Advertisement Advertisement

ELİF ERDOĞAN: “YUSYUVARLAK BİR KARE, KENDİNİ OLDUĞUN GİBİ SEVEBİLMEK ÜZERİNE ÇOKÇA DÜŞÜNDÜĞÜM BİR ZAMANDA ORTAYA ÇIKTI”


Okumayı çok sevdiğim bir kitabın yazarıyla söyleşi yapmayı da çok seviyorum. Ona soracağım sorular da bu yüzden çoğalıyor, çağlıyor, merakım, sevgim tüm bu söyleşilerde kendini daha da ortaya çıkarıyor. Elif Erdoğan da o yazarlardan biri oldu benim için. Henüz öykü kitaplarını okuyamamış olsam da yazdığı ikinci çocuk kitabı “Yusyuvarlak Bir Kare” ile kalbimi fethetti. Yeni tanıştığım bir yazarla aslında onu tanıyormuşum hissiyle sohbet ettim. Diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum.

SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU

nilufer@ajandakolik.com 

Şekiller dünyasıyla ilgili çocuk kitapları okumak da ayrı eğlenceli! Bunun son iyi örneklerinden biri de hiç kuşkusuz  Yapı Kredi Yayınları’ndan yeni çıkan “Yusyuvarlak Bir Kare” kitabı. İsmiyle müsemma, karşımızda yuvarlak şeklini almak durumunda kalmış bir Kare var. Edebiyatımın taze yüzlerinden Elif Erdoğan’ın yazdığı Yeliz Akın’ın resimlediği kitabın baş kahramanı Kare, öyle sevimli ki, onun maceraları hiç bitmesin istiyor insan, okurken… Kim bilir belki devamı gelir diyeceğim ama… Yazar Elif Erdoğan ile yeni çıkan çocuk kitabını konuştuk. Bu sayede sizin de keşfetmenizi dilerim.

“Mercimeğim Dünyayı Gezecek”ten sonra ikinci çocuk kitabın “Yusyuvarlak Bir Kare” yakın zamanda yine Yapı Kredi Yayınları etiketiyle çıktı. Her yeni kitap bir doğum sancısı ve yepyeni bir sevinç olmalı! Kitabın ortaya çıkış hikâyesini ve yazma sürecini senden dinlemek isterim.
Evet, öykülerin kitaplaşmasıyla büyük bir heyecan ve sevinçle dolu yeni bir yola çıkıyorum ben de. Bir çocuk olarak dünyayı seyretmeyi, o yolu baştan yürümeyi seviyorum. Bu yürüyüşte de duygular havada uçuşuyor malum. Kendi çocukluğuma, kendi çocuğuma ve bütün çocuklara söylemek istediklerim bir hikâyeye dönüşüyor. Bazen de bu ters yönde işliyor ve onlardan duyduklarım, gördüklerim bir hikâyeye dönüşüyor. “Yusyuvarlak Bir Kare” de kendini olduğun gibi sevebilmek üzerine çokça düşündüğüm bir dönemde ortaya çıktı.

“Yusyuvarlak Bir Kare”, sakarlıkları nedeniyle düşe kalka, etrafa çarpa çarpa köşeleri iyi törpülenip yuvarlak şeklini alan bir karenin, tekrar eski şeklinde olabilmek için verdiği “tatlı” mücadeleyi anlatıyor. Öncelikle bu fikri çok sevdiğimi söylemeliyim zira minik okura aslında çok şey anlatan bir metni var kitabın: “kendin olabilmek, kendini olduğun gibi sevebilmek”. Bunu anlatmak için şekillere başvurmak da çok akıllıca! Neler söylemek istersin?
Çok teşekkür ederim öncelikle. Şekillerle aslında daha bebeklikte başlayan bir ilişkimiz var. Daha ilk oyunlarımızda bize el veriyorlar ve dünyayı dokunarak öğrenmeye başladığımızdan beri de bizimle olduklarını söyleyebiliriz. Kendin gibi olmak ve bu halinle kendini sevebilmek gibi zor bir duyguyla ilgili yazarken çok aşina olduğumuz birinden yardım almak istedim. “Yusyuvarlak Bir Kare” de bu anlamda tanıdığım birinden duyduğum güvenilir bir ses gibi geldi kulağıma.


Çocuklara mesaj verme kaygısı olmadan ve didaktik bir üslup kullanmadan yazmak, çocuk edebiyatında bir yazar için en önemli meziyetlerden biri olsa gerek. “Yusyuvarlak Bir Kare” tam olarak bunu başarabilen, kişinin sahip olduğu tüm özellikleriyle aslında biricik ve kendine has olduğu düşüncesini iyi kurgulanmış bir öyküyle verebilen bir hikâye. Çocuklar için yazarken sen en çok nelere dikkat ediyorsun?
Senden bunları duymak ne güzel. Yazacağım hikâyeyi bir çocuğa okumayı ve bir çocuk olarak duymayı hayal ederek yazıya oturuyorum. Bir çocuk kalbiyle aynı frekansta kalabilmenin hem yazı için hem kendi iç dengem için bana çok iyi geldiğine inanıyorum.

