AjandaKolik Reklam

 

 

SELÇUK TEPELİ: “BİZİ BIKTIRAN BÜTÜN YAPILARI AŞACAK BİR YOL BULURSAM SİYASETE GİRERİM”

5. Bandırma Kitap Günleri, kapanış gününde çok değerli bir konuğu ağırladı. Sekiz gün süren etkinlikte en çok ilgi çeken isimlerinden birisi, FOX TV Ana Haber Sunucusu Selçuk Tepeli oldu. “İki Seçim Arasında Siyaset ve Medya” isimli bir söyleşi gerçekleştiren Selçuk Tepeli’yi dinlemek üzere yüzlerce Bandırmalı, Cumhuriyet Meydanı’na akın etti.

Yoğun alkış eşliğinde sahneye çıkan Tepeli, her türlü soruyu kabul edeceğini ve bunun bir monolog değil, karşılıklı soru cevap şeklinde ilerlemesini istediğini ifade etti. Özgürlükten umuda birçok konuya değinen deneyimli haberci, ana haberin sonuna konan 1 dakikanın perde arkasını da anlattı. Herkesin merak ettiği “Siyasete girecek misiniz?” sorusunu da cevapladı.

Haberciliğe nasıl bakıyor?

22 yıldır medyanın içinde yer aldığını, üç farklı gazetecilik geleneği içinde çalıştığını ve Newsweek ile Washington Post gibi uluslararası mecralarla da çalıştığını dile getiren Tepeli, haberciliğini şu sözlerle özetledi:

“Benim haberlerim çok siyasidir. Haberlerden siyasi bir sonuç çıkarmaya çalışırım. Ana haberde 45 dakikam var ve o sınırlı süre içinde siyaset konuşmak zorunda hissediyorum. Çünkü karar vericiler bizim hayatımızı etkiliyor. Hayatımız üzerindeki kararlar değişsin diye oy verdiğimiz alternatifler de ne karar vereceklerini bilmiyorlar.”

Bu noktada hayatın da daima iki seçim arasında yaşandığını dile getiren usta sunucu, iki seçim arasında siyaset ve medyanın, hayattaki bütün saçmalıkların ve rezilliklerin bir özeti olduğunu söyledi.

Tepeli, “Gerçekten istediklerimizi seçebiliyor muyuz? Seçimler, onlara atfedilen fonksiyonu yerine getirebiliyor mu? Ve bütün bu süreçte haber medyası yapması gerekeni yapıyor mu?” sorularını ortaya atarak seçim ve medyaya eleştirel bir bakış getirdi.

Haber medyasının yapması gereken üç şeyi ise sorular üzerinden şöyle sıraladı: “Anlattığınız şey, seçim kabininde insanların işine yarar mı? Anlattığınız şeyi anlatmanın en iyi yolu bu mu? Anlattığınız şey, akıp giden zaman içinde başka birtakım olaylarla birlikte bir bağlantı kurularak daha geniş bir zemine oturabilir mi?”


Son madde üzerinden haber medyasının düştüğü en büyük hatalardan birisini de şu örnekle anlattı: “Bir yerde kaza olmuştur. Birkaç kişi hayatını kaybetmiştir. Bu acı bir şeydir. Kazanın sebebi, diyelim ki yolun kaygan olmasıdır ve bu bir haber olarak verilir geçilir. Ben ise şöyle bakarım ve haber medyasının öyle bakması gerektiğini düşünürüm: O gün, birlikte yaşayan, kolektif bir hayatı paylaşan insanları ilgilendirecek kaç trafik kazası olmuştur? Bu trafik kazalarının kaçı yol kayganlığı yüzünden olmuştur? Eğer aynı sebepten kazalar olmuşsa yeni bir soru ortaya çıkar: Yol niye kaygandı? Mesela bu kazaların üçünde yolun ortasına konan yeşilliklerin sulanması sebebiyle o suyun taşarak yolu kayganlaştırması söz konusu olmuştur. İşte ülkede böyle birden fazla örnek bir araya gelince de konuyu bir yerden alıp daha büyük resmin içine yerleştirirsiniz. İşte o zaman o haberi yapmanızın bir anlamı olur ve sonunda şunu söylersiniz: Yol üzerine çok sulama gerektiren şeyler dikmeyin ve sulamayın. Çünkü insanlar kontrolü kaybediyor. Yani haberi öyle bir anlatmalıyız ki insanlar sandığa gittiklerinde oy verirken söylediklerimiz işe yarasın.”

