
Ayşegül Aldinç’ten 1988’deki Ayşegül’e: “Duygunu kaybetme zaten dürüst bir kızsın. Aferin! Devam!”
Bundan dört yıl önce “Sek’iz” albümü çıktığı zaman bir araya gelmiştik. Ben söyleşi öncesi geçmişe sarmış, tüm şarkılarını tek nefeste dinleyip ilk gençliğimi yad etmiştim, bir hevesle! Ayşegül Aldinç, bu defa yeni bir albümle değil ama hiç eskimeyen ve müzik kariyerindeki en önemli o “ilk” albümle çıkageldi! Çok değerli müzisyenlerin emek verdiği “…Ve Ayşegül Aldinç” albümünü yıllar sonra şimdi yeniden dinlerken Ayşegül Aldinç kendi mecrama, Ajandakolik’e konuk oldu.
Söyleşi: Nilüfer Türkoğlu
1988 yılında Türk Pop Müziğin hareketlenmeye başladığı yıllarda deri ceketli, kıvıcık saçlı, seksi ve asi bir genç kadın, ekranlarda karşımıza çıktı ve… Ve’si Ayşegül Aldinç… Bugün, 32 yıl önce çıkardığı ilk albümün yeniden dijitalde yayınlanmasıyla belki birçoğunu çoktan unuttuğumuz o güzelim şarkıları tekrar dinleme şansı yakalıyoruz. Eski yazlara, eski aşklara, eski hülyalara kavuşmuşçasına… Ayşegül Aldinç anlatıyor…
“…Ve Ayşegül Aldinç” müzikseverlerle dijital platformlarda buluşuyor. İlk albümünüzün yeniden dinleyiciyle buluşması size neler hissettirdi? Eski şarkılarınıza, üstelik ilk şarkılarınıza yeniden kavuşmak nasıl bir duygu?
Romantik yanı; şimdiki aklım ve duygumla bende iz bırakan eski bir sevgiliyle tekrar görüşmek gibi…
Realistik yanı ise; “Vay canına bi’ ilk albüm olarak ne de şahaneymiş” duygusunu veriyor olması. Onca müthiş müzik insanıyla bir araya gelip böyle bir albüm çıkarmanın kanı, teri, gözyaşları… Ve tabii bu albümü hasretle bekleyen “işten anlayan” bu güzelim şarkılarla hatırası olan müzikseverlerin heyacanı ve coşkusuyla dolu bir “şimdi”.
“ASIL DEĞERLİ OLAN, KENARDA KALMIŞ İZLENİMİ VEREN ŞARKILARIN MÜZİKSEVERLER TARAFINDAN KEŞFEDİLMESİ”
Aralarında “Kara Sevda”, “Hayır” gibi Barış Manço’nun çok bilinen şarkıları da var ama bir de fazla bilmediğimiz sanki kaybolmuş, unutulmuş şarkılar da… Bu şarkıların yeterince bilinmediğini düşündüğünüz için mi yeniden müzikseverlerle buluşturma kararı aldınız?
“…Ve Ayşegül Aldinç” albümümün yeniden basımıyla ilgili uzun zamandır uğraşmaktaydık. Bilgiye bulguya ulaşmak zaman aldı. Şahsen baş vurunca kolaylaştı. Her şey zamanını bekliyor. Doğru bir zamanda çıktığını düşünüyorum.
Bir albüm içinde herkes kendi şarkısını seçer. Ben de öyleydim, öyleyim. Bu da işin müzikseverdeki emek yanı. Bir de kliplendirip dinleyiciye sunmak var ki buna şık bi servis tabağında sunmak da diyebiliriz.
Bu genellikle albümde öne çıkması istenilen şarkılar için yapılır, yıllardır. Ve bu, bir anlamda o cangıl’ın içinde “Onları bırak bana bak, bu şarkıya bak” demek! Pop müzikseveri hazıra kondurmak yani. Asıl değerli olan ise kenarda kalmış izlenimi veren o kaliteli şarkıların müziksever tarafından keşfedilip söz konusu edilmesi.
Onun keyfi bambaşka. Bayrağı önde taşıyan şarkılardan ziyade bana işte bu kenarda köşede kalmış şarkıların arasından “Şu şarkınızın yeri ayrı” dendiğinde çok mutlu oluyorum.
