Advertisement Advertisement

PASTACILIKTAN YAZARLIĞA… RANA URGUNLU SIR İLE İLK ÇOCUK KİTABI “KÜÇÜK PASTACI LİLA”YI KONUŞTUK


O aslında bir pastacı! Pişirdiği birbirinden enfes pastalara bu defa bir kitap ekledi, üstelik bir çocuk kitabı. “Küçük Pastacı Lila”, özellikle okul öncesi çocukların ilgisini çekecek gökkuşağı tadında bir kitap. Yazarı Rana Urgunlu ile Sır ile Lila’yı konuştuk.

 

SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com 

Bu defa bir pastacının elinden çıkan “tatlı mı tatlı” bir kitap var. “Küçük Pastacı Lila” çok taze fırından çıktı ve Kara Karga Yayınları aracılığıyla minik okurla buluştu. Çocuklar için yazmaya nasıl karar verdiniz? Bu kitabın pişme hikayesini sizden dinleyelim…
Aslına bakarsanız yola çocuk kitabı yazmak üzere çıkmadım. Evet biraz enteresan duyulduğunu biliyorum. Çocukluğumdan beri yazıyorum. Yazdıklarımın çok büyük bir kısmından kurtulmak ister ve hemen atardım. Kafamdaki boşluklarla uyumlu yazamadığımı düşünür ve ortadan kaldırmak isterdim. Sonradan o boşlukların, denge için verildiğini öğrendim tabii. (Gülüyor.) Fakat bir kısmını ben atamadan ele geçirmiş biri olacak ki; bildiğim kadarıyla Fethiye’de tavan arasında saklanıyorlar. Annem. (Gülüyor.) Kısaca, kulağa bencilce gelse de bu kendi çocukluğuma yazdığım bir iş benim için. Kendi yazdıklarımı ikinci defa okumaya bile cesaret edememişken, şimdi bütün çocuklar yazdıklarımı okusun istedim. Kendime yaptığım bir başkaldırı da diyebiliriz.  (Gülüyor.)

Siz aslında bir pastacısınız. O zaman hikayeyi başa saralım. Ve pastacılığınızı önce konuşup sonra kitabın içine dalalım…
Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, müzik bölümünden mezun olduktan sonra, üniversiteyi kazanamadığım ilk sene, İstanbul Oyuncak Müzesi’nde kafede çalışmaya başladım. Henüz 18 yaşındaydım. Sevgili patronum Belgin Akın’ın evinde pişen ürünleri ziyaretçilere servis ederdim. Eğer bunları okuyacak olursa bunu kendisi de ilk defa öğrenecek. Kek tepsisini evden almaya çıktığım bir sabah elimi sosuna daldırıp tadına baktım. O gün asansörde o tat bana ne hissettirdi bilmiyorum ama, üniversite eğitimi zamanı geldiğinde, eş zamanlı olarak, profesyonel pastacılık eğitimlerime başlamıştım bile.

Küçük Pastacı Lila ve pastacı babasının gökkuşağı renginde hikayesi bu. İçinde bolca hayal, bir bardak süt ve kocaman rengarenk bir kek var. Hayal kurmanın ne kadar önemli olduğunu ve önce hayal ederek bir şeyleri yaratmanın gücünü ortaya koyuyor kitap. Siz neler söyleyeceksiniz?
Karakterlerin özellikleriyle ilgili, ufak denemeyecek bir yanılgı var aslında. Kitaptaki karakterlerin kişisel özellikleri ile ilgili hiçbir bilgi vermedim. Yani anne, baba, çocuk, dede, öğretmen vs. gibi. Karakterler çift görünse de, farklı yaşlarda fakat, aynı kişinin kendisiyle sohbetini okuyoruz.

Hayal kurmak şüphesiz yaratıcılığa çıkan açık bir yol. Ancak her şey değil. Bu kitap yazılana kadar onlarca not çöpe atıldı. Dediğim gibi, kaç yaşından beri yazdığımı hatırlamıyorum bile. Kelimelerle dolduramadığım boşluğu, çizimleriyle, Berk Öztürk tamamladı. Yani hayal kurmak yaratmaya yetmedi, cesaret etmek gerekliydi. (Gülüyor.)

Başka kitabınız var mı diye araştırdığımda bu sizin ilk kitabınız ve önceliğiniz çocuklar olmuş. Minik okurlar için yazmak sizin için nasıl bir deneyimdi, neler hissettiniz?
Minik okurlarım için çok büyük laflar etmeyeceğim. Kitabı yazmaya çok daha dar bir yerden çıkıp, onların havsalaları kadar geniş bir başka yerde özgürleştim. Aslında kendi çocukluğum adına, bir gün fırsat bulursam, ben onlara teşekkür edeceğim.

Aynı zamanda küçük bir kız annesisiniz. Kızınızın kitabınız hakkındaki yorumunu merak ettim. Küçük Pastacı Lila’da ondan ilham almış olmalısınız, ne dersiniz?
Kızım henüz 7 yaşında. Yazdıklarımı ona farklı biçimlerde okuyor ve anlatıyorum şimdilik. Kitabı sadece o okusun diye yazdığımı düşünüyor mesela. (Gülüyor.) Bıraktım, şimdilik öyle bilsin. Evet bir anneyim ama, bu hikaye benim! (Gülüyor.)

Peki bu kitabın ya da çocuklar için yazmanın devamı gelecek mi? Yani yine çocuklar için pasta tadında yeni hikayeler pişecek mi fırında?
Çocuk kitapları devam edecek. Devamı hikayelerle mi yoksa masallara gizlenmiş tatlı tarifleriyle mi gelir, onu henüz bilemiyorum. Şimdilik biraz izlemek istiyorum.

İyi bir pastanın sırrını sizden öğrensek…
Pasta yapmak üzere yazılmış her tarif bence güzeldir. Bazen olmaz… O zaman da özeldir.

Ajandakolik’in klasik bir sorusu var. Ajandanız ya da not defteriniz var mı, varsa içlerinde neler var?
Not kağıtlarım, defterlerim, ajandalarım da, kafam gibi çoğu zaman dağınıktır. O kopukluğu da severim. Genellikle içeriğinde hep malzeme listeleri, denenmek üzere yazılmış tarifler ve kısa notlar bulunur. Yemek davetleri, yemek tasarım ve çekim tarihleri için ise teknolojiden yardım alıyorum diyelim. (Gülüyor.)

Bu arada kitabınıza eşlik eden Berk Öztürk’ün biricik çizgilerini de unutmayalım… Lila’ya ve hayallerinize hayat vermiş adeta. Sizin katkılarınız oldu mu bu konuda, yön verdiniz mi resimlere?
Berk Öztürk ile 2022 senesinin Eylül ayında, benim ona attığım bir mesajla tanıştık. Uzun süre çizimlerini takip etmiş ve zaten kararımı vermiştim. Farklı şehirlerde yaşıyor olduğumuz için henüz yüz yüze tanışmadık. Ve bence bu sebeple hikayeyi anlayabilmeyi başardık. Bu kitabı ben yazmış olabilirim ama yaratan Berk olmuştur.

Ajandakolik’te konuğum olduğunuz için teşekkür ederim. Yeniden görüşmek üzere…
Lila’yı bana kavuşturan Kara Karga Yayınları ekibi ve özellikle Kutlukhan Perker’e çok teşekkür ediyorum. Sizlerle sohbet etmek büyük keyifti. Tekrar görüşmek üzere.

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media