Advertisement Advertisement

KENDİMİZİ BİR KEŞFEDEMEDİK, GİTTİ!

Türkân Bayraktar Uzun’un, gerçek bir hikâyeden yola çıkarak kaleme aldığı “Sebebi Sende Gizli”, kötü tecrübelerle dolu geçmişlerinin üzerini örterek birbirilerini iyileştirmeye çalışan Ece ve Can’ın badirelerle dolu aşkını anlatıyor. Çetrefilli yollardan geçerken aslında “içlerine dönmekte olan” ikilinin öyküsü olan roman, “kendini keşfetme” alanında (!) yazılmış binlerce satırdan farklı tek bir kelimeye dahi sahip olmayan kitaplar arasındaki yerini özenle alıyor.

YAZI: BURAK SOYER

soyerbrk@gmail.com

Kendimizi bir keşfedemedik, gitti!

Psikolojik danışman, eğitmen, aile danışmanı olan Türkân Bayraktar Uzun, Technichal University Of America’da Psikoloji eğitimi almış. Biyografisinde yazdığına göre; “her şeyden önce tabiat ve hayatın talebesi olduğunu” düşünüyormuş. Öğrenmeyi ve öğrendiklerini paylaşmaktan mutluluk duyan yazar, tam bir iyileşmenin ancak beden, düşünce, duygu ve ruh ele alındığında gerçekleşeceği kanısındaymış. “Hayat mı bizi yoruyor biz mi kendimizi yoruyoruz?” sorusuna sıkça cevap arıyormuş. Bir yandan evrenin mucizelerine tanıklık ederken diğer yandan da incelemekten, gezmekten, eğlenmekten, yeni keşifler yapmaktan hoşlanan, hayallerin ve hedeflerin gerçekleşeceğine inanan Uzun’un, alanına denk düşen, üniversite dışında da eğitimleri mevcut. Bunlara ek olarak da, Destek Yayınları etiketiyle yayımlanan “Sebebi Sende Gizli” kitabıyla okurların karşısında. Aşağı yukarı aynı sorunlarla cebelleşmiş mazileri olan Can ve Ece’nin kötü bir tecrübe sonrasında birbirilerine kendilerini açarak yaralarını kapatmaya çalışmalarını konu edinen kitap, bu iyileşme sürecinde, esasen her ikisinin de bir anlamda yeniden doğuş yolculuğuna dokunuyor. Türkân Bayraktar Uzun’un, gerçek bir hikâyeden yola çıkarak kaleme aldığı “Sebebi Sende Gizli”, “kendini keşfetme” alanında (!) yazılmış binlerce satırdan farklı tek bir kelimeye sahip olmayan kitaplar arasındaki yerini özenle alıyor.

Gözlerinde canlanıyor koskoca mazi

Kitabın karakterleri Ece ve Can’ın yolu, Can’ın karısının Ece’nin patronuna musallat olmasıyla kesişiyor. Patronuna türlü yalanlarla Ece’nin ne haltlar (!) karıştırdığını anlatan Kezban’ın iftiraları Ece için bir yerden çekilmez bir hale geliyor. Kezban’ın yalanları karşısında, patronuna karşı kendini sürekli korumak zorunda kalan Ece sonunda gemileri yakıp savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Patronu ve Kezban’ın kocası Can da şahit olarak ifade vermeye çağrılıyor. Can meselenin özünü açıklamak için Ece’yle buluşuyor ve tüm gerçeği olduğu gibi anlatıyor. Ece, Can’ın açıklamalarına inanıyor. Can da zaten boşanacağını söylüyor. Sohbetin bu kısmı geride kaldığında laf lafı açıyor ve ikisi birbirine kendi hayatlarından bahsedince, aslında ne kadar da benzer geçmişleri olduğunun farkına varıyorlar. Ece de ilk kocasının tonla huysuzluğundan, tembelliğinden, kızı Mina’ya babalık yapamamasından çok çekmiş. Sonunda Ece çareyi boşanmakta bulmuş. Can da o zamanki karısının akla hayale gelmeyecek hallerinden en az Ece kadar mustarip olmuş.

