Advertisement Advertisement

YA KADINLARIN ERKEKLERDEN NEFRET ETMEK İÇİN İYİ NEDENLERİ VARSA…


Tüm dünyada yankı uyandıran “I Hate Men” Türkçe adıyla “Erkeklerden Nefret Ediyorum” 96 sayfalık bir “kitapçık” olarak Fransa’nın büyük bir kısmının yaz tatilinin tadını çıkardığı 19 Ağustos’ta sadece 400 kopya olarak yayınlandı. Ülkenin toplumsal cinsiyetten sorumlu bakanlığına danışmanlık yapan Ralph Zurmély, kitapçığı “Cinsiyet temelinde nefrete kışkırtma” nedeniyle yasaklama girişimlerinde bulundu ancak bu çaba geri tepti. “I Hate Men”, Fransa’da 24 Kasım’da kitap olarak yayınlandı, hemen sonrasında 26 Kasım’da da İngilizce olarak farklı bir kapak tasarımıyla okurla buluştu. Özellikle isminin yarattığı etkiyle satış rekorları kıran kitap, yakında da Türkçe çevirisiyle okuruna ulaşacak. Peki, şimdiden 16 dile çevrilen bu kitapta neler yazıyor?

 

YAZI: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com 

“I Hate Men”, Amerikalı besteci ve söz yazarı Cole Porter’ın o çok ünlü “Kiss Me Kate” müzikalinde Catherine’in söylediği şarkı olmaktan çoktan çıktı…”I Hate Men” yani “Erkeklerden Nefret Ediyorum”,  Amazon.com’un, Yasaklı bir kitaptan daha fazlası… Feminizm, cinsiyetçilik ve her kadın için ataerkillik üzerine okunması gereken kitap” başlığıyla satışa sunduğu, kışkırtıcı olmasının yanı sıra bu topraklarda da geçerliliği olan bir duygunun, bir düşüncenin sesli kitabı olarak karşımızda. Henüz Türk okurun kavuşabildiği bir kitap olmasa da hakkında çoktan bilgi sahibi olduk. Kitabın yazarı Pauline Harmange‘nin nefret söylemi yarattığı düşüncesiyle özellikle Fransa hükümeti tarafından lince uğraması, bu memlekette sesini çıkarmaya çalışan her insana pek şaşırtıcı gelmeyecektir, muhtemelen. 

Kitabın alt metni tam olarak şöyle: “Kadınlar, özellikle de feministler ve lezbiyenler uzun süredir erkeklerden nefret etmekle suçlanıyor. İçgüdümüz, ne pahasına olursa olsun bunu inkar etmekte. (Sonuçta, kadınlar daha azını kabul ettikleri için kazıkta yakıldılar.) Peki ya erkeklere güvenmemek, erkeklerden hoşlanmamak – ve evet, belki erkeklerden nefret etmek – aslında cinsiyetçiliğe karşı yararlı bir cevapsa? Ya böyle bir tepki baskıdan bir çıkış yolu, bir direniş aracı sunarsa?
Pauline Harmange, gerekli ve ciddi olduğu kadar yaramaz ve kışkırtıcı olan kitabında feminizme yönelik modern tavırları sorguluyor ve kadınların birbirlerine ve kendilerine karşı daha büyük bir sevgi bulmaları için çığlık atıyor.”

Kitap, özellikle suistimali savunmanın özgürleştirici olduğunu, kardeşlik, kız kardeşlik için alan yaratabileceğinin altını çiziyor ve aslında tam olarak şu hayati soruları sormayı kendine misyon ediniyor: “Ya kadınların erkeklerden nefret etmek için iyi nedenleri varsa? Ya erkeklere yönelik öfke, kendini ifade etmesine izin verildiğinde, aslında neşeli ve özgürleştirici bir yolsa?”

Harmange, bundan birkaç ay önce Guardian gazetesinin kendisiyle yaptığı söyleşide “Erkekleri sevmeme hakkımız olmalı” diyordu. Ve aynı şöyleşide şunları da söylüyordu: “Onlara güvenmiyorum. Bu, kişisel bir deneyimden çok, tecavüz ve cinsel saldırı mağdurlarına birkaç yıl boyunca yardım eden feminist bir organizasyonda aktivist olmaktan ileri geliyor. Saldırganların çoğunun erkek olduğunu söyleyebilirim” ve ekliyor “Heteroseksüel isek erkekleri sevmeye teşvik ediliriz, ancak onları sevmeme hakkına kesinlikle sahip olmalıyız. Bunun şiddetli bir duygu gibi göründüğünün farkındayım, ancak onları bir bütün olarak sevmememiz ve bazı erkekler için istisnalar yapmamıza kesinlikle izin verilmesi gerektiğini düşünüyorum” diyor.


GELENEKSEL NORMLARDAN UZAK BÜYÜYEN BİR AKTİVİST

Harmange, çocukluğundan bu yana cinsiyet normlarına meydan okuyan biri. Ebeveynlerinin “ataerkil bir toplumda heteroseksüel çiftlere bağlı her kurala, her klişeye uymadıklarını” erken yaşında fark ediyor. Onu büyüdüğü evde ekonomik anlamda en çok kazananın annesi olması ve erkek kardeşleri doğduğunda babasının iki yıl ebeveyn izni alması, gözlemlediği yaşamlardan “farklı” ama “normal” olanı. Geleneksel normların dışında olması onun bir aktivist olarak yetişmesine zemin hazırlıyor. 


