Advertisement Advertisement

ALPER TUZCU: “RAÍZ’DEKİ ŞARKILARLA İNSANLARIN ENDİŞELERİNİ HAFİFLETMEK İSTEDİM”

Meltemi Latin Amerika’dan esen, umuda davet eden şarkılar… Ve bu şarkıların sahibi müzisyen, besteci ve müzik yapımcısı Alper Tuzcu, bugün Ajandakolik’te konuğumuz. Söyleşiyi okurken belki onun en yeni EP’si Raíz’deki şarkıların size eşlik etmesini ister ve hiç değilse düşlerinizde uzaklara gidersiniz. 

BİR YANDAN ÇALSIN DERSENİZ BURAYI TIKLAYIN… 

SÖYLEŞİ: IŞIL GEREK
isil.grk@gmail.com

Alper Tuzcu, 2020 yılında yayınladığı Migrante ve Imagina isimli EP’lerinin ardından, üç aşamalı projesinin kapanışını Raíz ile yapıyor. İspanyolca ve Portekizcede “kök” anlamına gelen Raíz’deki tüm şarkılar Latin Amerika ritimleri etrafında şekilleniyor. Farklı kültürleri ve müzik türlerini keşfetmeyi seven Tuzcu, bu projede Grammy ödüllü Snarky Puppy grubundan tanıdığımız Arjantinli perküsyonist Marcelo Woloski ile birlikte çalıştı. Vokallerde ise Tuzcu’ya Brezilyalı Helena Beltrão ve Amerikalı Nicoh Kwan eşlik etti. Dünya zor ve yıpratıcı bir süreçten geçerken üretkenliğini sürdüren, müziğin sağaltıcı gücüne inanan, şarkılarıyla dinleyicilerine umut, dinginlik ve mutluluk veren Alper Tuzcu ile Raíz’i ve pandemi günlerini nasıl geçirdiğini konuştuk.

Geçtiğimiz yıl yayınladığın Migrante ve Imagina EP’lerinin ardından 3 aşamalı projenin son bölümü Raíz de nihayet dinleyici ile buluştu. Bu EP’lerin her biri farklı stil ve temalardaydı. Migrante, Portekizcede “göçmen” anlamına geliyor. O EP’de Márquez ve Neruda’ya selam vermiştin. Imagina ile de dinleyicileri hayal kurmaya davet etmiştin. Raíz ise dünya çok zorlu bir süreçten geçerken ortaya çıktı. Bu üçlemeyi hangi duygularla tamamladın ve sana bu kez neler esin verdi?

Raíz bu albümün son parçası olarak hem bir kapanışı temsil ediyor hem de umut ve mutluluk hissi var.  Ayrıca bu EP, Latin Amerika ritimlerinden ilham alarak yazdığım şarkılardan oluşuyor. Bu üç EP’nin ortak özelliği Latin Amerika ritimleri ve edebiyatından esinlenilmiş olması. Migrante, Pablo Neruda şiirinin de bulunduğu üç parçadan oluşuyor. Imagina, Gabriel García Marquez’in kitaplarından etkilenmişti.

Raíz’i biraz detaylandıralım isterim. İspanyolca ve Portekizcede “kök” anlamına geliyor. Senin farklı kültürlerden etkilenen ve keşfetmeyi seven bir müzisyen olduğunu da biliyoruz. Peki, bu EP’de yer alan şarkılar hangi ortak paydada buluşuyor?

Şarkıları farklı ritimlerden ilham alarak yazmış olsam bile, hepsi Latin Amerika ritimleri. Bu açıdan, bu coğrafyanın ortak bir kültürü ve ruhu olduğuna inanıyorum. Ben kendim araştırıp okuyarak ilgimi çeken her kültürel parçayı anlamaya çalışıyorum. Özellikle İspanyolca söz yazmaya bu projede ciddi şekilde ağırlık verdim, bu da bana yeni bir ifade şekli ve yeni araçlar verdi. Tüm bu sürecin sonunda ortaya çıkan şarkılar da, farklı stillerde olmasına rağmen bu kökten ortaya çıkıyor.

Bu projede Grammy ödüllü Snarky Puppy grubundan tanıdığımız Arjantinli perküsyonist Marcelo Woloski ile çalıştın. Yine Grammy ödüllü besteci ve şarkıcı Natalia Lafourcade de seni şarkı yazımı konusunda çok desteklemiş. Biraz onlarla olan işbirliğinden ve albüme katkı sunan diğer müzisyen ve vokallerden de bahseder misin?

Natalia Lafourcade ile 2019 Kasım ayında tanışıp şarkı yazımı üzerinde konuşma şansım oldu. Bana İspanyolca şarkı yazımı ile ilgili bazı tavsiyeler verdi, özellikle onun destek vermesi ile daha ciddi şekilde İspanyolca yazmaya başladım. Benim en büyük müzikal kahramanlarımdan biri olarak onunla tanışıp ortak ilgilerimizi ve ilham noktalarımızı keşfetmek harika bir deneyimdi. Sonrasında bu şarkıları yazmaya başladım.

