MERT ARIK: “HAYAL GÜCÜ, İNSANIN SAHİP OLABİLECEĞİ EN GÜZEL MEZİYET”
Çocuk edebiyatının sınır tanımaz hayal dünyasında bir yolculuğa daha çıkmaya ne dersiniz? Öğretmen-yazar-senarist, kısaca çok yönlü, yetenekli “baba” Mert Arık’ın çocuklar için yazdığı ve Timaş Çocuk’tan çıkan en yeni kitabı “Çantamdan Fil Çıktı”, yine küçük okuru sıra dışı bir hikayeye keşfe çıkarıyor. Arık ile tüm hayalleri toplayıp kitabı gibi rengarenk bir söyleşi yaptık.
Söyleşi: Nilüfer TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
“Uzaya Giden Tren” ve “Benim Zürafam Uçabilir” kitaplarınızdan sonra “Çantamdan Fil Çıktı”, Timaş Çocuk’tan çıkan üçüncü kitabınız. Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi bu kitapta da çocuklara hayal kurmayı öğretiyorsunuz. Ajandakolik okurları için hayal gücünün tanımını yapmanızı öncelikle sizden istesem…
Çantamdan Fil Çıktı kitabında da dediğim gibi her şey bir hayalle başlar. İnsan her zaman hayaller kurar. Hayalsiz yaşayamayız. Hayal gücünün bizi çok güzel yerlere götüreceğine inanıyorum. Bence hayal gücü, insanın sahip olabileceği en büyük meziyettir.
Yine çocuklar ve sınır tanımaz hayalleriyle ilgili bir macera kitabı var karşımızda. Ve üstelik daha önceki kitabınızda tanıştığımız Moni de bu kitapta var. Oyun oynamanın ve hayal gücünün büyüleyici dünyasında buluşan “Çantamdan Fil Çıktı”nın hikayesini biraz anlatır mısınız?
Bu kitabı yazarken hayalim çocuklara oyun kurgulama becerilerini duyumsatmaktı. Sahada da sıkça gözlemliyorum. Oyun üretebilen çocukların eş zamanlı olarak birçok becerileri de gelişmeye başlıyor. Bir çocuk için oyun üretmenin çok önemli olduğuna inanıyorum. Bugünün oyun oynayan çocukları yarının üreten bireylerine dönüşecek. Yarının üreten insanları mutlu bir toplumu oluşturacak. Ben buna inanıyorum. Oyunlarla çocukların üretme, kurgulama becerilerinin gelişeceğine inanıyorum. Bu kitap bu anlamda bir kıvılcım olacaksa çok mutlu olurum.
Siz hep hayal kuran bir çocuk muydunuz? Çocukluğunuzun hayallerinden biraz bahsetsenize…
Çocukken en büyük şansım evimizde çok güzel bir kitaplık vardı. Abim edebiyat öğretmenidir. Kitaplara çok meraklıydı. Evimizde binlerce kitap vardı. O kitapları okur, hayallere dalardım. Başka başka dünyaları, coğrafyaları hayal ederdim. Dünyada yalnız olmadığımı bilmek hoşuma giderdi. Başka hayatların da olduğunu kitaplarla yaşamak benim hayal gücümü harekete geçirirdi.
Neredeyse dokuz yıldır öğretmenlik yapıyorsunuz aynı zamanda. Öğretmenliğin yazarlığınıza ne gibi katkıları oldu? Bir de şöyle sorayım. Yazarlığın öğretmenliğinize katkılarını da merak etmiyor değilim…
Öğretmenliğin yazarlığıma çok fazla katkısı oldu. Öğretmenlerin nasıl kitaplar aradığını iyi biliyorum. Onların nasıl kitap istediğini bizzat öğretmenler odasında duyuyorum. Diğer bir husus da çocuk dünyasının mütemadiyen içerisindeyim. Çocuklar neye gülüyor? Çocuklar kendi aralarında nasıl espriler yapıyor? Çocuklar ne konuşuyor? Kendi aralarında konuşurken hangi kelimeleri kullanıyorlar? Sürekli o çocuk dünyasının içerisinde olmamı, gözlem yapmamı sağlıyor öğretmenlik. Bu yüzden iyi ki öğretmenim dedim hep…
Yazarlığımın da tabii öğretmenliğime faydası çok oldu diyebilirim. Ben sınıf öğretmeniyim. 6-10 yaş grubu çocuklar için kitap okuma sevgisi çok önemli. Onların nasıl kitapları seveceğini iyi bildiğimi düşünüyorum. Okuma kültürü oluşturmak için yazarlığım sınıfta bana birçok alternatif sunuyor diyebilirim.
Çocuklara bu kitapta sınırsız bir oyun yolculuğuna davet ediyorsunuz adeta. Akla hayale sığmayan türden oyunlar var kitapta. Yazarken siz de eğleniyor olmalısınız. Hayal gücünüzü besleyen şeyler neler?
Yazarken ben çok eğleniyorum. Ben eğlenmezsem zaten yazmam. Yazsam da yayımlamam. Ben yazdıklarıma çok gülüyorum. Yazdıklarım beni heyecanlandırıyor. Defalarca okuyorum bazı bölümleri… Yazdıklarımdan çok keyif alıyorum.
Benim hayal gücümü en çok besleyen şey belgeseller… Özellikle doğa, insan ve uzay belgeselleri… Uzayla ilgili her şey bana çok ilham veriyor. Hayal gücümü harekete geçiriyor.
