SELCEN YÜKSEL ARVAS İLE EKRAN BAĞIMLILIĞINI KONU ALDIĞI SON KİTABI “RÜYA OYUNU”NU KONUŞTUK
Çocuk kitapları yazarı Selcen Yüksel Arvas’ın “Rüya Maceraları” serisinin son kitabı “Rüya Oyunu”, yine fantastik bir maceranın peşinden okuru sürüklüyor. Arvas, bu yeni hikayeyle birlikte çocukların ekran bağımlılığının yol açtığı sorunlarla yüzleşmesini sağlıyor. Eğlenceli ve muzip kalemiyle şimdiye kadar küçük okur için pek çok kitap serisi yazan Selcen Yüksel Arvas ile kitapların dünyasına dalıyoruz bir kez daha…
SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
Seri kitaplarıyla tanınan bir yazarsınız. “Neşeli Günlük, “Dünyayı Durduran Kız”, “Rüya Maceraları”, bunların en iyi örnekleri… Son kitabınız “Rüya Maceraları”nın yine devamı niteliğindeki “Rüya Oyunu” henüz yayımlandı. Önce şunu sormak isterim: Kitaplarınızı seri olacağı düşüncesiyle mi yazmaya başlıyorsunuz yoksa buna yazarken mi karar veriyorsunuz?
Bu benim için seriye göre değişen bir durum. Dünyayı Durduran Kız’ın seri olmasını henüz proje aşamasındayken planlamıştık. Ben de ona göre 4 kitaplık taslaklar oluşturarak başladım. Seri beğenilince devam serileri geldi bu kez. Rüya Maceraları ve Neşeli Günlük ise benim zihnimde seri olmaya hazırdı, ancak öncelikle okurun beğenisini görmek istedik. Kitap fuarları bunun için güzel fırsatlar. İlk kitapları yayımladık, fuarlardaki devamı yok mu soruları sonucunda devamı geldi, ne mutlu ki hâlâ soruyorlar. (Gülüyor.)
Peki seri kitap yazmak tek bir kitaba göre daha mı zor? Nasıl değerlendirirsiniz?
Benim karakterlerim bende çok canlı oldukları için en başta onların hikâyeleri devam edecekmiş gibi bir dünya kuruyorum ben zaten. Devamını yazmak benim için zor olmuyor. Sadece kurgu hatası yapmamak için dönüp dönüp eski kitaplara bakmam gerekiyor. Seri kitaplar için tutarlılık çok önemli. Eğer önceki kitaplarla çelişen bir durum ortaya çıkarsa hikâyeye olan inandırıcılık da sarsılır. Hatta yazarın özenine olan inanç da… Benim için hikâye kadar yazarlığım da önemli. Okurlar yazarlığıma güvensin isterim. Bu yüzden çok dikkatli olmaya çalışırım. Yeni kitapta ise yeniden dünya kurmanız gerektiği için onu yazmak biraz daha zaman ister. Onun da zor tarafı odur.
Rüya Maceraları’nın en yeni macerası “Rüya Oyunu”nda yine Ali ve Miçi’nin başından geçen bir serüvene doğru yol alıyoruz. Ama bu defa Ali ile Miçi’nin dostluğu, Ali’nin oyun oynamaktan dolayı başını bir türlü kaldıramadığı bilgisayar yüzünden tehlikede! Devamını biraz sizden dinleyelim.
Kitaplarım benim hayatımdan ve çevremden izler taşıyor daima. Bu yüzden ne kadar fantastik yazarsam yazayım gerçeğe dokunan bir yönü oluyor. “Rüya Oyunu” kitabında da çevremdeki gençlerin oyuna olan ilgilerini dışarıdan onlara göstermek istedim. Çocukluk döneminde etrafında olan bitene karşı duyarlı ve farkındalık sahibi olan Ali, oyun oynamaya başladığı andan itibaren gerçeklikten kopmaya başlıyor. Kitapta bunu gerçek bir kopuş olarak görüyoruz, oyunun içine giriyor ve bir türlü çıkamıyor! Gerçekte olan da bundan çok farklı değil, oyunlar zihnimizi ele geçiriyor ve etrafımızda olan bitene karşı ilgimizi kaybediyoruz. Kitapta neyse ki Ali’nin dostu Miçi var, onu kurtarıyor ve hayatın önemini gösteriyor. Gerçekte bunu nasıl yapacağımıza da bireysel olarak kafa yormalıyız.
