VANESSA KIRBY’NİN PERFORMANSIYLA HATIRLANACAK BİR FİLM: PIECES OF A WOMAN:
Dünya prömiyerini geçtiğimiz eylül ayında 77. Venedik Film Festivali’nde yapan “Pieces of a Woman”, şu sıralar Netflix’te izlenebilecek en sert gerçekçi filmlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Filmin ilk 22 dakikası tokat gibi!
YAZI: GİRAY YAVUZ
gyavuz71@gmail.com
Instagram adresi: @serendipity.sinefil
İlk defa İngilizce bir filme imza atan Macar yönetmen Kornel Mundruczo, “Pieces of a Woman”ı son derece sert bir plan sekans ile açıyor. İki saatlik filmin neredeyse dörtte birini içeren bu yönetmenlik gösterisine sadece açılış demek ne kadar yeterli olur bilemiyorum. Dişlerimi sıkarak seyrettiğim belgesel gerçekliğindeki bu evde doğum sahnesi boyunca, bir kadının bebeği ve kendisi için büyük risk teşkil edebilecek böyle bir deneyimi istemiş olmasındaki acayipliği sorgulamadan edemedim.
Mundruczo, görüntü yönetmeni Benjamin Coeb ile birlikte filmi Boston’un gri bulutlarla kaplı ekim ayında açarak nehrin buz tuttuğu kış mevsimine doğru usul usul taşıyor. İkilinin yarattığı görsel doku filmin odağındaki Martha karakterinin ruh hali ile paralel seyrediyor.
Köprü inşaatında çalışan baba adayı Sean’ın (Shia LeBeouf) bahsettiği, yapılara zarar veren rezonans tehlikesinin, karısı Martha (Vanessa Kirby) ile aralarındaki ilişkide gerçekleşmiş olması izleyiciye sunulmuş güçlü bir metafor. Nitekim, karı koca arasında belki de yeterince sağlam inşa edilmemiş olan bağlılık köprüsü doğum sonrasında birdenbire yıkılıveriyor. İşte tam da bu noktada aynı zamanda yönetmenin eşi olan Kata Weber’in senaryoyu yazarken yaşadığı kararsızlığı hisseder gibi oluyoruz. Bir taraftan annesinin Martha’yı kendisi kadar güçlü olamadığı için yargılamasıyla başlayan çatışmayı senaryoya dahil eden Weber, diğer taraftan da doğumda yaşananlarla ilgili hukuki süreç üzerinden bir mahkeme dramasına kapı açıyor.
İLK BAŞROLÜNDE VANESSA KIRBY’YE OSCAR ADAYLIĞI GELİR
Ele aldığı bunca meselenenin altında ezilmeyen filmin, Shia LeBeouf’ün canlandırdığı Sean karakterinin hikâyeyi manasız terk etmesine rağmen tamamiyle dağılmayışını Venedik’ten ödüllü Vanessa Kirby ile annesi rolündeki Ellen Burstyn’in enfes performanslarına borçlu. İlk başrolünü oynayan Kirby’nin bu yılın Oscar adayları arasında olabileceği şimdiden konuşulmaya başlandı bile. Onun bu yarışta gündemde kalmasını sağlayacak faktörlerden biri de Pieces of a Woman’ın yapımcıları arasında Martin Scorsese’nin adının da yazılı olması hiç şüphesiz.
Filmde en az köprü kadar güçlü bir başka metafor ise “elma”. Martha’nın elma koklamasına, yerken çekirdeğini çıkarıp filizlenmesi için pamuklara sarmasına önce anlam veremesek de Martha’nın mahkemede karşı tarafın avukatına söyledikleriyle birlikte bu meyveye yüklenmiş olan derin manayı kavrıyoruz. Bu metafor, filmin final kadrajı ile daha da anlamlı bir hal alıyor.
The Lord of The Rings gibi fantastik/epik bir serinin soundtrack’ına imza atmış Howard Shore’un ondan pek de beklenmeyecek dinginlikteki müzik çalışması da filmin önemli bir unsuru. Piyano ve yaylılarla icra edilmiş on adet parçayı içeren albüm, filmi izlediğim günden beri kulaklığımdan eksik olmadı.
*Film, 7 Ocak’tan bu yana Netflix’te.