“ROCKÇI KIZ İMAJIMI BARIŞ MANÇO BELİRLEDİ”
Bu albümde sözü müziği Barış Manço’ya ait olan “Kara Sevda” ile çıkış yakalamıştınız. Sizi hepimiz bu şarkıyla tanıdık. Klipte “Nuh’un gemisine paraşütle atlamış” kadar ilgi çekiciydiniz hiç kuşkusuz! Deri çizmeler, deri eldivenler , deri mont, deri etek… Baştan aşağı asi görünümlü bir Ayşegül Aldinç. Bu imajı kim belirledi, gelen tepkiler, yorumlar nasıldı?
Barış Manço, Karasevda için “Seni rocker girl (rockçı kız) imajıyla şöyle davul çalarken falan hayal ediyorum klipte” dedi. Ben “Rocker Girl” imajının içini doldurmayı tercih ettim. Davul çalmalara kalkışmak ciddi işti. (Gülüyor.) Mimarı Barış, uygulayıcı bendim özetle. Çok bütünleşti benle o uzun kıvırcık saçlar, deriler, zincirler… Öyle doğru bir fikirdi ki imajın devamı ikinci albüme de yansıdı. Orada da baştan aşağı ruganlar falan…
Gerçekten ikonik bir albüm bu. Sizi siz yapan, Ayşegül Aldinç’i bize hediye eden, inci gibi bir albüm. Barış Manço’nun dışında Aysel Gürel, İlhan Şeşen ve Timur Selçuk gibi çok kıymetli müzik insanlarının da sözleri, besteleri var. 12 şarkının 11’inin de aranjmanını Garo Mafyan yapmış. 32 yıl önce, 1988’de bu şarkılarla ilk buluştuğunuzda bu insanların ve müziklerinin üzerinizde yarattığı etki nasıldı?
Her birine hayran olduğum birbirinden değerli müzik insanlarıyla tanışıp sonradan yıllarca sürecek dostluklara uzanmak o yıllarda hayallerin ötesindeydi. Ne mutlu ki bu gerçekleşti. Aramızda olmayan çok sevdiklerimin ruhları sevinçle dolsun. Onlar, nesillerin ruhlarına, kalplerine, öğreten yanlarıyla da akıllarına dokunup uçup gittiler. Unutulmaları mümkün olmayacaktır.
Bu albümle birlikte müzik kariyerinizin süreceğini ve Türk pop müziğinin önemli seslerinden biri olabileceğinizi hiç düşündünüz mü?
Emeğin içinde inanç ve yapılan işe güven varsa o iş uzun ömürlü oluyor. Bunları yapan kişi de kalıcı oluyor elbette… Barış Manço bana “The Singer not the song” demişti bi gün. Şarkıcının da şarkıları kadar önemli, değerli ve tabii değerbilir olması esasına dayalı olsa gerek diye düşünmüştüm bu söz üzerine. Hâlâ düşünüyorum; bu yüzden hâlâ varım.
Aysel Gürel ve Özkan Uğur’un “Bir Kız”şarkısını yıllar sonra yeniden hatırlamak pek keyifli.
“Bir Kız” adeta bir roman kahramanı sanki.
Aysel hep hikâyeli ve resimli şarkılar yazardı. Dinlediğinizde gözünüzde resmi de rengi de belirirdi. “Bir Kız” da böyle bi şarkıdır. Özkan’ın dinamizmiyle, Garo’nun ritmiyle güzel örtüşen funky bir şarkıdır. Çok severim.
“GERÇEK DİNLEYİCİM OLDUKLARINI BU ŞARKIYI BİLMELERİNDEN ANLARIM”
Benim favorim “Gözlerin Su Yeşili.” Sadece bu albümde değil, tüm şarkılarınız arasından… Ayşegül Aldinç külliyatının en derin en hazin, en yalnız şarkılarından biri. Her nakaratta sesinizin gitgide çaresizleşmesi, kuşkusuz bu şarkıyı dinleyen her bünyeye nüfuz etmiştir. Sizden başka kimsenin bu şarkıyı seslendirmemesi çok şaşırtıcı gerçekten. Bir cover’ı bile yok. Kaybolan şarkılardan biri bu, siz ne dersiniz?
“Gözlerin Su Yeşili”, işte o mücevher gibi bir şarkıdır. Dantel gibi işlenmiş, derin bi şarkı. Az önce sözünü ettiğim resim bu şarkıda da var. Sobanın üzerindeki mavi çaydanlığı, sehpada yanan küçük mumları, tablada tüten kokulu otları gözümüzü kapamadan da rahatlıkla görebiliriz. Benim de diskografim içinde en sevip başka bi yere koyduğum bir şarkıdır. Benim için bir anlamda turnusol kağıdıdır da… Beni bilen ve takip eden müzikseverlerin gerçek sevenim ve dinleyicim olduğunu bu şarkıyı bilip bilmediğinden anlarım. (Gülüyor.)
