Advertisement Advertisement

Sizin hiç “Cotturuk Defterleri”niz oldu mu?


Size ‘çokturuk’ ‘fıttırık’ bir hikâyeden bahsedeceğim; adı da hiç ‘iğğtirik’ değil, ben çok sevdim: Cotturuk Defterleri! Pınar Öğünç, ilk defa çocuklar için yazarken ‘Hıttırık Soruların Hıttırık Cevapları’nı vermeyi de unutmuyor.
Sizin de bazen canınız sıkılıyorsa hayâl gücünüzü biraz çalıştırmak hiç fena fikir değil. Açıyoruz defterleri, çalıştırın hayâlleri, yolculuk başlıyor.

Nilüfer Türkoğlu

Maya’nın canı bir gün bir sıkıldı, püffff, ne sıkılmak! Gitti annesine sordu; “Oyun oynamak istemiyorum ama oyun oynamazsam da mutlu olmayacağım… Odamda durmak da istemiyorum ama dışarı çıkmak da istemiyorum. Ben ne yapacağım şimdi? Bunlardan birinin iyi gelmesi gerekmiyor mu?”

Nereden bilsin bunun bir can sıkıntısı olduğunu. Annesi ona durumu izah ederken Maya’ya tuhaf geldi ‘can sıkıntısı’. Hiç can da portakal gibi sıkılır mıydı hiç? Kendini bir portakal sıkacağında uzanmış hayâl etti. Ne hayâldi ama! Anlamamıştı durumu, gitti kendinden üç yaş büyük arkadaşı Sona’ya sordu.”Benim canım sıkılıyormuş. Sen bilirsin, ne yapmalıyım?”

İyi ki de Sona’ya sormuştu. Annesinden çok daha yaratıcı cevaplarla gelmişti çünkü arkadaşı ona. Ve hayâller kapısı sonuna kadar açılıp Maya’yı karşıladı. İşte Cotturuk Defterleri’nin sayfaları da böyle aralandı; Sona’nın, Maya’nın ve okuldan arkadaşı Robin’in hayâlleriyle, türlü oyunlarla dolup taştı.

Şimdi yazının başına geri dönüp size Maya’nın sözlüğünden çıkan bu kelimelerin ne anlama geldiğini anlayacağınız şekilde yazayım ve öyle devam edeyim. Çünkü belki siz büyükler, anlamakta biraz güçlük çekersiniz. Ama çocukların anlayacağına yemin edebilirim!

“Size çok ilginç bir hikâyeden bahsedeceğim; adı da hiç iğrenç değil, ben çok sevdim: Can Sıkıntısı Defterleri! Pınar Öğünç, ilk defa çocuklar için yazarken ‘Tuhaf Soruların Tuhaf Cevapları’nı vermeyi de unutmuyor. Sizin de bazen canınız sıkılıyorsa hayâl gücünüzü biraz çalıştırmak hiç fena fikir değil. Açıyoruz defterleri, çalıştırın hayâlleri, yolculuk başlıyor.”

Nerede kalmıştık! Tamam buldum! Kahramanlarımız, can sıkıntısından kurtulmak için Cotturuk Defteri ve bir de “Dünyadaki bütün bebekler bebekçe biliyor mu?” ya da  “Hayvanlar telefonda konuşabilir mi?” gibi hıttırık soruların hıttırık cevaplarını bulabilmek için (hıttırık ne demekti, buraya kadar öğrenmiş olmanız gerekiyor.) başka bir defter daha ‘icat ettiler’. Evet, evet tam bir icattı onlarınki, çünkü başka kimsede yoktu bu defterler, ya da ben hiç duymadım!

Maya’nın okuldan arkadaşı Robin’in de aralarına katılmalarıyla kendi hayâl dünyaları içinde keşfe çıkmaya başladılar. Kendi filmlerini çektiler mesela, ‘kafadan filmler’ yaptılar. Sonra kendi hikâyelerini yazdılar ki 40 yıl düşünseniz bence sizin aklınıza gelmez. Maydanozdan, süzgeçten, sivrisinekten, toz bezi olmuş bir tişörtten hikâye mi olurmuş demeyin, Maya’nın, Sona’nın, Robin’in defterlerinde bal gibi de oluyor, hem de ne fıttırık ne hıttırık oluyor! Okumalısınız…

Pınar Öğünç’ten hikâye içinde hikâye, tatlı tatlı hayâller dünyası, ‘Cotturuk Defterler’de. Can Çocuk etiketiyle raflarda yerini alan kitabı, Mısra Karahan’ın eğlenceli çizimleri süslüyor.

Ben kitabın kare olmasını ayrıca çok sevdim. Baskı ve cilt kalitesi de  bir o kadar güzel… “Öğünç’ün “Bizi büyüten defterlere, kitaplara…” diye seslendiği kitaba yaraşır cinsten.

‘Cotturuk Defterleri’, benim gibi çocukken kendi kitabını yazan büyüklerin de hoşuna gidecek, buna eminim. Çünkü hepimiz çokturuk fıttırıktık ve ah ne hıttırık sorular sorardık…

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media