Filmin puanı : 6,5/10
Ebru Batık
Öncelikle analizlerinizi çok yüzeysel bulduğumu söylemeliyim (daha önce de Azizler ile ilgili yorumunuzu okumuştum). Yer darlığından mı zaman azlığından mı bilmiyorum ama keşke daha incelikli yorumlar okusak diye düşünmeden edemiyorum. Filmin evde doğum yapmakla ilgili tercihi sorgulamaması çok normal zira bu filmin konusu o değil. Amerika’da evde doğumun sıklıkla uygulanıyor olması ve hastanelerde gerçekleşen doğumlarda da birçok komplikasyon yaşanabilme ihtimali bir yana evde doğum vs. Hastanede doğum tartışması anne-kız ilişkisinin ve onların hayata bakış açılarının farklılığını ortaya koyan bir gösterge sadece, hatta bunu sorgulamak tam da filmin istemediği şey. Diğer taraftan köprü metaforu anne-babanın çatırdayan ilişkilerinden ziyade bebeğin kaybıyla ilgili; bazen her şey yolunda gider ama köprü yine de yıkılır, bebek yine de ölür vb. Bunu anladıktan sonra babanın usulca kadrajdan çıkması kadar normal bir şey olamaz, aynı şekilde annenin de bu gerçeği (bazen bazı telafi edilemez şeyler olur ve bu kimsenin suçu değildir) hepimize haykırması ile film bitiyor zaten.
Giray Yavuz
Ebru hanım merhaba,
Görüşlerinize saygı duyarım emek verip yazmışsınız teşekkürler. Öncelikle bu nitelikli platformun bana dikte ettiği bir yer kısıtlaması bulunmuyor yazılarımı kısa veya uzun yazmak benim tercihim. Şöyle anlatayım, iki tür eleştiri modeli vardır bunlardan ilki, Altyazı dergisinde örneklerini göreceğiniz gibi filmi alt metinleri, psikolojik, sosyolojik referanslarıyla uzun uzadıya irdeleyen ve derin analizler içeren akademik modeldir, Diğeri ise eski Sinema dergisinde gördüğünüz filmin hikayesinden, kısaca meselesinden , oyuncularından, yönetmeninden ve teknik unsurlarından çok da uzatmadan bahseden potansiyel izleyiciye filmi izleyip izlememesi yönünde karar verirken yardımcı olup izlediğinde ise tartışmaya zemin hazırlamak amacıyla yazılan klasik modeldir. Ben bu ikincisine daha yakın bir uslupla yazmayı seviyor\tercih ediyorum. Sizin tercihiniz ise ilki sanırım ? Yazımda filmin evde doğumu sorgulamamasını hiç eleştirmedim. Bu kanıya nasıl vardınız bilmiyorum ? Filmin derdinin bu olmadığı çok açık. İfade etmeye çalıştığım, evde doğumun içerdiğivciddi risklere rağmen günümüz modern dünyasında tercih edilebiliyor olmasını insani olarak algılamakta zorlandığımdı sadece. Köprü metaforuna biçtiğiniz rol ise bana biraz zorlama göründü ki bu metafor tam da karı kocanın arasındaki bağı işaret ediyor kanımca. Bence herşeyin yolunda gittiği bir durum da yok ortada zaten doğum sonrası hemen aldatmanın yaşanması ilişkide köprünün (bağın) sağlam kurulmamış olduğunu işaret ediyor. Babanın kadrajdan çıkması dediğiniz durum da pek de usulca değil cebine koyulan parayla oluyor ve bence sinematik olarak da iyi bir anlatım içermiyor. Eşler onca travmayı birlikte atlatmaya uğraşırken adam birden paraya tamah edip adeta buharlaşıyor ve karakterler bu durumu hiç sorgulamıyor, Sanki adam hiç var olmamış gibi film yoluna devam ediyor. Gerçek hayatta bu mümkün olabilir gibi görünse de film dilinde doğru bir anlatım içerdiğini söylemek zor. Tabii bunların hepsinin subjektif yorumlar olduğunu söylememe gerek yok. Sinemanın cazibesi de biraz da buradan gelmiyor mu zaten ? Aynı filmi izliyor farklı şeyler düşünüyoruz. Yapıcı eleştirilerinizi her zaman okumak dileği ile. Selamlar.
Giray Yavuz
Ayrıca yazılarımda mümkün olduğu kadar bariz spoiler vermemeye çalıştığımı da fark etmiş olmalısınız. Yukarıda bahsettiğim ilk türde analiz yazıları ise açık spoileri gerektirir.