Advertisement Advertisement

Şafak Güven boş İstanbul’u fotoğrafladı: “18 Milyonluk Sessizlik”

Beşiktaş İskelesi.

İki haftadır uygulanan sokağa çıkma yasağında basın çalışanı olarak İstanbul sokaklarında fotoğraf makinemle, 18 milyonluk şehirde kimseye çarpmadan yürüyemeyeceğiniz caddelerde yalnız başıma ‘özgürce’ dolaştım. Ağaç çektim, kuş çektim. Boş yolları, duvarları, caddeleri ve sokakları…Yani İstanbul’u çektim. Sade ve rahat bırakılan İstanbul’u…

Yazı ve fotoğraflar: Şafak Güven
safakguven89@gmail.com

Bu şehir çok badireler atlattı; depremler, darbeler, seller afetler… Zamandaki hızı ve yoğunluğuyla her zaman dünyanın gözdesi oldu. Öyle ki tarihteki önemli her liderin İstanbul ile ilgili söylediği mutlaka bir söz olmuş. Birini hatırlayalım… Fransa İmparatoru Napolyon, 1800’lü yılların başında “Dünya bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu” sözü en bilinenlerin başında geliyordur, hiç kuşkusuz.

Sirkeci

Tahtakale

Dedim ya bu mega kent bir sürü şey gördü ama böylesini görmedi… Sokağa çıkma yasağı olduğu bugünlerde İstanbul adeta bir hayalet şehre büründü, bir süre de bürünmeye devam edecek gibi. Sebebiyse nereden çıktığı, kimin sebep olduğu belli olmayan virüsten başkası değil elbette! Kısa zaman içinde tanıştık bu koronavirüs ile…  Birçok kentte olduğu gibi İstanbul’da da hastalığa karşı sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yanlış anlaşılmasın İstanbul’a bir şey olacağından değil ya da diğer canlılara… Tamamen insanlık için. Yoksa İstanbul kimin umurunda; ye, iç, biraz gez, hadi yatağa.

İSTANBUL’DA BİR BAŞINA

İki haftadır uygulanan sokağa çıkma yasağında basın çalışanı olarak İstanbul sokaklarında fotoğraf makinemle, 18 milyonluk şehirde kimseye çarpmadan yürüyemeyeceğiniz caddelerde yalnız başıma ‘özgürce’ dolaştım. Ağaç çektim, kuş çektim. Boş yolları, duvarları, caddeleri ve sokakları…Yani İstanbul’u çektim. Sade ve rahat bırakılan İstanbul’u…

Her gün yüzlerce turisti ağırlayan Eminönü terk edilmiş gibi.

Şöyle bir Eminönü’nü turladım. Güvercinlere yem atan polislerle biraz sohbetten sonra bu şehir için çok önemli bir nokta olan ama herhangi bir İstanbulluyu çok az görebileceğiniz Sultanahmet’e gittim. Boş bankların arasında yürüdüm. Terk edilmiş simitçi arabalarına el salladım.

Beşiktaş sahili, Çırağan yolu.

Ve sahile attım kendimi hani şu trafikte eve saatlerce gidemediğiniz Kabataş sahilyoluna…   9-10 dakikada Bebek’e gittim mesela! Sonra Beşiktaş, Dolmabahçe, Taksim derken…  Çok mu dolaştım? Tabii ki hayır alt tarafı birkaç dakika sürdü, yollar benim nasıl olsa… Ve geldim… Nereye mi, İstanbul’un kalbine… İstiklal Caddesi’ne…

Taksim Meydanı ıssız.

İstiklal Caddesi’ni kim böyle hayal edebilir ki?

İstiklal’i de böyle gördüm ya daha ölsem gam yemem. Burada bombalar patladı da insanlar yine doldurmaya devam etti o yolu. Ben de gittim, doldurdum! Fotoğraf makinemin hafıza kartını tabii ki! Nasıl mı hissettim; Hayalet filmindeki Sam (Patrick Swayze) gibi. 18 milyon insan var. Nerede; içimizde…

Valikonağı caddesi.

Eminönü’nde peynircilerin yerinde yeller esiyor.

Şişli Meydanı’na bak sen…

Tarihi Mısır Çarşısı, güvercinlere emanet.

İstanbul Üniversitesi de kuşlara emanet.

Galata Kulesi’ne bakış.

Duraklarda sıra yok, beklemek yok, kimsecikler yok.

Sağlık çalışanları

Comments
  • Mehmet Altunel

    Böylesi görüntüler nüfus sayımlaründa bile olmamıştır. Keşke sizinle beraber ben de gelip bu anları bizzat yaşasaydım

    Nisan 26, 2020
YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media