Advertisement Advertisement

İYİ ŞEYLER ZAMAN ALIR, ANNEANNELER HEP AKILDA KALIR…


Almanya’nın ödüllü yazarlarından Gudrun Mebs, yalnızca çocuklar için değil, yetişkinleri de içine alan biraz masal epey gerçek bir anneanne torun ilişkisini hamur gibi yoğuruyor ve fırından sıcacık, mis gibi bir ekmek çıkarıyor. Tıpkı adını bilmediğimiz ama kendi anneannemiz olduğuna yemin edeceğimiz bu anneanne figürünün torununa pişirdikleri gibi.


Yazı: Nilüfer Türkoğlu

nilufer@ajandakolik.com 

Bir kış vakti giden benim neşeli ama hüzünlü anneannem Ayşe’nin anısına… 

Bundan birkaç yıl önce İspanyol yazar Tina Vallès’’in Can Çocuk’tan çıkan “Ağacın Hafızası” kitabını Birgün gazetesinde “Dedeler, Anılar ve Sana Kalanlar” başlığıyla inceleyip yazmıştım. Roman, bir çocuğun gözü önünde değişen hayatları ve dede torun ilişkisini, şefkatli olduğu kadar oldukça dokunaklı anlatan sıcacık bir kitap olarak hafızamda yerini alırken dede- torun, anneanne/babaanne-torun hikayelerinin insanı başka türlü etkilediğini fark etmiştim. (En azından bu, benim için öyleydi!)

Yıllar sonra aynı sıcak ve şefkatli ilişkiye yine Can Çocuk etiketiyle Alman yazar Gudrun Mebs’in mini minnacık öykülerinden “Anneanne ile Frieder” kitap serisinde rastladım. Altı yedi yaşlarındaki Frieder ve anneannesinin türlü maceralarından oluşan bu serinin en dikkat çekici ve eğlenceli yanı hiç kuşkusuz, her öykünün şuna benzer bir şekilde başlamasıydı: “‘Annane!’ diye sesleniyor Frieder, anneannenin eteğini çekiştirerek. “Ben hep Frieder olmak istemiyorum, anane olmak istiyorum artık!” ‘Düş yakamdan çocuk!’ diye homurdanıyor anneannesi.”

Evet evet, tam olarak böyle; her öykünün başında küçük Frieder hep yeni bir şey yapmak istiyor, anneanne de homurdanıp ona nasihatte bulunuyor. Sonrasında da bu istek üzerine bu tatlı ekürinin oyunları başlıyor. O yüzden her hikayenin girizgahında Frieder’in yine hangi istekte bulunacağı okur için bir merak konusuna dönüşüyor. Alman Gençlik Kitabı Ödülü, Avusturya ve İsviçre Çocuk Kitabı Ödülleri sahibi yazar Mebs, yalnızca çocuklar için değil, yetişkinleri de içine alan biraz masal epey gerçek bir anneanne torun ilişkisini hamur gibi yoğuruyor ve fırından sıcacık, mis gibi bir ekmek çıkarıyor. Tıpkı adını bilmediğimiz ama kendi anneannemiz olduğuna yemin edeceğimiz bu anneanne figürünün torununa pişirdikleri gibi.

Yazarın Anneanne ile Frieder hikayeleri o kadar sevilmiş olacak ki, bu tatlı ikilinin yolcuğu da kaldığı yerden bir ikinci kitapla taçlanıyor: “Anneanne ile Frieder’in Yeni Maceraları”. Bir yanda muziplikleriyle anneannesinin kalbini mest eden minik adam, bir yandan onun her türlü yaramazlığına ayak uyduran pek şahane bir kadın. Rotraut Susanne Berner’in resimleri de bu inceliklerle dolu komik kitaplara adeta kanaviçe gibi işleniyor. Mebs’in esprili diline uyumlu illüstrasyonlarda Frieder’in afacanlığı ve anneannenin bilgeliğini kolaylıkla fark etmek mümkün.

Yazar Ayşe Sarısayın’ın çevirisiyle okurla buluşan kitaplar, her zaman bağışlayıcı olan ve torununu koşulsuz sevgiyle kucaklayan bir anneannenin ve sürekli mızırdanan ama sonunda hep anneannesinin kalbini kazanan Frieder’in sevgisinin gücünü ortaya koyuyor.

Anneannenin sabırsız torununa aralıklarla söylediği “İyi şeyler zaman alır” ifadesi ise kitap boyunca en akılda kalanlardan.


Anneanne ile Frieder, artık hayatta olmayan anneannelerle yaşadığımız tüm o güzel anılara bir kez daha sarılmak için yazılmış gibi. Anneannesiyle büyüyenlerin beni hemen anlayacağına eminim. Mendilinizi hazır edin, bir daha hiç gelmeyecek olan çocukluğu hatırlamak insanın gözlerini sulandırıyor.

 

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media