İlk kıvılcım çakılıyor…

Muhabbetinin rotası bu yönde ilerlerken saatin nasıl geçtiğinin farkına varamayan ikili, sorunu çözüme kavuşturmanın getirdiği karşılıklı güvenle dostça birbirlerine veda ederken, aralarında, ileride yanacak ateşin ilk kıvılcımının parladığının farkına varamıyor. Günler geçiyor, Ece iş ve ev arasında koşturuyor, Can ona keza hayat gailesi içinde yoğruluyor. Ece’nin patronunun işten ayrıldığı haberi Can’ın çalıştığı şirkete ulaşınca, tekrardan birlikte iş yapma olasılığı doğuyor ve Can da ve bu vesileyle Ece’yle bir “iş” görüşmesi ayarlıyor. Gündemin ana maddesi tamamlanınca, Can, Ece’yi kahve içmeye davet ediyor. Ece’nin mırın kırınları sonuç vermiyor ve sadece bir kahve içmeye ikna oluyor. Bu ikinci randevularında Can, Ece’ye olan aşkından bahsediyor. Ece, ilk kocasının kötü hatıralarının bıraktığı enkaz nedeniyle kendini etrafa kapattığı için bu mevzuya yanaşmıyor. Sonra “kendisini bırakma” kararı alıyor ve “deneyelim” diyerek ilişkiyi başlatıyor. Can sırılsıklam aşıkken, çok temkinli davranan Ece’nin de içinde bir şeyler kıpırdanıyor ve bunları Can’a söyleyip malumu ilam ediyor. Vakit akıp giderken başlarına bir sürü şey geliyor. Türlü badireler atlatıp hep ayakta kalıyorlar. Kayıplar veriyorlar, yanlış anlaşılıyorlar, yakınlaşıp uzaklaşıyorlar. Kısaca her ilişkide geçilen yollardan geçiyorlar. Bu arada da kendilerine açılan kapıdan geçip, iç dünyalarıyla yüzleşiyorlar ve bir farkındalığa varıyorlar…

“Evren”den mesaj beklerken Allah’a sığınmak!

Türkân Bayraktar Uzun, 390 sayfalık kitabı “Sebebi Sende Gizli”de bir çelişkiler yumağının ortasında bırakıyor okuru. Bir tarafta Can ve Ece’nin nedense çok özelmiş gibi sunulan hikâyesinin içinde, bir kere yazıldığında anlaşılacak “kendini keşfetme” konusu, tekrar tekrar karşımıza çıkarken, diğer yanda bu “yolculuğun” içindekiler de ayrı çelişkileri içinde barındırıyor. İkilinin ilişkilerinde her şey tozpembeyken, Can işten ayrılıyor. Kısa sürede bir arkadaşıyla beraber kendi işini kuruyor. Fakat bu defa evi aksatmaya başlıyor. Kezban tekrar sahneye çıkıp ortalığı allak bullak ediyor. Ece bu durumdan kurtulmak için okuduğu kişisel gelişim kitapları sayesinde “Evren”den mesaj beklerken, tüm kalbiyle Allah’a sığınmayı ihmal etmiyor. Böyle böyle kitabın sonuna gelirken, Ece’nin uzun mu uzun monolog mu diyalog mu tam anlaşılmayan, içinde ne var ne yok ortaya döktüğü sayfalar peşi sıra gözümüzün önünden geçiyor.  döküyor. Bunları okurken Ece’nin tam olarak ne anlattığı ya da anlatmaya çalıştığına dair kafamızda bir netlik oluşmuyor ve bu nedenle de her şeyin birbirine girdiği satırlar arasında kaybolup gidiyoruz. Kitabı sekteye uğratan en eğreti yerler ise, Türkân Bayraktar Uzun’un, her bölümün sonuna, o bölümde yaşananları kendi mesleki birikimiyle anlattığı beş-altı sayfalık bölümler eklemiş olması. Zaten kör topal ve tekrar üzerine tekrarla giden hikâye, bu bölümlerle kesilip, okura, ikilinin burada ne yaşadığı, nasıl bir şekilde yaşadıklarının içinden çıkabileceği hakkında bilgi ve tecrübeler paylaşıyor, yazar. Sonunda ise, kitabı kendi özetleyerek okuru bir kez daha aydınlatan (!) Uzun’un, ayan beyan önümüzde olan “giz”i neden saklıymış ve bu kitapla birlikte ortaya çıkacağının garantisini vermesini anlayamıyoruz…

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media