Advertisement Advertisement

ASLI SELÇUK: “BABAMDAN KARİKATÜRLERİNİ ANLADIM DİYE AFERİN ALIRDIM”

Turhan Selçuk kızı Aslı Selçuk ile.


Her söyleşi özel ama bazı söyleşiler daha özel… Açıp tüm aile albümünü karıştırmak istediğim, evin tıpkı benim gibi tek çocuğu, tek kızı Aslı Selçuk ile bir aradayız. Türkiye’nin en iyi hikayecilerinden Füruzan’ın ve ünü dünyaya yayılmış çizer Turhan Selçuk’un kızı olması, o siyah beyaz fotoğrafları karıştırma isteğimin başlıca nedeni hiç kuşkusuz. Konuşacak çok şey, dinlenecek çok anı var, biliyorum. Sebeb-i ziyaretimse babasının karikatürlerini yeniden okurla buluşturan yepyeni ve çok özel bir kitap üçlemesi. “Siyasetin Göbeği” serinin ilk kitabı. İkinci kitap “Manzara-i Umumiye” bu ay çıkıyor. Bir de “İnsan Denen Garip Hayvan” var. Onun içinse eylülü beklememiz gerek. Laf lafı açıyor, sohbet genişliyor. Çocukluğuyla başlıyoruz, kitaplara, çizgilere, anılara uzanıyoruz. Siz bi’ dolu kelime okuyacaksınız ama aslında bu sohbette “Söz Çizginin”. Sevgili Turhan Selçuk ustayı tüm sevgimle selamlıyorum…

Söyleşi: Nilüfer Türkoğlu
nilufer@ajandakolik.com 

(Aile fotoğrafları kaynak gösterilmeden başka bir yayın tarafından kullanılamaz.) 


Bir yazar anne Füruzan, bir çizer baba Turhan Selçuk… Bu kadar tanınan ve büyük hayranlık uyandıran iki sanatçının çocuğu olmak hayatınızı nasıl etkiledi? Yazarlığa veya çizerliğe eğiliminiz oldu mu hiç; babanızla hiç karikatür çalıştınız mı örneğin ya da anneniz edebiyat derslerinize yardımcı oldu mu?

Babamdan dolayı resme ve karikatüre büyük ilgi duydum. Babamın karikatürlerini kendime göre çizerdim. Zaman zaman babam kendi özel sütununa benim karikatürlerimi koyardı. “Kızım benden iyi çizdi, bugünkü yerimi ona verdim” diye. Baba kız paylaştığımız desenler de oldu. Henüz yedi yaşındayken Goethe Enstitüsü’nün düzenlediği Dünya Çocukları Resim Yarışması’nda birinci oldum. Babamın kurduğu derneğe üye oldum, çizmeyi sürdürdüm. Sinema ve arkeolojiye ilgi duyuyordum. Arkeolojinin ardından Paris 1 Panthéon Sorbonne’da sinema okudum. Annemden dolayı yazıya da meraklıydım. 1990’lardan beri sinema yazıları yazıyorum.

Füruzan, Aslı Selçuk, Turhan Selçuk


“ANNEM VE BABAM KADAR MÜKEMMEL OLAMAYACAĞIM DÜŞÜNCESİYLE ONLARIN MESLEKLERİNİ YAPMADIM”

Normalde anne baba meslekleri çok fazla tercih edilir. Bir üst nesilden devralır gibi çocuklar, ailelerinin yaptığı işleri takip eder. En çok da sanat alanında bunu gözlemleyebiliyoruz. Siz kariyerinizi nasıl belirlediniz?

Haklısınız, öyledir genellikle. Babam ve annem sanatlarında o kadar başarılı ve iyiler ki… Ben onlar kadar mükemmel olamayacağım düşüncesiyle bu hevesimden vazgeçtim. Önümde yetkinliğe ulaşmış iki yaratıcı vardı. Ya onlar kadar iyi olmalıydım ya da kendime başka alanlar bulmalıydım. Ben de sinemada karar kıldım. Seçimimden memnunum. Sanat ve edebiyat duygumu elbette ikisine borçluyum.


Babanızı düşündüğünüzde, ikinizin olduğu bir anı düşleyelim. Turhan Selçuk ve kızı Aslı, nerede, hangi dönemde neler  yapıyor ?

