
EBRU ZEYNEP ALTAY: “BU KİTAP SADECE NE YENECEĞİNİ DEĞİL, NASIL YAŞANACAĞINI DA ANLATIYOR”
“Tabağınızdaki küçük değişimlerle hayatınızda büyük farklar yaratmaya hazır mısınız?” Sağlık Koçu Ebru Zeynep Altay, Destek Yayınları’ndan çıkan ilk kitabı “Tabağın Değişsin, Sen Değiş” ile sürdürülebilir iyi yaşam alışkanlıklarını hayatımıza kazandırmak için birikimlerini bizlerle paylaşıyor. Sağlıklı ve dengeli bir yaşam için okura ilham verecek olan bu kitap, “Şekersizsiniz” programlarıyla pek çok kişiye koçluk yaparak sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarını sağlayan Altay’dan bir rehber kitap niteliğinde! Otoimmün ve kronik hastalığı olanların olduğu kadar sağlıklı yaş almak isteyen herkes bu kitabı okumalı. Ebru Zeynep Altay ile “Tabağın Değişsin, Sen Değiş”ten yola çıkarak sağlıklı beslenme yolunda neler yapabileceğimiz üzerine konuştuk.
SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
Çok yakın zamanda ilk kitabınız “Longevity Tariflerle Tabağın Değişsin Sen Değiş” kitabınız çıktı… Neler hissediyorsunuz?
Bu kitabın raflarda yerini alması benim için hem duygusal hem de profesyonel anlamda çok özel. Yıllardır biriktirdiğim bilgiler, deneyimler ve gözlemler sonunda okuyucuyla buluştu. Tariflerin ötesine geçen; dönüşüm, farkındalık ve yaşam kalitesine odaklanan bir rehber olmasını istedim. Bu yüzden heyecanım çok büyük.
Siz “Bütünsel Beslenme Uzmanı ve Fonksiyonel Tıp Sağlık Koçu”sunuz. Bize biraz mesleğinizi anlatır mısınız?
Benim yaklaşımım, insanı yalnızca fizyolojik değil; duygusal ve zihinsel yönleriyle de değerlendiren bir sağlık modeline dayanıyor. Fonksiyonel tıpta hedef; belirtileri bastırmak değil, asıl nedenleri bulmak. Bütünsel beslenme de bu süreci destekleyen önemli bir araç. Danışanlarıma kişiselleştirilmiş, sürdürülebilir öneriler sunuyorum.
Kitabınızda bizi değişime yöneltecek ne gibi bilgiler yer alıyor?
Kitapta yalnızca tarifler değil, aynı zamanda alışkanlıkları dönüştürmeye yönelik küçük ama etkili adımlar var. Bilinçli farkındalık çalışmaları, pratik öneriler ve günlük hayatta kolaylıkla uygulanabilir sistemler sayesinde okuyucunun bedenine ve yaşamına daha bilinçli bir gözle bakması hedefleniyor.
21 gün şekersiz beslenebilmenin alt yapısını nasıl oluşturmalıyız?
Öncelikle bu sürece bir karar ve niyetle başlamak gerekiyor. Ardından çevresel düzenlemeler yani mutfağı bu sürece uygun hale getirmek ve gerekirse destek gruplarıyla ilerlemek oldukça etkili olur. Ayrıca duygusal açlıkla beslenme arasındaki farkı ayırt etmek de önemli. Kitapta bu konuda rehberlik eden içerikler mevcut.
Neden 21 gün? Neden 20 değil?
Bilimsel araştırmalar, yeni bir alışkanlığın yerleşmesi için ortalama 21 gün gerektiğini gösteriyor. Bu süre, hem fiziksel hem zihinsel olarak eski kalıpların yerini yenilerine bırakması için ideal. Vücut adaptasyon sürecine girerken, zihin de buna eşlik etmeye başlıyor.
21 gün vegan beslenme hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kısa süreli vegan beslenme, bedeni dinlendirmek ve sindirim sistemine mola vermek adına faydalı olabilir. Ancak bunun bilinçli bir geçişle ve yeterli besin öğeleri alınarak yapılması önemli. Kısa süreli deneyimler, uzun vadeli farkındalıklar yaratabilir.
Eşim vegan ama karbonhidrat ağırlıklı besleniyor ve kilo aldı. Ne önerirsiniz?
Vegan beslenmede yeterli protein ve sağlıklı yağ alımına dikkat etmek gerekir. Kinoa, mercimek, nohut, tofu gibi protein kaynakları tabağın dengelenmesini sağlar. Ayrıca glisemik indeksi düşük sebzelerle desteklenmiş öğünler, kan şekerini daha stabil tutar.
Peki siz veganlığa ve vejetaryenliğe nasıl bakıyorsunuz?
Doğru planlandığında bu beslenme biçimleri oldukça sağlıklı olabilir. Ancak herkesin metabolizması farklı çalışır. Bu nedenle kişinin ihtiyaçlarına göre düzenli kan testleri yapılmalı, gerekiyorsa takviyelerle desteklenmeli. Kısacası kişiselleştirme bu tarz beslenmelerde kilit rol oynar.
Glutensiz beslenme hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çölyak hastalığı veya gluten hassasiyeti olanlar için glutensiz beslenme elzemdir. Ancak sağlıklı bireyler için tamamen gluteni kesmek her zaman gerekli değildir. Bedenin sinyallerini dinleyerek karar vermek en doğrusudur.
“Sağlık detokslarla değil, süreklilikle gelir” diyorsunuz. Peki ya spor?
Hareketin gücüne inanıyorum ama bu, herkesten yoğun egzersiz yapmasını beklemek anlamına gelmez. Önemli olan, düzenli ve keyif alınan bir aktivite bulmak. Günde kısa yürüyüşler, yoga ya da dans bile bedeni ve zihni canlandırmak için yeterlidir.
Danışanlarınız en çok hangi şikayet veya isteklerle geliyor?
Genellikle yorgunluk, kilo verememe, sindirim problemleri ve şekere olan düşkünlükle başvuruyorlar. Ancak bunların çoğu, daha derindeki bir dengesizliğin belirtisi. Danışanlarımla birlikte bu kök nedenlere ulaşıp kalıcı çözümler geliştiriyoruz.
Kadınlar ve erkekler arasında beslenmeye bakış farkı var mı?
Kadınlar çoğu zaman beslenmeye daha duygusal ve içsel bir perspektifle yaklaşıyor. Erkeklerse daha çok sonuç odaklı, performansa yönelik beklentilerle geliyor. Her iki bakış da değerlidir; yeter ki değişime açık olsunlar.
Kitabınızda çocuklar için de tarifler var mı?
Evet, çocukların da severek tüketeceği, renkli ve eğlenceli tariflere yer verdim. Ailece hazırlanabilecek sağlıklı seçenekler sunmak istedim çünkü iyi beslenme alışkanlıkları çocuklukta başlar.
Herkes “Longevity Tariflerle Tabağın Değişsin Sen Değiş” kitabını okumalı çünkü…
…çünkü bu kitap sadece ne yeneceğini değil, nasıl yaşanacağını da anlatıyor. Kalıcı sağlığın sırlarını sade ve uygulanabilir bir dille sunuyor.
Bu kitabın devamı olacak mı? Planlarınız neler?
Evet, ikinci kitap için hazırlıklar başladı. Daha fazla bilimsel içerik, bağışıklık ve hormon sağlığına dair bilgiler eklemeyi planlıyorum. Ayrıca dijital içerikler ve atölyelerle okuyucu etkileşimini artırmak istiyorum.