Marcelo Woloski ile ise çalışmak çok güzel bir deneyimdi çünkü kendisi de Snarky Puppy ve Banda Magda gibi iki çok sevdiğim grupta çalan bir müzisyen. Marcelo, Arjantinli ve bombo legüero isimli bir Arjantin enstrümanı da çalıyor. Bu enstrümanı daha önce bir Snarky Puppy şarkısında, bir de Esperanza Spalding bestesinde duymuştum. EP’deki ‘Milagro’ isimli şarkı da chacarera isimli bir Arjantin ritmine dayanıyor ve bombo legüero enstrümanı chacarera ritminin olmazsa olmaz enstrümanlarınan biri. Bu açıdan Marcelo ile çalışmanın iyi bir fikir olabileceğini düşündüm. Şarkıyı ona dinlettikten sonra “Ben varım” dedi ve sonra kaydettik.


Bu EP’de 2019 yılında yayınladığın single’da yer alan Felicidade şarkının remastered versiyonu da bulunuyor. Bu şarkıyı özellikle anlat isterim. Çünkü o kadar çok sevildi ki Spotify
da 500.000 streami aştı…

Felicidade 2018 yılında yazdığım bir Bossa Nova bestesi. Açıkçası hızlı yaptığım bir şarkıydı ve Helena Beltrão ile kaydettiğimiz ikinci parçaydı. O zamanlar yaptığımızda güzel bir şarkı olduğunu düşünmüştüm ama bu kadar ilgi göreceği aklımın ucundan geçmezdi. Tabii ki özellikle Brezilya’da ve İspanya’da bu kadar ilgi görmesi beni mutlu etti.

Pandemi senin üretim sürecini nasıl etkiledi? Zorlandığın zamanlar oldu mu? Kendini nasıl motive ettin?

Geçen bahar aylarında insanların evlerinin duvarlarının ötesindeki hayatı hayal etmelerine yardımcı olması için Imagina’yı yaptım. Sonra yaz geldi, daha sonra sonbahar ve tekrar içeri girdik.

Bugünlerde olumsuz olmak kolay. Sonuçta sosyal medyada, haberlerde, arkadaşlar arasında vb. olumsuz konuşmalar var. Harvard Business Review tarafından Ekim 2020’de yayınlanan bir araştırmada olumsuzluklar karşısında boğulmaktan kaçınmak için birkaç öneride bulunuluyor. Olumsuzluktan kaçınmak için “tükettiğimiz medyaya, dinlediğiniz müziğe ve birlikte vakit geçirmeyi seçtiğimiz insanlara” dikkat etmemiz öneriliyor.

“Dinlediğiniz müzik” – bu kısım beni etkiledi. Raíz için amacım hem istediğim gibi bir müzik yapmak hem de insanlara neşe ve pozitiflik getirerek morallerini yükseltmek, onlara mutluluk vermek ve endişelerini hafifletmekti.

Tabii ki bunu söylemesi yapmaktan kolay. Tüm bunların ortasında mutlu ve iyimser şarkılar yazmak gerçekten zordu. Bunun için elimden geleni yaptım ve müzisyen meslektaşlarım ve arkadaşlarım da bana yardım etti.

Karantina sürecinde keşfettiğin şeyler oldu mu? Müzik dışında neler yaptın? Günlerin nasıl geçiyor? Orada durumlar nasıl?

Okumaya ve izlemeye fırsatımın olmadığı birçok kitap ve film vardı, onlara ilgi gösterme şansım oldu. Ayrıca içeride ve tek başıma spor yapmaya alıştım, bu da ilginç bir gelişmeydi. Burada da dünyanın her yeri gibi durum benzer – imkânı olan herkes içeride, ama sanırım aşılamada ilerlemeler var, dolayısı ile umutluyum.

Peki, bu süreçte en çok özlediğin ne oldu?

Kesinlikle konser yapmak. Şarkıları canlı şekilde insanlar ile paylaşmak inanılmaz bir deneyim. Üç kişi veya üç bin kişi olmasında hiçbir fark yok – önemli olan o insani bağlantı ve şarkıları paylaşma deneyimi. Geçtiğimiz dönemde çıkan 10 şarkıyı konserlerde paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Senin edebiyata ayrı bir düşkünlüğün olduğunu biliyorum. Başucu kitapların arasında neler var?

Bu konuya müzik gibi yaklaşıyorum, genellikle tarzı ilgimi çeken bir yazarın tüm kitaplarını alıp yıllar içinde sanatsal gelişimlerini ve serüvenlerini takip etmek hoşuma gidiyor. Şu ana kadar sevdiğim yazar/şairlerden arasında sayabileceklerimden bazıları John Steinbeck, Ernest Hemingway, José Saramago, Adolfo Bioy Casares, Octavio Paz, Jorge Luis Borges, Federico Garcia Lorca ve Gabriel García Marquez.

Son olarak dünya belirsiz bir dönemden geçiyor, plan yapmak hayli zor. Yine de umut hep var. Sen nasıl bir süreç öngörüyorsun?

Her krize giriş zaman aldığı gibi çıkışın da zaman aldığını düşünüyorum. Dolayısı ile yeni döneme geçiş de zaman alacaktır. Sektör bir şekilde kendi yolunu bulur ama sanatçılar ne yapacaklar diye düşünürsek, umarım dünyanın yaratıcı düşünceye, hayal gücüne ve de hem de çok kültürlülüğe ne kadar ihtiyacı olduğunun farkında olmaya devam ederler.

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media