Senin ismini ilk olarak  2018 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde dikkate değer bulunan öykü kitabın “Dokuzdan Küpe Çiçeği” ile duyduk. Sonra yine yetişkin okurlar için kaleme aldığın ikinci öykü kitabın “Tesadüfen Zümrüdüanka” ile edebiyat dünyasında kendine yer edindin. Ve o arada bir ilk çocuk kitabı doğdu: “Mercimeğim Dünyayı Gezecek”. Üretken bir yazarsın. Çocuklar için yazmaya nasıl karar verdin? Devamı gelecek mi?
Yetişkinlere yönelik çok kısa öyküler yazıyorum. Bu öyküler biraz oyunbaz diyebileceğimiz bazı çocuksu manevralar gizliyor. Yani bir ayağımın hep çocuklukta kalmasını istiyorum demek aslında bu. Çocukluğun o hevesi, sevinci, endişesi, merakı ya da yaşadığımızı daha canlı hissettiren tarafı neyse, o hep yanımda kalabilsin istiyorum ve bunu yapabilmenin yollarından biri de çocuklar için yazmak bana göre.

Yazı masanı hayal edelim; üzerinde neler var? Okunmayı bekleyen ya da okunan hangi kitaplar mesela?
Şu sıralar çocuk yazınına dair klasikleri dinliyorum. Hayal meyal hatırladıklarım ya da hiç okumadıklarım var, onları dinlemek hoşuma gitti. Diğer taraftan başucumda Kumkurdu ve Harry Potter serileri var.

Şu cümleyi tamamlar mısın? İyi ki çocuklar için yazıyorum çünkü…
Oralarda kalbime çok iyi gelen bir şeyler var.


“Yusyuvarlak Bir Kare”yi çocuklar neden okumalı dersin?
Hepimize en az bir kere uğrayan “Kendimden nefret ediyorum” perilerine karşı, “Kendim olmak gibisi yok” diyen tanıdık biriyle karşılaşmak için.

Daha önce “Mercimeğim Dünyayı Gezecek” kitabını resimleyen Yeliz Akın ismini bu kitapta da görüyoruz. İllüstrasyonlar şüphesiz çocuk kitaplarına başka bir ruh üflüyor, onların minik okur ya da ebeveynler tarafından tercih edilmesinde önemli rol oynuyor. Bu ikililiği sen nasıl değerlendiriyorsun?
Bir hikâyenin resmedilmesi sürecin en önemli kısımlarından. İlk karşılaşma her konuda çok önemli elbette ama çocuk kitabına uzanacak o eli aslında kitabın adı ve kapak görseli belirliyor çok büyük ölçüde. Kitabı teslim ettikten sonra büyük bir heyecan ve aslında kaygıyla beklediğim bir süreçti kitabın resimlenmesi kısmı benim için de. Kitaplarım için yayınevinin belirlediği illüstratör Yeliz Akın oldu. Her iki dosyam da resmedilip bana ulaştığında çok mutlu oldum ve sonuç çok içime sindi diyebilirim.

Ne güzel! Peki, Ajandakolik’in yazarlara ve çizerlere bir sorusu var: Ajandan ya da not defterin var mı? Varsa içlerinde neler var?
Büyük bir hevesle başladığım çeşitli notlar alıp kısa günlükler tuttuğum yarım kalmış bir sürü defterim var, sonuna kadar götürmek konusunda çok başarılı olduğum söylenemez.

Ufukta yeni bir kitap var mı? Şimdilerde ne üzerine çalışıyorsun?
Hem yetişkinler için hem çocuklar için not aldığım, çalışmaya başladığım yeni öyküler var.

Senin çocukken okumayı en sevdiğin yazarlar kimlerdi? Yazarlığına şekil veren isimlerden bahseder misin?
Bu tarz soruları yanıtlarken biraz tedirgin oluyorum aslında, çok sevdiği bir ismi anmayı atlayabiliyor insan. Çocukluğuma dair yazar isimleri olarak değil de sevdiğim bazı kitaplar gözümün önünde, ilk aklıma gelen hep Ayşegül serisi oluyor. “Martı Jonathan Livingston”ı okuduğumda çok etkilenmiştim. “Küçük Prens” tüm zamanlarımın kitabı sanırım. “Çocuk Kalbi”, “Suna’nın Serçeleri” ve “Seksen Günde Devriâlem” şu an aklıma ilk gelenler arasında. Yazarlığımla ilgili beni besleyen yazarlardan da aklıma gelen ilk üç ismi yazacağım, Ferit Edgü, Birhan Keskin, John Berger.

Ajandakolik’te konuğum olduğun için teşekkür ederim .”Yusyuvarlak Bir Kare”yi ben çok sevdim. Bütün çocukların okumasını isterim. Dilerim hep yazarsın…
Nezaketin ve güzel soruların için ben teşekkür ederim.

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media