Babam Milliyet gazetesinde çalışırken karikatürleri vermek için Cağaoğlu’na çıkardık. İşimiz bittikten sonra Ümit Restoran’a gider, başbaşa yemek yerdik. Sonra Sirkeci’deki kırtasiyeler ve fotoğraf malzemesi satan dükkanları kolaçan ederdik. Babam aynı zamanda çok iyi bir fotoğrafçıydı. Çocukluğumun en mutlu zamanları annemle babamla geçirdiğim Esentepe yıllarıydı. Kocaman bir bahçe, bahçede değişik ağaçlar ve bitkiler, bir kurt köpeği Çomar, bir buldog-çoban karışımı Korna, kavgacı horoz ve tavuklar, ördekler, kediler, resmini çizdiğim Osman kedi. İyi ki doğanın içinde büyüdüm, hayvanları çok severim.

 

Turhan Selçuk’un yarattığı gözüpek, halk kahramanı karakteri Abdülcanbaz (en önde), sağında peluş ayısı ile kızı Canbaziye, solunda eşi Ruhsar.


Turhan Selçuk’la bütünleşen karakteri Abdülcanbaz ve kızı Canbaziye ile Turhan Selçuk ve kızı Aslı Selçuk arasındaki ortak özellikler neler olurdu?

Abdülcanbaz babam, annem Füruzan, Ruhsar, ben de kızları Canbaziye’yim. Babam çizgi roman Abdülcanbaz’ı çizerken bir süre sonra ailesini de okura tanıttı, yani bizi. Hatta peluş ayım bile çizgi romanın kareleri arasına katıldı. Canbaziye, Abdülcanbaz’ın serüvenci kızıdır, bazı maceralara babası ve annesiyle birlikte atılmıştır.


“Siyasetin Göbeği”, Turhan Selçuk külliyatının belli bir bölümüne yönümüzü çeviriyor. Bu ilk kitap, yerel ve dünya siyasetine odaklanıyor. Turhan Selçuk’un politikaya bakışını iyi özetleyen belirgin karikatürlere rastlamak da mümkün bu kitapta. Babanızın uzun yılları kapsayan
sanat hayatında aynı zamanda politik bir figür olduğunu da söyleyebiliriz. 12 Mart askeri darbesini izleyen haftalarda gözaltına alınıp kaburgaları kırılmış. Çizdiklerinden korktuğunuz, ya başına bir şey gelir dediğiniz oldu mu? O karanlık günleri nasıl hatırlıyorsunuz?

Ben çok küçüktüm. Evde yardımcımız vardı. O beni balkona çıkardı, evin içindeki sertliği görmedim. Yaşananları yıllar sonra anlatılanlarla öğrendim. Ağır bir acı duydum. Öylesi dürüst, onurlu bir insana babama yapılanları asla bağışlayamam.

“Siyasetin Göbeği”nde yer alan karikatürler daha çok hangi yılları kapsıyor? 

Siyaset’in Göbeği’nde yer alan karikatürler 1950-1995 yıllarını kapsıyor. Tüm karikatürler çok günceller, geçmişi, günümüzü, yansıtıyorlar, yansıtmayı sürdürecekler. Ülkemizin ve dünyanın sorunları hiç değişmedi, öyle görünüyor ki değişmeyecek de. Babamın karikatürleri daima güncel ve güncel kalacak.

Daha çok patronlar, emekçiler, ekonomik sistem ve bunun karşısında duran insan hakları, düşünce özgürlüğü gibi direniş noktalarına değinen “Manzara-i Umumiye” ve kadın-erkek ilişkileri, insan doğası, kültür sanat, bilim gibi konuların çevresinde dolaşan “İnsan Denen Garip Hayvan” da bu kitap serisinin devamı olarak yolda. Proje nasıl oluştu? Karikatürleri siz mi belirleyip seçtiniz? Eğer öyleyse hangi karikatürün yayınlanacağı konusunda neye göre karar veriyorsunuz?

Öneri bana Tudem Yayınevi’nden geldi. Desen bölümünün editörü Ayşegül Hanım, Turhan Selçuk’u yeni kuşaklara tanıtmak istedikleri için babamın karikatürlerinden oluşan üç albümden oluşan kitap serisi yapmak istediklerini söyledi. Karikatürler temalara göre ayrılacaktı. Bu ilk kitapta karikatürleri yayınevi seçti, güzel bir seçki oldu kanımca. Manzara-i Umumiye’de benim önerdiğim çizimler de olacak. Titiz, kapsamlı bir çalışma yaptık. Geniş kitlelere ulaşmak içinde kitapların boyutları daha ufak, ücretleri de daha ekonomik oldu.

“DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN TURHAN SELÇUK’U BİLENLER ONU BENZERSİZ ÇİZGİSİNDEN HEMEN AYIRT EDEBİLİR” 

Yazarlardan şairlere gazetecilerden akademisyenlere Turhan Selçuk için yazılıp söylenmiş öyle güçlü ifadeler, öyle eşsiz cümleler var ki… Ama beni en çok etkileyen “Turhan Selçuk bir edebiyat adamıdır. Çehov’da olduğu gibi Turhan’da insanlık ağlarken gülendir” sözüyle ustaların ustası Yaşar Kemal’inkidir. “Çizginin edebiyatı” denince akla gelen ilk isim olmasını siz neye bağlıyorsunuz?

Yaşar amca, hem babamın hem de amcam İlhan Selçuk’un arkadaşıydı. Üçü birlikte Adana’da okudular, dedem Kasım Selçuk da onların askerlik hocasıymış. Ne yıllarmış, değil mi ? “Çizginin edebiyatı”nı yaparken Turhan, az yazıyla hatta yazısız karikatür yapmayı yeğledi. Sanatı boyunca çizgilerini öylesine değiştirdi ki karikatürlerini yazıdan gitgide arındırdı. “Söz Çizginin” dedi ve iletisini salt çizgiyle aktarmaya başladı. Sanatında öylesine özgün, benzersiz bir boyuta ulaştı ki karikatürün altında imzası olmasa da okuru onu hemen tanıdı. Dünyanın neresinde olursa olsun Turhan Selçuk’u bilenler onu benzersiz çizgisinden hemen ayırt edebilirler.

Gençlik yıllarında Turhan Selçuk


Peki Turhan Selçuk, evrensel ve zamansız oluşunu neye borçlu?

Sanat değerini kazanmış her yapıt, zamanı aşmayı, dünyayı kucaklamayı başarır. Babam da bu noktadaydı. Çok çalışkandı, üretkendi, gözlem yeteneği güçlüydü, yoğun bir birikimi vardı çünkü tüm dünyayı takip ederdi.

Babanızın yaşadığı süre boyunca bu coğrafyada yeterince değer gördüğünü düşünüyor musunuz?

Hem gördü hem de görmedi diyebilirim. Yurt dışında özellikle İtalya, Fransa ve ABD’de değeri çok daha iyi bilindi. İtalya’nın en ünlü mizah dergisi Il Travaso’nun kadrosuna girdi (1958). Bu dergide ünlü yönetmen Federico Fellini karikatürcü olarak çalışmıştı. Yurt dışında ayrıca   Atlas, Pardon, Die Weltwoche, Can Can, Nebelspalter, La Codorniz, Inostrannaya Literatura, Novum Gebrauchs Graphik gibi çok önemli dergilerde karikatürleri yayınlandı. Babam ülkesini çok severdi, politik mücadelesini kesintisiz Türkiye’de sürdürdü. Hiçbir zaman düşüncelerinden ödün vermedi, daima dik durdu, adaletsizliğe, haksızlığa, sömürüye karşı çıktı, korkusuzca eleştirdi.

Babanıza dair somut olarak sakladığınız kişisel bir eşya var mı evinizde? 

Babamın tüm eşyalarını, karikatürlerini, çizim malzemelerini, kitaplarını saklıyorum. 1975’ten 2010 yılına dek yaşadığı evi olduğu gibi koruyorum. Ev adeta bir müze gibi. Tüm bunların benim için manevi değerleri öylesine büyük ki…

“ADANA’DA TURHAN SELÇUK – İLHAN SELÇUK KÜLTÜR SANAT EV AÇMAYI PLANLIYORUZ” 

Müze demişken… İstanbul’da bir Turhan Selçuk Müzesi veya kültür evi açma gibi girişimleriniz var mı? Gelecek nesillerin Turhan Selçuk çizgisini daha iyi tanıması için bu tür kültürel çalışmalar yapmayı planlıyor musunuz?

Turhan Selçuk ve İlhan Selçuk, dedem Kasım Selçuk asker olduğu için 1938-1942 yılları arasında Adana’da yaşadılar. Adana Erkek Lisesi’nde okudular, dostluklar kurdular. Adana’nın o yıllardaki coşkulu, enerjik, renkli atmosferi her ikisini de etkiledi. Yakın bir zamanda Seyhan Belediyesi Tepebağ mahallesindeki yaşadıkları evi satın aldı. Bu tipik Adana evini Turhan Selçuk – İlhan Selçuk Kültür Sanat Evi olarak açmayı planlıyoruz. Umarım hayata geçer. Burada aynı zamanda çok çeşitli kültür sanat etkinlikleri de düzenlenecek. Turhan Selçuk’un ünü yıllar önce sınırlarımızı çoktan aştı. Benim görevim onu daha da ileriye, geleceğe taşımak.

