
ADANA ALTIN KOZA GÜNLÜKLERİ #2
31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali tam gaz devam ediyor. Festivalin Ulusal Yarışma bölümünde günün seçkisinde yer alan “Hiçbir Şey Yerinde Değil”, “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri” ve “Su Yüzü”nden bu yazıda bahsedeceğim.
AJANDAKOLİK SİNEMA YAZARI AHMET DUVAN, ADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ’NDEN YAZIYOR:
ahmetduvan15@gmail.com
Hiçbir Şey Yerinde Değil
Yönetmen Burak Çevik’in üçüncü uzun metrajı olan “Hiçbir Şey Yerinde Değil”, Türkiye prömiyerini gerçekleştirdi. Filmin kadrosunu Burakcan Aras, Efe Taşdelen, Onur Gözeten, Yiğit Ege Yazar, Celal Öztürk, Eren Kol ve Tufan Berk Yıldız paylaşıyor.
1978 yılında geçen ve gerçek bir hikayeden uyarlanan “Hiçbir Şey Yerinde Değil”. 80 Darbesi öncesinde devrimin siyasetle ve silahlanmadan gerçekleşeceğine inanan beş kişilik solcu bir genç grubun, sağ görüşlü bir grup tarafından evlerinin basılarak esir alınmalarını ve o gece yaşananları anlatıyor.

Burak Çevik’in yönettiği Burakcan Aras, Efe Taşdelen, Onur Gözeten, Yiğit Ege Yazar, Celal Öztürk, Eren Kol ve Tufan Berk Yıldız’ın başrollerini paylaştığı Hiçbir Şey Yerinde Değil ekibi.
Burak Çevik, ufak atlamalar hariç filmin genelinde tek çekim tekniği üzerinden ilerlemeye çalışıyor. Sağ ve sol kesimin sürtüşmesini ve trajedisini bize yaşatmak istiyor. Bu düşünce, filmin gerilimli atmosferiyle fena olmayan bir fikir olarak duruyor. Ancak yönetmen süresinin neredeyse çoğunda tek çekimi gerilimi arttırmak için kullanmıyor. Sahip olduğu sürenin çoğunu didaktik olmak için harcıyor. Bu metin yığınının içeriği de pek yerine oturmuyor. Filmin başından itibaren üzerimize saçılan hikaye aktarımı hikayenin gidişatını ve karmaşasını olumsuz etkiliyor. Finaldeki İstiklal Marşı sahnesi ise hiç de etkileyici olmayan fakat izleyiciyi etkilediği sanılan bir ders niteliğinde göze sokuluyor. Bu eksilerin yanında sanat ve görüntü yönetmenliğinin fazlasıyla başarılı olduğu sahnelere şahit oluyoruz. Burak Çevik, film boyunca kendince oluşturduğu tutarlılığını büyük ölçüde korumayı başarıyor.
Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri
Avukatlık yapan Murat Fıratoğlu, “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri” ile filmin yapımcılığını senaryosunu, yönetmenliğini ve başrolünü üstleniyor. 81. Uluslararası Venedik Film Festivali’nde jüri özel ödülü alan filmin oyuncu kadrosunda Ali Barkın, Güneş Sayın ve Fırat Bozan yer alıyor. Film için şu ana kadar festivalin en ses getiren yapımı diyebiliriz. Altın Koza En İyi Film Ödülü için liste başında gözüküyor. Şanlıurfa’nın Siverek İlçesi’nde domates tarlasında çalışan Eyüp, zor çalışma şartları ve ustabaşı Hemme ile yaşadığı tartışma sonucu Hemme’yi vurma kararı alır. Silahını almak için eve giderken yolda karşılaştığı olaylar hikayeyi karmaşık durumlar silsilesine sokar.

Murat Fıratoğlu’nun yönettiği Ali Barkın, Güneş Sayın ve Fırat Bozan’ın oynadığ “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri” film ekibi sahnede.
“Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri”; alıkonulan, her sıkıntının yoklukla harmanlandığı hayatların içerisinde hepimizin hayatlarından bir kesit sunuyor. Yönetmen ve oyuncu Murat Fıratoğlu, Urfa’nın Siverek İlçesinde geçen bir sonlanamama hikayesini yörenin dokularını ve kültürünü yansıtabileceği özgünlükte bir formla yansıtıyor. Domates tarlasındaki ustabaşı Hemme’yi öldürmek için evine varmaya çalışan Eyüp, etrafındaki insanlar tarafından oyalanarak alıkonulur. Tıpkı bir tarlada hayatını devam ettirmek için alıkonulduğu gibi. Öldürme arzusunun normal gündelik yaşamla olan çatışması filmin mizahını oluşturur. Her duraksayış ve her oyalanma farklı perspektiflerden yüzümüze tutulan bir ayna görevinde. Yerdeki kurutulmuş domateslerle tasvir edilen “kırmızı” formuna bürünmüş öfkenin filmin sonunda umursamadan tekmelenen kırmızı kola kutusuna dönüşmesi, çalışmayan ve elle sürülen motorların anlatmak istediği bir şey var; yoklukta var olmak ve alıkonulmak.
Su Yüzü
Günün son seansında ise “Su Yüzü” yer alıyor. Yönetmen ve senarist Zeynep Köprülü’nün ilk uzun metraj deneyiminde; Cemre Ebüziyya, Nazan Kesal, Yasemin Szawlowski ve Aytek Şayan ona eşlik ediyor.
Yetersizlik duygusuyla boğuşan ve bir çıkış yolu arayan Deniz, annesinin düğününe katılmak için doğduğu kasabayı ziyaret eder. Doğduğu eve döndüğünde geride bıraktığı korkuları, öfkesi ve pişmanlıkları suyun üstüne çıkar. Annesinin baba yadigarı olan evlerini ona bıraktığını öğrenir. Sorunlarıyla yüzleşmedikçe hayatına devam edemeyeceğine karar verir.

Zeynep Köprülü yönettiği, Cemre Ebüziyya, Nasan Kesal, Yasemin Szawlowski ve Aytek Şayan’ın oynadığı “Su Yüzü” ekibi.
Arayış, çaresizlik, pişmanlık, kaybedilen insanla arzulanan imkansız hesaplaşmalar belki de insanın ve hayatın en büyük kabullenmelerinden. Zeynep Köprülü, sinemada örneklerini çokça gördüğümüz bu hissi hikayesinin ana teması yapıyor. Deniz karakterinin babasının kaybı üzerinden yaşadığı “keşkelerini”, gelecek kaygısı ve varoluş mücadelesi süslüyor. Hikaye, Deniz ile annesinin ilişki dinamiği üzerinden kurgulanırken bir anda rotasını Deniz’in duygusal ilişkilerine yöneltiyor. Annesi üzerinden kurulan hikaye gelişimi bu noktada bölünme yaşıyor. Filmin asıl amacı Deniz’i anlatmak olsa da, annesi ile filmin başından tohumları ekilen, sürtüşmeler ve anlaşmazlıklar fazla soyut bir şekilde çözülüyor. Deniz’in içinde yaşadığı gerilimi ve yaşadığı tereddütler ise iyi bir sinematografi ile yansıtılıyor. Filmin çıtasını Deniz’in tek sekanslarından çok etrafındakiler belirliyor. Anlatı, ne zaman odağını Deniz ve etrafına çevirse, diğer karakterlerin film içerisinde yeterince gelişmemiş olması senaryo içerisinde kopukluklar ve aksaklıklar yaratıyor.