Öğretmenlerinin verdiği yıl sonu ödeviyle oyun tasarlayan tüm bu çocuklar aynı zaman da ekip ruhunu da keşfediyor. Birlikte oyun oynamanın güzelliğini de fark ediyor. Siz de öğrencilerinizle bol bol oyunlar oynuyor musunuz? Yoksa kitaptaki öğretmen siz misiniz?
Hava güzelse öğrencilerimle oyunlar oynamak en eğlenceli aktivitemiz diyebilirim. Çocuklar oyunu çok seviyor. Kitaptaki öğretmen benim ideal öğretmenim diyebilirim. Kafamdaki ideal öğretmen tam olarak Moni’nin öğretmeni…
Yazarken belli bir disiplininiz var mı? Çocuklar için yazmak üzerinizde büyük bir sorumluluk hissi yaratıyor mu?
Eskiden yazarken disiplinim vardı. Ritüellerim vardı. Sessizliği ve sabah saatlerini çok severdim. Ama zamanla o disiplinler, ritüeller kendini bambaşka şartlara bıraktı. Şimdi kalabalıkların içerisinde, bir havalimanı koşturmacası esnasında, gecenin bir yarısında uykudan uyanıp yazabiliyorum. Artık her saatte ve her yerde yazabiliyorum. Önceden daha seçiciydim yazarken… Şimdi kendimi şımartamıyorum zira yazmak zorundayım. Yazmam gerek çünkü yetiştirmem gerek. Yapımcı bekliyor, editör bekliyor. Bu bekleyişler artık zamanla benim disiplinim oldu.
Didaktik olmadan yazmanın gücü nereden geliyor?
Çocuklar didaktik olmayan metinleri daha çok seviyor. Bu bilimsel bir gerçek. Bu gerçeklik bence bu gücü oluşturuyor. Amacımız çocuklarda okuma kültürünü oluşturmaksa kalemimizi de didaktiklikten arındırmamız gerekiyor diye düşünüyorum.
Bu arada BluTv’de “Benim Zürafam Uçabilir” kitabının çizgi film uyarlaması yapıldı. Kim bilir belki bu kitabınız da çizgi filme uyarlanır.
Çantamdan Fil Çıktı, Benim Zürafam Uçabilir serisinin bir kitabı olduğu için sezonları yapmaya devam edersek izleriz diye düşünüyorum ben de ileride…
Yüzlerce öğrenciniz bir yana kızlarınız Rüya ve Güneş de hikayelerinizin ortaya çıkmasında yol gösterici ya da ilham perisi oluyor mu?
Rüya ve Güneş bana çok ilham veriyor. Bazen sordukları bir soruyu hemen not ediyorum. “Çantamdan Fil Çıktı” kitabında İncinaz çiçeği Rüya’nın bir sorusuyla gelişti misal. Daha dün yemek yerken Rüya yine bir şey söyledi. Hemen notlar aldım. Bir senaryoda, kitapta değerlendireceğiz artık. (Gülüyor.)
En büyük hayallerinizden birinin bir gün tüm dünya çocuklarının izleyeceği bir animasyon filmi olduğunu duyduk. Bunun üzerine çalışmalar yapıyor musunuz? Bu da yazdığınız bir kitaptan mı olur yoksa sadece animasyon filmi için mi yazarsınız? Ne düşünüyorsunuz?
Ahh evet! Benim en büyük hayalim bir gün tüm dünya çocuklarının izleyeceği bir animasyon filmi yapmak. Tabii bu hayalim için çalışmalar yapıyorum. Bu hayalimle yaşıyorum ben. Her gece bu hayalle uyuyorum. Ne yaparsam yapayım bu hayalim için yapıyorum. Çalışıyorum. Senaryolar üretiyorum, projeler geliştiriyoruz. Çok güzel bir ekibimiz var. Yayınlanan çizgi filmlerimiz var. Yayınlanmayı bekleyenler var. Bir gün mutlaka… Var bir hayalimiz!
Ajandakolik’in klasik bir sorusu var. Ajandanız ya da not defteriniz var mı, varsa içlerinde neler var?
Çok fazla ajandalarım, not defterlerim var. Renk renk… Çeşit çeşit… Bir kırtasiyede, kitapçıda güzel bir ajanda görürsem hemen alırım. Ama bunları kullanıyor muyum? Üzülerek belirtiyorum… Hayır. Her defasında bu sefer not defterim olacak, yanımdan ayırmayacağım diyorum. Sonuç hep hüsran. Yazmak için notlarımı genellikle telefonuma kaydediyorum. Dijital not defterleri kullanıyorum diyebilirim.
Şu aralar üzerine kalem oynattığınız yeni bir hikaye var mı? Çocuk edebiyatının yanı sıra yetişkin edebiyatında da eserler vermeyi düşünüyor musunuz?
Şu sıralar kafamda dolaşan üç ayrı hikaye var. Birine yoğunlaşmaya başladım diyebilirim. Yetişkin edebiyatında şu an için bir eser vermeyi düşünmüyorum. O alanda bir şeyler üretmek şu an için beni pek heyecanlandırmıyor. Dediğim gibi beni heyecanlandırmayan hiçbir proje içerisinde olmam. Ama bu fikrim gelecekte değişebilir tabii…