerinden biri. “Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi’nden önceki metin “Kahraman Stephen. S.G.B.A.O.P’den sonra “Ulysses”, Ulysses ile “Finneganın Vahı” arasındaki boşluğu ise “Finn’s Hotel” doldurmakta. “Finn’in Oteli”, “Finneganın Vahı”nın taslağı gibi görülebilir. “Finn’in Oteli”ni bir odunu ikiye ayırmadan önce, baltayı oduna dokundurup sonra gerilme eylemine benzetebiliriz.”
Bu ifadeler “Finn’in Oteli” hakkında en azından bazı ipuçları yakalamamızı sağlayabiliyor. Gelelim kitaptaki metinlere…

Öncelikle “Finn’in Oteli”nin, İrlanda’nın tarihinde ve mitolojisinde yer alan noktalara değinmek için bir fabl olarak tasavvur edildiği söylentilerinin olduğunu belirtmekte fayda var. Her ne kadar metinler tam olarak bunu karşılamasa da kimi yerlerde böyle bir tasavvurla dirsek teması halinde olduğu söylenebilir. “Issy ve Ejderha” metniyle örnekleyelim: “Öyle merhametliydi ki bazen cehennemde öğle yemeğinden sonra asbest terlikleriyle serinletme odasında kendini yelpazeleyerek, şeytan sabrı oynayan lanetli yaşlı şeytana bile acırdı. Hayırseverliği öyle büyüktü ki bir gün, hava hapşıracak kadar soğukken parkta bir dilenci kızla karşılaştı ve üzerinde bozuk para olmadığı için bir böğürtlen çalısının arkasına geçip çiçek desenli jüponunu çıkarıp dilenci kıza yaklaştı. Dilenci kız (aslında bu kız, yoksulluğu bilerek sergilemiş olan Azize Dympna’ydı) jüponla birlikte anında gözden kayboldu.”

Joyce, bu örnekteki gibi bilinen veya bilinmeyen, belki de tamamen hayal ürünü olan mitsel öğelerle doldurduğu metinlerin yanında “Balıklara Merhamet” gibi sade bir dille yazılmış kısacık anlatılar da sunuyor. Yine alıntıyla devam edelim:

“Finn’in Oteli” her ne olursa olsun “Joyce evreni” içinde bir kez daha kaybolmak için sebepsiz, sorgusuz sualsiz metinlerden oluşan, herhangi bir kategoriye sokmaya gerek olmayan farklı okumalara kapılarını sonuna kadar açmış bir kitap.

Fuat Sevimay’dan James Joyce’a: “Ömrümü çürüttün baba, yine de cansın!”

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media