Aslı Selçuk

Babanızın İlhan Selçuk ile birlikte çıkardığı “41 Buçuk”, “Karikatür” ve “Dolmuş” dergilerinin bugün izini sürmek mümkün mü? Sahaflarda bu dergilere rastladığınız oldu mu hiç?

41 Buçuk (1952), Dolmuş (1956), Karikatür (1958) dergileri 1950’lerde yayınlanmış politik mizah dergileridir. O yılların cesur, muhalif dergileriydi. Hem babam hem de amcam ileri görüşlü kimliklerdi. Bu dergilerin izlerini sahaflarda sürmek mümkün. Evde bu dergilerin tüm sayıları bende var, babam çok iyi, titiz bir arşivciydi.

Türkiye’nin geldiği noktayı değerlendirecek olursanız Turhan Selçuk bugün en çok hangi konuları çizgiye taşıyor olurdu? Kadınlar için daha çok “ses”lenirdi belki de…

2010’dan beri bunu hep kendi kendime düşünürüm. Yıl 2021, Türkiye’nin politik, ekonomik durumu, Covid-19, doğanın insana karşı isyanı, kadına uygulanan şiddet, gittikçe insanlığını yitiren insanlar… Covid-19 hariç babam, bu konuları zaten 1940’lardan 2010’a dek çizmeyi sürdürdü.

İlhan ve Turhan Selçuk kardeşler

Ne hüzünlü bir tesadüf ki babanız, kardeşinin doğum gününde 11 Mart’ta hayatını kaybediyor. Sonra çok değerli yazar İlhan Selçuk’u aynı yıl yitiriyoruz. Abi kardeşten öte birbirlerine yoldaş olan bu ikili anılarınızda nasıl canlanıyor?

Evet, babam, amcamın doğum günü 11 Mart 2010’da yaşamını yitirdi. Amcam da onun hemen ardından yılın en uzun günü 21 Haziran 2010’da aramızdan ayrıldı. İkisi de her zaman gözümün önündeler, aklımdalar, belleğimdeler. Kahkahalarıyla, konuşmalarıyla, hep de öyle kalacaklar. Ben de onların gözlerinden olaylara, durumlara bakmaya çalışıyorum, bana kazandırdıkları, katkıları çok büyük. Onları çok arıyorum ve özlüyorum, özellikle giderek ağırlaşan şu son yıllarda…

“BABAM GÜNLÜK KARİKATÜRLERİNİ BANA VE ANNEME GÖSTERİP NE ANLIYORSUNUZ DERDİ”

“Söz Çizginin” diyerek yazısız karikatürün öncüsü olan Turhan Selçuk’un, eserlerinin anlaşılmadığını düşündüğü oldu mu hiç? Bu konuda sizinle veya duyduğunuz, bildiğiniz paylaşımları oldu mu?

Okurların bazen mektup yazarak bazı karikatürlerde ne anlatmak istediğini sordukları olmuştur. Babam her karikatüründe her okurunun farklı iletiler bulabileceğini söylerdi. Günlük karikatürlerini bana ve anneme gösterip ne anlıyorsunuz derdi. Biz de gülüşerek cevaplardık. İkimiz de aferin alırdık babamdan. Ben ayrıca anladığım için çok sevinirdim.

Turhan Selçuk imzası da başlı başına bir karikatür gibi. Ne zaman bu imzayı tasarlamış, bu konuda bilginiz var mı? Ben hep Turhan’ın T’sini çiviye benzetirim. Sanki mizahın, hicvin çivisini karikatürüne çakıyormuş gibi gelir bana hep o imzayı görünce…

Babamın çizgisi gibi imzası da yıllar içinde değişti. Çizgisi daha köşeli, keskin olmaya başlayınca imzası da farklılaştı. Ayrıksı, benzersiz bir imzası vardır.

Bugün “Siyasetin Göbeğinde” sıradan hayatlarımızı yaşamak için mücadele verirken Turhan Selçuk ustanın aydınlık yolundan gitmek isteyecek yeni nesil için neler söylemek istersiniz?

Genç kuşağa, Turhan Selçuk ve İlhan Selçuk’un tüm yaşamları süresince yaptıkları gibi dik durmalarını, omurgalı olmalarını öneririm. Ödün vermesinler, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ayrılmasınlar, adaletsizliğe, haksızlığa karşı dursunlar. İnsan olmanın tüm koşullarını ancak böyle yerine getirebilirler.

Turhan Selçuk’un çizgilerini genç nesillere taşıya bir seçki

Comments
  • Değer Engür

    Adanalıyım, Cumhuriyet Gazetesi ve, babanızın çizgileri ile büyüdüm. İyi ki…

    Haziran 24, 2023
YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media