Peki, sizin kendinizden dinlemeyi en çok sevdiğiniz, “Bu şarkıyı nasıl iyi söylemişim!” dediğiniz şarkılarınız hangileri?
Ah ne zor soru! (Gülüyor.) Her devrin duygusu ayrı. Duygumu katmadan olmaz. Ruhunu hissettirmeden.
Bilemedim şimdi. Sanki canlıymış gibi bu şarkılar onu desem, öbürü küser; bi de bu şarkıların yaratıcıları var tabii aynı şeyi düşünüyorum; onlar da küser, değil mi? Evet… Sanki…
“ZAMANIN YAVAŞ AKTIĞI YILLARDI, KAFA KARIŞIKLIKLARIMIZ DAHA AZDI”
O ilk albümün çıktığı dönemin ruhu bambaşkaydı elbette. 90’ların müziklerini selamlayan, 80’lere veda eden bir albüm gibiydi bir yandan sizin albümünüz. Sizce o günlerden bu yana duygu ve ruh olarak en çok kaybettiğimiz şeyler neler?
Cevap sorunun içinde. Doğru tespit. Duygular, ruh… Zamanın daha yavaş aktığı yıllardı. Kafa karışıklıklarımız daha azdı. Teknoloji, çağa hız kazandırınca konsantrasyonlar, duygular şekil değiştirdi. Bu yüzdendir genel anlamda o yılların büyüsü.
Bir kadın olarak, sanat dünyasının içinde çok mücadele verdiniz mi? Her zaman çok güzel ve karizmatik bir kadın olarak tanındığınız bilindiğiniz için bunu soruyorum. Başarılı ve güzel olmak, dezavantaj oldu mu?
Teşekkür ederim. Böyle iyi özellikler dezavantaj olur mu? İnsani özellikleri kişiyi hayata taşır ve devamlılığını sağlar.
Konumuz şarkılar üzerine olduğundan örneği ona uygun ve kendi bakış açımdan vermek durumundayım.
Herhangi bir sanatçıyı önce insani özelliklerine bakıp değerlendirme yaklaşımımdan vazgeçeceğimi sanmıyorum. Bu hep böyle oldu.
Bu müzikal yolculukta en çok kimlere teşekkür etmek istersiniz, neler dersiniz?
Hayatıma dokunanlara güzel izler bıraktıkları için çok ama çok teşekkür ederim. Aramızdan ayrılan değerlilerin, sevgililerin ise ruhları gani gani şâd olsun.
Ufukta yeni bir albüm projesi olacak mı yoksa Ayşegül Aldinç’ten bir single gelir mi?
Var bi takım numaralarımız. Zamanı gelince… (Gülüyor.)
Ajandakolik’in klasik bir sorusu var. Ajandanız ya da not defteriniz var mı?
Olmaz mı deliler gibi var hem de. Saklıyorum alayını birden…
Karantina günleriniz nasıl geçti, geçiyor? “Yeni Normal” denilen bu süreç hakkında neler düşünüyorsunuz?
Karantina, mecburiyetten dışarı çıkmalar haricinde devam ediyor bizim evde. Anneciğimi yanıma aldım. Onunla takılıyoruz. Gayet de mutluyuz. Yemekler yapıyorum, güzel güzel bakıyorum anneme. Evde yürüme bandım ve spor aletlerim var. Onlardan yararlanma ve düzenli beslenmeyle şaşılacak şey ama hiç kilo da almadım.
Belli bir süre evde olunca evde olmanın çok da can sıkıcı bir durum olmadığını fark ettim. Ekmek de yaptım. Ondan da eksik kalmadım. (Gülüyor.) Meğer evde beni bekleyen ne çok elenecek ve düzenlenecek şey varmış. Bir ferahladım ki sormayın. (Gülüyor.)
Şu anki Ayşegül Aldinç olarak 1988’deki Ayşegül Aldinç’e yalnızca müzik kariyeri için değil, hayat hakkında da ne gibi önerilerde bulunur, neler söylerdiniz?
Akıllı ol, sakin ol, azmini ve kararlılığını sürdür. Duygunu kaybetme zaten dürüst bir kızsın. Aferin. Devam! (Gülüyor.)