Advertisement Advertisement

KÜÇÜK İDİL BİRET’İN DANS EDEN PARMAKLARI

“Her yerde özgür olabilirsiniz, dört duvar arasında bile; düşünce özgürlüğünüze kimse kısıtlama getiremez.”

İdil Biret

“En Çocuk Dostu Akademisyen”* Gülçin Alpöge, “İdil Biret Dans Eden Parmaklar” kitabında dâhi piyanist İdil Biret’in başarılarla dolu çocukluk ve gençlik yıllarını çocuklar için kaleme alıyor. Can Çocuk etiketiyle yayımlanan İdil Biret’in öyküsü, her yaştan okura iham verecek bir görkemliliğe sahip.

Nilüfer TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com 

Annesi iyi bir amatör piyanist. Onu ilk olarak dinleyip çalmaya üç yaşında başlamış. Anneannesi de piyanoda klasik Türk müziği çalarmış. Aynı zamanda Beethoven, Chopin ve Brahms hayranıymış! Annesinin teyzesi çok güzel keman çalarmış. İstanbul Üniversitesi’nde profesör olan dayısı ise keman konserleri verirmiş. Baba tarafını pek bilmemekle birlikte babasının anlattıklarına göre aile hemen her akşam birlikte müzik yaparmış. Sesi güzel olanlar söyler, diğerleri çalarmış. Sözün özü, İdil Biret’in müzisyen olması kaçınılmaz olmuş.

Dünyanın en geniş repertuvarlı piyanistlerinden kabul edilen İdil Biret bugünlere nasıl geldi? Çocuk edebiyatının değerli isimlerinden Prof. Dr. Gülçin Alpöge’nin yazdığı “İdil Biret Dans Eden Parmaklar”, ünlü piyanistin hayatını çocukluk ve gençlik yılları üzerinden ele alarak küçük okurlara anlatıyor. Öyle bir hayat ki bu, okurken etkilenip de imrenmemek mümkün değil. Düşünsenize, bugün besteci Fazıl Say’dan ressam Bedri Baykam’a pek çok sanatçının Avrupa’da çocuk yaşta eğitim görmesini sağlayan “Harika Çocuklar Yasası”nın çıkış noktasının ta kendisi İdil Biret! Ve bu yasanın bir diğer adı da “İdil Yasası”.

Müziksever ve müzisyen ruhlu ailenin kızı İdil Biret, iki yaşında müzikle ilgilenmeye, dört yaşında da Bach’ın prelüdlerini çalmaya başlıyor. Üstelik ayakları pedallara ulaşmadan, pedalla elde edilen sesi yalnızca tuşları kullanarak verebilmesi, herkesi çok şaşırtıyor. (Ne de olsa o, kendisinin de dediği gibi müziği kafasının içinde duyuyor.) Ardından Mithat Fenmen ile ilk notalar, ilk dersler, İdil’in müzik kariyerinin basamaklarını oluşturuyor.

İdil Biret, dört yaşında.

1948 yılında ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün, Biret’in yurt dışında eğitiminin gereksinimlerinin karşılanması için TBMM’ye sunduğu teklifin kabulüyle kanun çerçevesinde eğitimi için ailesiyle birlikte Paris Konservatuvarı’na gidiyor, küçük İdil. Fransa yılları aydınlık bir geleceğin ilk parıltılarını gösteriyor. Burada yeteneğinin serpilip büyümesi sağlayacak olan 20. yüzyılın önemli pedagoglarından Nadia Boulanger ile çalışıyor. Sekiz yaşında Paris Radyosu’nda ilk konserini veriyor. Onunla ilgili gazete haberleri de peşi sıra geliyor. Kitapta buna benzer gazete ve dergi kupürlerine, bolca fotoğrafa da rastlamak mümkün. Özellikle de küçük okur için bir dolu minik İdil fotoğrafı yer buluyor. Bunlar arasında elbette en çok verdiği konserlerin fotoğrafları var.

HÜMANİST, ALÇAKGÖNÜLLÜ BİR DÂHİNİN ÖYKÜSÜ  
İdil Biret‘in muzip çocukluğu ve gençliği çerçevesinde müziğe olan tutkusunu yalın ve akıcı bir dille anlatan Alpöge, müzisyenin hikayesini yazarken kitabın sonunda da yer verdiği birçok kaynaktan yararlanmış ve Biret ile de bir görüşme gerçekleştirmiş.

15 başlıktan oluşan “Dans Eden Parmaklar’’, çocuklar için çocuk İdil Biret’in portresini çizerken diğer çocuklardan farklı olmayan yaramazlıklarına, komikliklerine, oyunbazlıklarına da değinerek müzisyeni salt müzisyen kimliğiyle ortaya koymuyor. Biret’in çocuk dünyasını okumak işte bu yüzden okura çok daha keyif ve neşe veriyor. Üstelik didaktik olmaktan çok ötede, Biret’in öyküsünü müziğe olan aşkını, çalışkanlığını, hümanizmini ve alçakgönüllüğünü yumuşacık bir üslupla okura geçiriyor.

Son söz hem İdil Biret’ten hem de zaten gerçekleşeceğini bildiğim bir dilekle benden gelsin…

“Müzik keyifle, neşeyle yapılmalıdır. Güzelliği ancak bu şekilde ulaştırabilirsiniz.”

21 Kasım’da 81. doğum gününü kutlayan İdil Biret iyi ki doğmuş! Onun çocukluğundan bugüne bir an bile durmayan, hep dans eden parmakları, sadece bu coğrafyada değil, bu dünyada hiç unutulmasın…

 

* Gülçin Alpöge, 23 Nisan 2012’de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği bir organizasyonda, çocuklar tarafından “En Çocuk Dostu Akademisyen” seçilmişti.

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media