
AYTÜL AKAL: “DİLERİM MIYMIY TEYZE, 100 YAŞINDAKİ ANNEMDEN DE UZUN ÖMÜRLÜ OLUR”
Sizi Mıymıy Teyze ile tanıştırayım mı? Hani tanışmayanlarınız varsa diye söylüyorum. Yoksa kendisi çocuk edebiyatında hatırı sayılır bir karakter! Bakmayın aksi ve huysuz olduğuna. Tanıdıkça onu daha çok seveceksiniz.
Söyleşi: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
Mıymıy Teyze’nin yaratıcısı sevgili Aytül Akal ile bir yıl sonra bu defa altıncı macerasını yazdığı Mıymıy Teyze serisi için bir araya geldik. Tabii meraktan hemen, “Kim bu Mıymıy Teyze?” diye sordum, o da kanlı canlı Mıymıy Teyze’nin bir anda resimden fotoğrafa dönüşen gerçek yüzünü bana gösderdi. “İşte bu, annemin ta kendisi!” 100 yaşındaki Mine yani Mıymıy Teyze karşımdaydı! Kızının anlatımı ve Zeynep Özatalay’ın çizimleriyle bir kitap karakterine dönüşen hikayesini dinlemeyi çok sevdim. Sevgili okur, işte Mıymıy Teyze, ona bir merhaba deyin!
Mıymıy Teyze’ye tek kelimeyle ba-yıl-dım! Kullanmayı çok sevdiğim “mıymıy” kelimesine bir çocuk kitabı serisinin isminde rastlamak da beni ayrı mutlu etti, ne diyeyim! Peki kim bu Mıymıy Teyze? Hayal mi gerçek mi, kimin nesi?
Kitaplarımdaki karakterlerin öykü içinde özgür hareket edebilmeleri için genellikle kurgu olmalarını yeğlerim. Ancak Mıymıy Teyze gerçektir: Annem o… Hiç durmaksızın yakınan, herkesi, her şeyi eleştiren, geçinmesi zor annem…
2022 yılı itibariyle 100 yaşında bir anneye sahip olmak! Ne şanslınız! Onu bir kitabınızın kahramanı yapmak ne ara düştü aklınıza? Serinin tüm bu hikayeleri bir anda mı çıktı yoksa aralıklarla mı yazdınız?
Annem bize yıllarca yaşını söylemedi; doğum gününü bilmeyiz, hiç kutlamadık. Ancak son yıllarda bürokratik işlemlerde artık bizim yardımımız gerektiğinde teslim etti nüfus kağıdını da öğrendik. Bu yıl 100.yılı için kutlama yapalım diye düşünüyoruz ama kızar mı, bilmem…
Hiçbir kitabıma “seri olacak” düşüncesiyle başlamadım. Tek kitap olarak yazarım. Devamına karakterler zorlar, bazen de okurlar. Bu seride de böyle oldu; ilk kitap, tek kitaptı aslında.
İnsanın tanıdığı birini hele de annesini yazması diğer karakter yaratımlarından daha mı kolay yoksa daha mı zor, ne dersiniz?
Daha kolaydı bence, bütün özellikleriyle karşımdaydı; doya doya güldürmesi, duygulandırması, mutlu etmesi neredeyse olanaksız bir karakter. Kurgu karakterlere inandırıcılığı sağlamak için gerçeklik katmak, daha büyük bir çaba gerektiriyor.
Annenizi kaleme alırken onun kaç yaşlarına gittiniz? Çünkü bu kitapta karşımızda aslında dinamik bir Mıymıy Teyze var. Alışverişe gidiyor, zorla da olsa bebek bakıyor, lunaparkta ter döküyor…
Annem son birkaç yıl hariç, her daim böyle kıpır kıpır, hareketli ve baskın bir karakterdi . Üç kız kardeş bir araya geldiğimizde ana konumuz hep annem olurdu. Yine ne dedi, ne yaptı, nasıl kalp kırdı, nasıl kızdırdı, nasıl üzdü… “Annem öldüğünde konuşacak şey bulamayacağız,” derdik. Son yıllarda aldığı ilaçlardan olsa gerek, biraz sakinleşti, eleştirel tonu azaldı, hatta iltifat ettiği, güzel sözler söylediği bile oluyor. Bana ilk kez “Benim canım güzel kızım,” dediği gün çok şaşırdığımı ve haberi iletmek için hemen kardeşlerime telefon ettiğimi itiraf etmeliyim.
Neredeyse her kitap, “Duruuuun o kapıyı açmayın! Mıymıy Teyze’yi tanımak istemezsin” ifadeleriyle başlıyor. Başta Mıymıy Teyze’nin tahammül edilemez, çok zor olduğunu düşünsek de üst komşularının kızı Mine sayesinde onun aslında pamuk gibi bir kalbe sahip olduğunu ama bunu pek göstermediği fark ediyoruz. Annenizden de komşular, çevredekiler çekinir mi? Tamamen anılarınızın dökümü mü?