Rüya Maceraları fantastik, heyecanlı ve duygu dolu bir macera dizisi. Ama bu defa baş kahramanlarımızın arasını, Ali’nin ekran bağımlılığı açıyor. Günümüzde yalnızca çocukları değil yetişkinleri de esareti altına alan teknoloji ve ekran bağımlılığını bir hikaye çerçevesinde çocuklara anlatırken didaktik olmamak için nelerden kaçındınız, nelere dikkat ettiniz?
Benim en büyük rehberim kendi çocukluğum. Çocukluğuma yönelik güçlü bir hafızam var; neyi nasıl hayal ederdim, severdim, içimde hâlâ canlı olarak duruyor. Onu baş köşeye oturtup öyle yazıyorum. O, çocukluk dünyasına ait olmayan bir şey yazdığımda içimi sıkıyor. İçime sinene kadar tekrar tekrar üstünden geçiyorum. Bu yüzden hikâyelerimde bir formülden bahsedemem. Şunu ekliyorum, bunu çıkarıyorum gibi bir şekilde ilerlemiyorum. Özünde kendi sevdiğim şeyi yazmaya çalışıyorum.
Kitabın önemli karakterlerinden biri de Ali’nin oynadığı oyunun kahramanı Taş Kafa! Ali’yi ekrana kilitleyen, bilgisayara hapseden bir karakter o. Ve bu bize hiç yabancı değil. Çocukların ekran bağımlılığını önleyebilmek için ebeveynlerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini düşünüyorsunuz?
Bağımlılıklar söz konusu olduğunda uzmanlarla yol almak gerektiğini düşünüyorum. Görünenin altında kişiye özel olarak çözülmesi gereken problemler olabilir. Eğer çocuk, oyunla ilişkisini düzenleyemiyorsa yasak veya ödül yerine uzmandan destek alınmalı bence.
Aileler de buna örnek teşkil ediyor elbette. Tıpkı kitap okuyan ailelerin çocuklarının bunu görüp kitap okuması gibi telefon ve bilgisayar bağımlılığı… Rüya Oyunu gibi kitapların çocukların bu konuda daha bilinçli olmasını sağlayabileceğini düşünüyor musunuz?
Ben bir yazar olarak ancak dışarıdan durumu gösterebilirim onlara. Bağımlılıklarını fark edebilir ve bunu çözmek isteyebilirler. Bence bu başlı başına büyük bir adım olur onlar için. Ebeveynlerin örnek teşkil ettiğine de katılıyorum.
Yeni bir kitap serisi daha var mı ufukta yoksa kitaplarınızın devamı mı gelecek?
Bu sene farklı serilerden 3 ayrı kitabım yayınlandı. Onların devamını çalışmadan araya bir çizgi roman aldık. Şu an onun üzerinde çalışıyorum. Ondan sonra serilerin devamı gelecektir.
İkizler burcunda ikizleriniz varmış. Benim de ikizler burcunda iki yaşında bir kızım var. Çocuklarınızın kitaplarınız üzerindeki etkisi nasıl?
İkizler burcu çocuklarıyla hayat çok renkli! (Gülüyor.) “Küçük Kardeşlerin Büyük Maceraları” serisi, birebir çocuklarımla yaşadıklarımdan esinlendiğim hikâyelerden oluşuyor. Onlar tabii ki hayatımın merkezinde ve onlara özel böyle bir seri çıkardığımız için çok mutluyum.
“Rüya Takımı, Rüya Postacısı, Rüya Tuzağı” ve “Rüya Oyunu” kitaplarınızı resimleyen Gülşen Arslan Akça da hikayelerinize çizimleriyle eşlik ediyor. Yazar çizer uyumu hakkında neler diyeceksiniz?
Rüya Maceraları serisi, ilk olarak 2016 yılında yayımlandı. O dönem editörüm birçok çizerden örnek çizim istemiști ve içimize sinen, kitabın tarzına uygun çizen bulmakta zorlanmıştık. Gülşen Hanım’ın örneği geldiğinde “İște bu, çocuksu ve muzip, tam da hikâyemiz gibi” dediğimizi hatırlıyorum. Eğer hikâyenin ruhuna uygun çizimler olmasaydı hikâyenin gücünü de yansıtamayabilirdik. Bu yüzden metin ve çizim uyumu çok önemli diyebilirim.
Şu cümleyi tamamlayın lütfen. İyi ki çocuklar için yazıyorum çünkü…
Kitaplarımı okurkenki neşeli hâllerini görmek, benim için her zaman mutluluk kaynağı.
Ajandakolik’te konuğum olduğunuz için teşekkür ederim.
Keyifli bir söyleşiydi, teşekkür ederim.