Fuat Sevimay, James Joyce’u İstanbul’da gezdiriyor
Bundan bir buçuk yıl önce Ajandakolik’te sohbet ettiğimiz Fuat Sevimay, söyleşimizde, “Ömrümü çürüttün baba, yine de cansın!” demişti, kitaplarını çevirdiği James Joyce için. Ancak Sevimay ömrünü çürütse de (!) Joyce’tan pek vazgeçecek gibi görünmüyor ve bu defa onu bir roman karakterine dönüştürerek kendi kitabına konuk ediyor, üstelik İstanbul’a…
“Aynalı”, “Kapalı Çarşı”, “Anarşık” romanlarının yazarı, James Joyce kitaplarının ve daha pek çok kitabın çevirmeni Fuat Sevimay’ın dördüncü romanı “Benden’iz James Joyce” 3 Temmuz’da raflarda yerini alıyor. Sevimay’ın adeta sayfalarca “döktürdüğü”bu 512 sayfalık kitap İthaki Yayınları’ndan çıkacak.
Roman, öykü ve çocuk kitaplarından tanıdığımız Fuat Sevimay’ın kaleminden gizemli, komik ve tanıdık bir roman “Benden’iz James Joyce”; kahraman kültünü yıkarak sıradan insanın tek bir gününü yücelten Ulysses ile edebiyatın zirvesine çıkan, dünya edebiyatının önemli yazarlarından James Joyce’u ve eserlerini daha iyi anlamak, hatta onunla arkadaş olmak için iyi bir imkân sunuyor okurlara.
1882 ve 1941 yılları arasında yaşamış İrlandalı yazar, şair, öğretmen ve edebiyat eleştirmeni James Joyce, 2013 yılının İstanbul’unda çevirmeni ile karşılaşıyor ve ortaya ‘yazarın çevirmene, çevirmenin okura, okurun kitaba dönüştüğü bir şey’ çıkıyor.
Arka kapaktan…
Memleketin kimine göre en güzel, kimine göre en karanlık zamanları olan Gezi Direnişi günlerinde James Joyce, Taksim’de ne yapıyor olabilir? Edebiyat tarihinin en önemli yazarlarından biri bugünlerde karşınıza çıksa ne hissedersiniz? On yıllar evvel hayatını kaybeden tanınmış bir yazar, çevirmeniyle karşılaşırsa sohbetin konusu yalnız edebiyat mı olur dersiniz? Yahu bunlar çapulcu mu sahiden? Yani böyle bir şey olabilir mi?
“Şu sana İstanbul’da anlattıklarımla ilgili makaleler yaz demiştim ya.
Aslında onları toparlayıp romana çevirsen. Yazarın çevirmene, çevirmenin okura, okurun kitaba dönüştüğü bir şey.
Ne dedi o? Yok canım. Beni kafakola alıyor. Hayır, hayır. Ciddi. Tüm bunları ben yapacağım. Yüzümdeki gülümseme orman yangını gibi yayılıyor.
“Harbi mi baba? Yapabilir miyim?
“Eti kemiğinden sıyırmak için bıçak gerek, senin bıçağın da dilin. Türkçe.
Doğuya baktım, şafak söküyor. İstanbul oralarda bir yerlerde. Bir an önce zamanıma, evime dönüp başlasam. Zor ama içinden çıkılmaz değil. Denemeli. Peyderpey hallederim.
Joyce hâlimin farkında. Bir şey söylemeli. Hissediyor.
“Merak etme. Ben sana yardımcı olurum.”