Henüz 25 yaşında olan Harmange, 2018 yılında iletişim diplomasıyla mezun oluyor. Bir süre serbest metin yazarı olarak çalışıyor ve  kitaplar, diziler, filmler ve kendi hayatı hakkında yazdığı bir blog açıyor.. “I Hate Men”, bir kadın ve bir feminist olarak var olmanın yorgunluğunu anlattığı bir 2019 blog gönderisinden doğmuş.. Monstrograph isimli kçük bir yayınevinin editörleri onunla iletişime geçiyor ve yazdıklarını bir kitaba dönüştürmek isteyip istemediğini soruyor.

BU KADAR YANKI UYANDIRACAĞINI DÜŞÜNMEDİ

Harmange, The Independent’ın kültür sanat yazarı Clémence Michallon’a verdiği röportajda erkeklerin kötülükleri hakkında yazdığı kitabın bu kadar büyük bir sıçrama yapacağını düşünmediğini söylüyor. Küçük, bağımsız bir Fransız yayınevi ile çalışmaya başlayan ve bunun “sakin” bir başlangıç ​​için mükemmel bir yol olduğunu düşünen genç yazar, mütevazı bir platform seçerek feminizm hakkında sesini çıkarmanın mantıklı olduğuna karar vermiş. Hayalini geçrekleştirmek için adım atan ve her şeyin huzurlu gideceğine inanan Harmange için sonra işler değişmiş ve yazdıklarına tepkiler gelmeye başlamış. Ve tam da bu sırada Fransa hükümeti devreye girmiş! Bağımsız bir araştırma web sitesi olan Mediapart 31 Ağustos 2020’de, ülkenin cinsiyet eşitliği bakanlığının danışmanlarından Ralph Zurmély’nin kitabı geri çekmesi için yayınevine e-posta gönderdiğini bildiriyor. Kitapçığın üzerine yer alan “Moi les hommes, je les déteste” “Erkeklerden Nefret Ediyorum”, cinsiyete dayalı nefreti kışkırttığı iddialarıyla Fransa’da suç olarak görülüyor. (İddialar, kitabın içeriğinden çok başlığına ve yayıncının web sitesindeki özetine dayanıyordu.)


FRANSA’NIN DIŞINA TAŞTI, ŞİMDİ HERKES ONU OKUYOR 

Ancak Harmange ile çalışan yayınevi Monstrograph, kitabın şimdiden 400 kopyasını basmıştı. Zurmély’nin, yazılanların sesini sansürleme girişimi ise tam tersi bir etki yaratıyor. Erkekleri sevmemenin adeta feminist bir incelemesi olan kitapçık,  dijital raflarda okunma rekorları kırıyor. Birkaç gün içinde ise “I Hate Men’in orijinal baskısı tükeniyor. Monstrograph, bu kitapçığın sesini daha çok duyurma görevini daha büyük bir yayınevine, prestijli Éditions du Seuil’e devrediyor. Ve böylelikle Fransa dışındaki yayıncıların da ilgisini çeken kitap, 16 dilde yayınlanan ve satış rekorları kıran “yasaklı” görünümlü bir kitaba dönüşüyor.

Harmange’ın hayatını değiştiren İngilizce versiyonu toplam 78 sayfa olan “I Hate Men”, erkek egemenliği hakkında daha geniş gözlemler yapmak için kendi deneyimlerinden yola çıkan bir tez. Her bölüm, kız kardeşlik, kadın düşmanlığı ve düz ilişkilerin tuzakları gibi belirli bir temaya odaklanıyor. Harmange, makalenin ana teması olan suçsuzluğu, “çoğu kadının, kabul etmeye cesaret edemeseler bile, genel olarak erkeklerin otomatik olarak güvenebileceğiniz insanlar olmadığını düşünmekten oluşan bir duygu” olarak tanımlamakta.

Şimdilerde 2022 için planlanan kürtaj hakkında kurgusal olmayan başka bir kitapla uğraşan Pauline, yine aynı söyleşide “Çok heyecan verici, çok ilginç ve tam olarak hayalini kurduğum pek çok işim var. Yani artık bu benim hayatım” diyor.

Çok genç yaşta bu kadar cesurca sesini yükselten ve engelleri aşan bir kitabın en kısa sürede Türkiye’de de okurla, kadınlarla buluşması, bu yazının sonuna konulacak bir nokta, değil de ne! Hangi yayınevinden çıkacağı konusunda henüz bir bilgi olmadığı gibi her kadının bu kitabı okuyup okumayacağı da meçhul. Ama gerçek olan bir şey var ki kadınların sesleri giderek çoğalıyor, çağlıyor ve dünyayı çepeçevre sarıyor, kuşatıyor.  Asıl nokta da işte tam olarak bu!

***

Bu video da bu yazının size hediyesi olsun… 

 

 

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media