Söyleşisi sırasında adeta medya dersi veren Tepeli, “Sadece Türkiye değil, dünyanın dört bir yanında ne seçimler bir arada yaşamı ileriye taşımak adına beklenen fonksiyonu yerine getiriyor ne de haber medyası bu noktada doğru bir rol alıp yapması gereken işin hakkını veriyor.” şeklinde konuştu.

Gündelik demokrasiye geçmeliyiz

“Dolayısıyla bizim gündelik demokrasi gibi başka bir evreye geçmemizin vakti geldi. Çünkü siyasi demokrasi denen şeyi insanlık sağlamış durumda. Her ne kadar Türkiye bunun başka bir aşamasında olsa da durum bu. İşte bu noktada gündelik demokrasiye geçmemiz lazım ki o da özgürlüğün yeniden tarifini gerektirir. Özgürlüğün tarifi de şu olabilir; devlet ile onun imkânlarını kullanan hükümet denen şeyin, görevlerini sürdürebilmek ve yerine getirebilmek için bazı yetkileri olur. Onun dışındaki şeylerde işimize karışma kardeşim! Özgürlük budur.”

Bu konuşmasının ardından büyük alkış alan Tepeli, aslında mutluluk dediğimiz şeyin de perspektifle, bakış açımızla ilgili olduğunu ve dolayısıyla iki seçim arasında siyaset ve medya konusunda peşin bir ümit veremeyeceğini söyledi ve ekledi: “Bana kalırsa ciddi bir çürüme içindeyiz. İyimser bakacak olursak bu çürüme, bir gün sağlam bir gübre olacak ve ortalık yeniden çok güzel yeşerecek. Doğrusunu isterseniz o gübrenin koyun gübresi kadar kuvvetli bir parçası olmak, benim açımdan şeref duyulacak bir hizmettir.”


“Umutlu olun, başka çareniz yok”

Giriş konuşmasının ardından soru cevap kısmına geçilirken, bir seyirci umuttan bahsetti. Umudun daha çok merakla ilgili olduğunu söyleyen Tepeli ise şunları dile getirdi: “Yarın ne olacağını merak ediyorsanız umut vardır. Yarına dair merakınızı kaybederseniz bugünü de kaybedersiniz. Çünkü bugün canınız hiçbir şey yapmak istemez. Asıl önemli olan da bugün ve şu andır. Üstünde yetkimiz olan tek zaman dilimi şimdidir. Bu da Tolstoy’un müthiş tespitidir.”

“Umutlu olun, başka çareniz yok. Ama ben iyi haberler vererek bu umudu verecek kişi değilim. Etrafta size umut verebilecek çok şey var ama sizin umutsuz olmanızın nedeni, umut vermesi gerekenlerin size çok umutsuz gözükmesinden dolayıdır. Kendinize acımayı bırakın. Eğer umut istiyorsanız, ne istiyorsanız ona inanacak, onun için uğraşacak ve onu alacaksınız.”

“Reyting umurumda değil!”

Halktan gelen “boynuz kulağı geçti” yorumu üzerine ise Tepeli, “İyi bir sunucu olmak, televizyon çıkmak ve reyting umurumda değil. Bu yüzden kamerayı da görmem. Dolayısıyla boynuzdu kulaktı umursamam,” dedi.