Annem için saygı, sevgiden önemliydi her zaman. Sanırım saygıyı da kendi katı prensipleriyle elde edebileceğini düşünüyordu. Onun kalıplarının dışında olan her şey yanlıştı, tek doğrunun onun görüşü olduğuna inanırdı. Kesinlikle herkes çekinirdi ondan. Arkadaşlarını kırdığında umursamaz, “Hak etmişti, ben de lafı oturttum,” diye övünürdü; sonra da çevresinde sohbet edecek kimse kalmadı diye yakınırdı. Pamuk gibi kalbini ancak elden ayaktan düştüğü son yıllarda görebildik. Mine yoktu ortalarda ama “yaşlılık” vardı ancak…
Merak ediyorum da anneniz okudu mu ya da ona okudunuz mu bu kitapları? Hakkında yazılanlarla ilgili o ne düşünüyor?
Yıllar önce ergenlik sorunlarıyla ilgili bir köşe yazımda “Biz çocukken ıssızdık, anne babamıza anlatamazdık,” gibi bir cümle etmiştim de, kıyameti koparmıştı, nasıl böyle bir şey yazarsın diye. Kendi dünyasının dışında başkalarının duyguları olabileceği, farklı hayatlar yaşayıp farklı yargılar üretebileceği, annemin algısı dahilinde değildi. Onu yakından uzaktan ilgilendirmeyen konuları da kendine yorar çekincesiyle vermedim kitaplarımı okusun diye. Hele Mıymıy Teyzeyi…asla! Eskiden olsa kızardı, şimdiyse kalbi kırılır.
Kendinizi ona benzettiğiniz oluyor mu?
Evet bazen, bazı konularda; fark ettiğimde hemen değiştirmeye çalıştığım şeyler. Çocuklarım küçükken “Anneanneme benzedin,” diye kızdırırlardı beni. Fikrimi değiştirip istediklerini yapmam için şahane taktikleriydi, o da başka.
Her bir hikaye aslında masal tadında başlıyor, hatta bu kitaplar için hazırlanan fragmanlar da var. Zeynep Özatalay’ın çizimleri adeta bir çizgi filmmişçesine hareket ediyor. Kitaplar için hazırlanan bu tip videoları nasıl yorumluyorsunuz? Kitabın okunurluğuna katkısı var mı sizce yoksa okurun merakını yitirmesine neden mi oluyor?
Bazı kitaplarda resim öne geçer, bazılarında metin. Oysa resimli bir kitapta metinle çizimlerin eşit ağırlıkta olması, dahası birbirini bir adım daha öteye taşıması beklenir. Zeynep’in başarılı çizimleri ortaya gerçekten de uzun yıllar yaşayacak bir seri çıkardı. Dilerim Mıymıy Teyze, annemden de uzun ömürlü olur.
Bu serinin daha devamı gelecek gibi görünüyor. Aklınızda belli bir sayı var mı? Onlarca Mıymıy Teyze macerasıyla karşılaşacak mıyız?
Her kitap bende “Burada bitti!” hissini uyandırır. Hep tek yazarım aslında. Ardından gelenler, karakterlerin beni zorla sürüklediği maceralarıdır. Mıymıy Teyze 2018’de beşinci kitapta bitmişti. Ancak Mıymıy Teyze hayranı beş yaşındaki bir okurum annesiyle Instagram üzerinden haber yollamış, “Aytül Akal’a söyleyin, altıncı kitabı o yazmazsa, ben yazarım,” diye. Eh artık, yazmasam olmazdı.
Sonrası? Meçhul…
Çocuklar da en az benim kadar Mıymıy Teyze’yi çok sevmiş görünüyor. Size gelen yorumlar nasıl?
Videolar, fotoğraflar, iletiler geliyor ailelerinin sosyal medya hesapları aracılığıyla. Daha üç yaşına gelmeden sular seller gibi tüm kitabı ezbere okuyanlar mı dersiniz, ikinci, üçüncü sınıfta hâlâ çantasında Mıymıy Teyze’yi okula götürüp getirenler mi… Gerçekten de yaşla sınırlanamayan, ilginç bir okur kitlesi var Mıymıy Teyze’nin. Çocuk okurlar karakterin huysuzluğuyla eğleniyor, ebeveynler ise annelerine benzettikleri için kendilerini Mıymıy Teyze’ye yakın hissediyorlar. Yani her yaşta okuru var bu huysuz teyzenin…
Annenizin Zeynep Özatalay’ın çizimleriyle bir çizgi karaktere de dönüşmesi çok keyifli ve unutulmaz olsa gerek. Bu konuda da hislerinizi almak isterim.
Zeynep Özatalay, karakter çizgisi güçlü bir ressam; birçok kitapta birbirinden çok farklı özgün karakterler yaratmıştır. Üstelik karakter çizimiyle sınırlı kalmayıp, arka planı da ince ince işleyen, yazar ve editörün en çılgın önerilerini bile çizgilerine katabilen muzip bir ressam.
Sürekli kabarıp coşan bir yaşam enerjisi var Mıymıy Teyze’nin. Onun bu zengin kişiliğinin, Zeynep’in güçlü çizgileriyle sayfalara yansımaması olanaksızdı.
Çok teşekkür ederim. Ana kız size uzun ömürler dilerim. Gerçek Mıymıy Teyze’ye öpücükler benden!