AHMET ÜMİT 6. BANDIRMA KİTAP GÜNLERİ’NDE: “SAHTE PASAPORTLA MOSKOVA’YA “ELEKTRİKÇİ NEJAT” OLARAK GİTMİŞ!
Bugün üçüncü günü devam eden 6. Bandırma Kitap Günleri’nin ilk konuğu Ahmet Ümit’ti. Bandırma’da halkla bir araya gelen Ümit, sekiz yıl sonra yeniden Bandırma’da olmaktan mutlu olduğunu belirterek, hem son romanı hakkında detaylar verdi hem de Nâzım Hikmet’le ilgili anılarını anlattı.
Başkomser Nevzat’ın beşinci ve son romanını yazdığını söyleyen Ümit, okurun en çok merak ettiği “Başkomser Nevzat’ın karısıyla kızının katilleri kim?” sorusunun sonunda cevabını bulacağını belirtti. Aynı zamanda bu romanda günümüz Türkiye’sinin de bir portresini çıkardığını söyledi.
Bu seneki Bandırma Kitap Günleri’nin “Nâzım Hikmet” temasıyla düzenlendiğini hatırlatan Ümit, Nâzım Hikmet öldüğünde iki yaşında olduğunu, onunla tanışmasının kitaplarıyla gerçekleştiğini belirtti.
Ahmet Ümit: “Ben Nâzım’ı Vera’dan dinledim”
Nâzım Hikmet’in kendisini ilk olarak politik ve sonrasında aşk şairi olarak etkilediğini ifade eden Ümit, politik mücadele günlerinde sahte pasaportla Moskova’ya “elektrikçi Nejat” olarak gittiğini itiraf ederek polisiye yazmasının köklerini de o günlere bağladı.
Orada Nâzım’ın eşi Vera’yla tanıştığını ve kendisinden Nâzım hakkında çok şey öğrendiğini söyledi. Bugüne kadar bilinmeyen anekdotları 6. Bandırma Kitap Günleri’nde gün yüzüne çıkaran Ümit, Vera’nın Nâzım’a karşı olan duygularını şöyle aktardı:
“Başlarda ben Nâzım’a aşık değildim, öldükten sonra ona âşık oldum. Nâzım öldükten sonra evde dolapları açıyorum, kenarda köşede birtakım hediyeler buluyorum. Öleceğini biliyordu, her doğum günüm için hediyeler bırakmıştı. Öldükten sonra anladım ki hayatımda gerçekten âşık olduğum tek insan Nâzımmış.”
“Politik metinler yazmak bir sanatçı için çok tehlikelidir”
Nâzım’ın niçin ölümsüz olduğunu da açıklayan Ümit, şöyle devam etti: “Politik metinler yazmak, bir sanatçı için çok tehlikelidir. Çünkü o politik dönem bitince siz de bitersiniz. İşinizi o politik dönemi övmeye adadıysanız, eğer şiiriniz ve sanatınız sadece bunun üzerinde yükseliyorsa, o politik dönem bittiğinde sizin sanatınız da ölür. Bitersiniz. Ama Nâzım bir başkaydı.”
“Dünyanın neresine gidersem gideyim ya da yurt dışından kiminle karşılaşırsam karşılaşayım Yunanistan’dan Arjantin’e insanlar Nâzım’ı çok büyük bir şair olarak görüyor. Onu hem iyi bir sanatçı hem de iyi bir insan olarak övüyor. Bir Yunanlı, ‘o Türk olduğu kadar Yunan, Yunan olduğu kadar Bulgar, Bulgar olduğu kadar Arap ve İspanyol’dur; dünyanın her yerine yayılmış bir adamdır,’ diyerek ondaki evrenselliği övüyor.”
Sanatı ölümsüz kılan şeyin de işte bu şekilde zamana karşı direnmek olduğunu belirten Ümit, “Devir değişse bile eserleriniz halen okunuyorsa o kıymetli bir sanat eseri olarak anılır. Homeros’un 2.500 yıl önce yazdığı İlyada’sını biz halen okuyoruz. 3.000 ila 3.500 yıl önce yazılan Gılgamış Destanı’nı, daha yakın dönemden Shakespeare’i ve Dostoyevski’yi hâlâ okuyoruz,” dedi.
“Özgürlüğü, eşitliği, kardeşliği ve adaleti o kadar iyi işledi ki halen yaşamaya devam ediyor”
Nâzım 1963’te vefat etse de bugün halen yaşadığını dile getiren Ümit, “6. Bandırma Kitap Günleri’nin ekseni, yıldızı, ışığı” olarak nitelendirdiği Nâzım için şunları söyledi: “İdealleri bugün tartışılsa da politik görüşlerini öyle evrensel bir zemine oturttu ve özgürlüğü, eşitliği, kardeşliği ve adaleti o kadar iyi işledi ki halen yaşamaya devam ediyor. Hâlâ burada hâlâ aramızda. Bunu başarabilmek gerçekten çok zor.”
Nâzım’ın esaret günlerine de değinen Ümit, onun 61 yıllık hayatının 16-17 yılını hapiste geçirmiş olmasına rağmen bunu başardığını ve en güzel eserlerini de hapishanede yazdığını söyleyerek günümüz Türkiye’siyle ilgili kaygılarına karşın umudu Nâzım’da bulduğunu şu sözlerle ifade etti:
“Nâzım Hikmet, 1940’larda Hitler öncülüğünde faşizm dünyada ilerlediği sırada hapishanede esirken dünyanın en umutlu ve en güzel şiirlerini yazdı. Zaman içinde tüm baskıcı rejimler teker teker yıkılıp gitti, hiç şüphesiz ki Türkiye’de de totaliter yapılar yıkılacak. Nâzım’ın dediği gibi ‘özgürlük, bir isyan bayrağı gibi bütün meydanlarımızda kıpkızıl dalgalanacak.’ Hiç şüphesiz sen ben ayrımı, benim partim senin partin anlayışı kalkacak. Yeniden bir halk olacağız. Bu ülkeyi bölerek fakirleştirdiler. Bölerek ahlakımızı çökerttiler. Bölerek umudumuzu ve neşemizi aldılar elimizden. Ama tıpkı Nâzım’ın 1942 yılında dünyada faşizmin yükseldiği en umutsuz anlarında yazdığı şiirler gibi biz de umutlu olacağız. Demokrasinin olduğu bir cumhuriyeti temin edeceğiz. Bu anlamda Nâzım da bize ışık oluyor, yol gösteriyor.”
Bandırma Kitap Günleri, Nâzım Hikmet temasıyla 29 Eylül’e kadar Bandırma Cumhuriyet Meydanı’nda devam edecek.