“Haberi sunarken bazen kendinizi frenliyormuşsunuz gibi hissediyoruz,” yorumuna ise şöyle bir karşılık verdi: “Ben söylemek istediğim her şeyi söylüyorum, frenledim gibi hissettiğiniz zaman da ‘daha arkasında neler var’ diye merak ettirmek istediğim içindir. O hissi verdiğim için de mutluyum.”

Televizyon yorumcularının bugün söylediğinin bambaşka bir şeyi yarın söylemesine de değinen Tepeli, önemli bir araştırmadan bahsetti: “Harvard Üniversitesi’nde 5-6 yıl süren kapsamlı bir araştırmaya göre, televizyonda en çok süre alanlar, zaman içinde en çok yanılanlar oluyor. Hem de %85 gibi bir oranla. Bu noktada medya bunun farkında ve yapması gerekeni yapıyor aslında. Medya, yanılmaktan korkmayan adamlara süre vererek reyting almak için çalışıyor. Onlar üç gün ya da üç yıl sonra yanıldığında kim hatırlar? Kimse hatırlamaz.”

Ana haberin sonundaki 1 dakika

Programın sonunda 1 dakikalık kısmın kendisine sorulmasına üzerine ise Tepeli, o 1 dakikayı eklemenin kendi fikri olduğunu ve bir itirafta bulunarak hem seyirciye hem de kanal yönetimine olan saygısından dolayı o bir dakikanın bulunduğunuzu dile getirdi:

“Normalde son bölümde reklama girildiğinde haber sunucusu için reklam sırasında veya daha önce kısa bir veda bandı çekilir ve reklamların ardından haberler devam ederken haber sunucusu stüdyoyu çoktan terk etmiş olur. Ben o bir dakikayı seyirciyle birlikte beklemek ve istediğimi söyleyebileceğim bir süre olsun istedim ve aynı zamanda kanal yöneticilerine de bir mesaj vermeyi amaçladım: Aslında keşke haberlerin arasında reklam olmasa ama haber bültenin masraflarını karşılamanın tek yolu bu; öteki türlü haberi hazırlayan emekçilerin maaş alabilmesi güç. Haber bülteninin masraflarının karşılanabilmesi için de para kazanılmak zorunda, ben buna da saygı duyuyorum. Zaten bu yöntemin %35’lik bir katkısı da oldu.” 

Selçuk Tepeli siyasete girecek mi?

Tepeli’ye gelen bir başka soru ise şuydu: “Siyasete girecek misiniz?” Böyle bir baskıyla karşı karşıya olduğunu ama siyasete girmek için geç kaldığı kanaatinde olduğunu ifade eden Tepeli, “Yerleşik ve çürümüş, bizi bıktıran bütün yapıları aşacak bir yol bulursam siyasete ancak öyle girerim. Girersem de siyaset dışına çıkmadan gerçekten siyaset yaparım,” dedi.

“Siyaset yapacak insanın hayatın içinde olması lazım,” diye sözlerine devam eden Tepeli, “Şu anda siyaset yapanlar hayatın içinde değil, siyasetin içinde. Bizim bu şekilde bir yere varma ihtimalimiz yok,” ifadeleriyle konuşmasını noktaladı.

Bundan sonra Bandırma’yı daha sık ziyaret edeceğini ifade eden Tepeli, Bandırmaspor’u da yakından takip ettiğini belirtti. Tepeli, Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun’dan kente yakışır bir stat sözü de alarak ve Bandırma’nın il olmasını da istediğini söyleyerek seyircilerden alkış aldı. Tosun, konuşmasının sonunda Tepeli’ye 84 BND 84 numaralı bir plaka armağan etti.

30 Eylül-7 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen 5. Bandırma Kitap Günleri, yaklaşık 70.000 ziyaretçiyi kitaplarla ve kültür sanatla buluşturarak bir sonraki sene gerçekleşecek etkinliğe güzel bir miras bırakmış oldu.

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media