Advertisement Advertisement

ERKEKLİĞİN DEĞİL KADINLIĞIN KİTABI: LEYDİ SAPİENS


Say Yayınları etiketiyle raflarda yerini alan “Leydi Sapiens”, ataerkil hegemonyası sebebiyle ancak bundan 150 yıl önce araştırılmaya başlanabilen tarih öncesindeki kadınların ne olduklarına, neye benzediklerine, onların günlük yaşamlarının nasıl geçtiğine dair bulguların toplandığı titizlikle yazılmış ilginç bir araştırma kitabı.

YAZI: BURAK SOYER

soyerbrk@gmail.com

“Leydi Sapiens”, yakın dönem incelenirken bile tereddütte kalınan “tarihteki kadınlar” ana başlığına bir kenara itip daha cesurca bir işe girişiyor ve “erkekliğin kitabının” yazıldığı ilk döneme giderek, kadınların, tüm dünyada geçerli olan resmi ideolojik görüşe “uygun” şekilde temsil edilişini yerle yeksan ediyor ve tabiri caizse “yeni” bir tarih yazımı başlatıyor.

Tarih eril dille yazılmıştır, yazılmaktadır. Zira tarihi pek çok bakımdan haklı olarak insanın varoluş mücadelesiyle ilişkilendirerek ele alırken, cümle içinde kullandığımız “mücadele”, üzerinde tamamen erkeğe ait argümanları taşır. Ve yine tarih, genel itibariyle savaştan ibaret bir olgu olduğu için de erilliğin rahatlıkla kendine göre yontacağı, parlatacağı, cilalayacağı bir “oyun alanı” olmuştur. Tarih, doğal “powerlifter” mağara adamlarının kendi yaptığı mızraklarla büyükbaş hayvan avlamasından “sniper”lara evrilen, erkeği kudretini döktüğü kanla ölçen kalemlerden mürekkeptir. Bunu anlamak için kütük gibi kitaplara, 5 sezonluk tarih dizilerine ya da 3 saatlik filmlere zaman harcamayınız! Devirlerin adlarına bakmanız yeterlidir. Peki tarih yazımı, erilliğin elinden kurtulacak mıdır? Cevabımız kesin olarak “Evet” olmasa da bundan kurtulacağı yönünde gösterdiği emareler ibreyi bu yöne doğru çeviriyor. Kadın araştırmacıların gözle görülür nicelikte ve nitelikte artmasını da, bunun en büyük ispatı olarak gösterebiliriz.

Kadın-erkek dengi dengine

Yazıya bu girişle başlamamın sebebi; yazar ve film yapımcısı Thomas Cirottteu, Paris-Nanterre Üniversitesi Antropoloji bölümünde profesör Jennifer Kerner ve Historia dergisi genel yayın yönetmeni Eric Pincas’nın birlikte kaleme aldığı, Say Yayınları’ndan, Alara Çakmakçı çevirisiyle yayımlanan “Leydi Sapiens” kitabı. Bir belgesel projesi olarak doğan, o tarafta devam ederken aynı zamanda bir kitaba da dönüşen “Leydi Sapiens”, ataerkil tarih hegemonyası sebebiyle ancak bundan 150 yıl önce araştırılmaya başlanabilen prehistorya dönemindeki kadınların ne olduklarına, neye benzediklerine, onların günlük yaşamlarının nasıl geçtiğine dair bulguların toplandığı titizlikle yazılmış bir araştırma kitabı.

Jean-Moulin-Lyon III Üniversitesi’nde profesör olan, Antik Çağ Arkeoloji ve Bilimleri laboratuvarında araştırmacı olarak görev yapan, aynı zamanda da “Leydi Sapiens”in bilimsel danışmanlık görevini üstlenen Sophia A. de Beaune, kadınların tarihöncesi dönemden itibaren güçlü kuvvetli erkeklerin koruması altında yaşayan, savunmasız varlıklar gibi resmedildiğini belirterek, prehistoryacıların kadınlarla ilgili araştırmalarının derinleşmesiyle beraber oraya çıkan veriler neticesinde, erkeğin dengi olan avcı kadınların da portresinin çizilmeye muhtaç olduğunu düşünmüş. Buradan hareketle de avcı-toplayıcı dönemde kadınlarla ilgili arkeolojik ne kadar bulgu varsa hepsini ortaya çıkarmaya girişmiş. Kitap da bir anlamda böyle doğmuş.

İlk “kadınlık” hâlleri

Yedi bölüme ayrılan “Leydi Sapiens”in ilk bölümünde, 2019 yılında Fransa’da, Picardie kumlarının arasında keşfedilen, Renancourt Venüsü adı verilen 6 cm yüksekliğinde bir heykelle birlikte, tarihöncesi dönemdeki yaşamış kadınların, günümüzdeki yolculuğunun başlangıcına el atıyor yazarlar. Renancourt Venüsü’nden hareketle konunun merkezine doğru inilmeye başlanıyor. İkinci bölümde, Renancourt Venüsü sayesinde elde edilen bilgiler ışığında “Leydi Sapiens”in “elle tutulur” hâli yavaş yavaş ortaya çıkıyor ve Leydi Sapien’lerin robot resmi çizilerek tam olarak neye benzediği hakkında detaylı bilgiler veriliyor. Bir sonraki bölümde, on binlerce yıl önce mağaralara çizilmiş kadın figürlerinin, kadınlara ait olduğu düşünülen eşya resimlerinin izi sürülerek bu kalıntıların, o dönemdeki kadınların “kadınsı” içgüdülerinin birer yansıması olduğu anlatılıyor. Kitabın devamında tarihöncesi kadınlarının aileyle ve cinsellikle olan bağı, kadınların güçleriyle var oldukları yaşam alanları irdeleniyor.

“Leydi Sapiens”, yakın dönem incelenirken bile tereddütte kalınan “tarihteki kadınlar” ana başlığına bir kenara itip daha cesurca bir işe girişiyor ve “erkekliğin kitabının” yazıldığı ilk döneme giderek, kadınların, tüm dünyada geçerli olan resmi ideolojik görüşe “uygun” şekilde temsil edilişini yerle yeksan ediyor ve tabiri caizse “yeni” bir tarih yazımı başlatıyor.

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media