Advertisement Advertisement

HAYALDEN GERÇEĞE AÇILAN BİR KAPI: SELİMİYE ÇOCUK KULÜBÜ

Fotoğraflar: Deniz Kalkavan

Marmaris’in Selimiye köyüne uzanıyoruz bu pazar…  Orada bir çocuk kulübü var uzakta!  Kurucusu çocuk edebiyatının da sevilen genç yazarlarından Dilek Sever… Dilek ile daha önce “Dev Bir Benek” kitabı için söyleşmiştik, bu defa Selimiye Çocuk Kulübü için kapısını çaldım. Burası, kapısında 18 yaşından büyükler giremez tabelası asılı olan, sadece çocukların hayalleriyle yeşeren, büyüyen bir kulüp. İçeride neler mi var? Selimiyeli çocuklar ve Dilek kapıyı açıyor, haydi hep beraber girelim içeri…  

SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU 
nilufer@ajandakolik.com 

Küçücük bir köyde bir çocuk kulübü! Kitap okuyorlar, hikayeler yaratıyorlar, atölye çalışmaları yapıyorlar, sosyalleşiyorlar, öğreniyorlar, öğrendikçe paylaşıyorlar… Bir yazarın girişimcilik hayalinden doğan Selimiye Çocuk Kulübü, çocukların üretimlerini destekleyen, onlara kitap sevgisi aşılayan, hayallerine, düşüncelerine yeni bakış açıları sunan bir alan… Civar köylere ilham vereceği kesin. Kurucusu Dilek Sever, tüm heyecanıyla bana kulübü anlattı.

Selimiye Çocuk Kulübü hoş geldi! Henüz çok yeni kurulduğunu biliyorum. Bir yazar olarak böyle bir kulübü hayata geçirmek hep aklında var mıydı? Nasıl ortaya çıktı?

Hoş bulduk Nilüfer! (Gülüyor.) Kulübün hayalini üç yıl önce kurmaya başlamıştım, açılışı ise ocak 2022’de yapabildim. Selimiye’ye yerleştikten bir süre sonraydı, burada ve civar köylerde çocuklara yönelik bir alan olmadığını fark ettim. Şehirdeki çocukların kolayca ulaştığı atölyelere, etkinliklere ve hatta sinemaya gitmek için bile köyden ilçeye, yani Marmaris’e inmek gerekiyor. Bu da gidişiyle dönüşüyle iki saatlik yolculuk demek. Haliyle sayılı çocuk bunu yapabiliyor. Zaman içinde köydeki çocuklarla ve ailelerle tanıştıkça kulüp fikrimi dile getirmeye başladım ve aynı heyecanı başka yüzlerde de görünce işe koyuldum.

Bu, aynı zamanda bir ekip işi mi? Sana destek olan başka kimler var?

Atölye çalışmalarını yalnız yapıyorum ama içerikler değişip geliştikçe misafirlerim de olacak. Kulübün logosunu Sedef Özge çizdi. Sosyal medyada paylaştığım animasyon filmleri Şafak Özdemir hazırlıyor. Açılışa kadar olan süreçte çokça destek gördüm. Köye benim gibi sonradan yerleşen meziyetli arkadaşlarım tüm tamirat işlerine yardım ettiler. Çocukları için en az onlar kadar heyecanlı olan Selimiyeli anneler de desteklerini hep hissettirdiler. Kulüp fikrini anlattığımda köyün muhtarlık ekibi de memnun oldu ve daha önce takı atölyesi, spor salonu gibi farklı şekillerde kullanılan mekanın kapısını bu kez çocuklar için açtılar.


Kapısında “18 yaşından büyükler giremez” yazılı bir kulüp burası aynı zamanda. Peki her yaş grubundaki çocuğa açık mı? Neler yapıyorsunuz, neleri yapmayı amaçlıyorsunuz?

Evet tabelamız çok tatlı ama bir o kadar da ciddi! (Gülüyor.) Aileler de bu uyarıyı dikkate aldı gerçekten, içeride çocuklar varken girmemeye özen gösteriyorlar.

Birkaç haftaya yayılan atölye çalışmaları yalnızca 8 – 13 yaş grubuna açık. Şu anda çalışmaları devam eden iki hikaye, bir de felsefe ekibi var. Gelecek planlarım resim, sinema, drama ve habercilik atölyeleri. İşte bu kısımlarda köydeki çocuklar çizerlerle, gazetecilerle, sinemacılarla ve oyuncularla da yan yana gelecek. Beni ve çocukları en heyecanlandıran şey ise atölye bitişlerinde yapacağımız üretimler. Örneğin hikaye atölyeleri bittiğinde kendi kitabımızı yazıp kendimiz için kendimiz bastıracağız. Herkes için nefis bir hatıra olacak. Sinema atölyesini kısa film çekerek, habercilik atölyesini ise kendi gazetemizi çıkararak taçlandıracağız.

Çocukların ilgisi nasıl? Toplamda kaç kişi var?

Bölgede ilk olduğu için bazı ailelerde haklı bir çekingenlik vardı, ama kulübün ikinci ayında atölyelere düzenli katılan çocukların sayısı yirmiyi geçti. Okuldan sonra uğrayıp kulüpte vakit geçiren, kütüphaneden ödünç kitap almaya gelen ve kulübe kitap bağışlayan çocuklar da var. Hatta logoyu stampaya dönüştürdüm, kitap bağışı yapan çocuklar logoyu kendi elleriyle kitaba basıyorlar ve bu aksiyon epey ilgilerini çekiyor. Atölye çalışmaları da harika gidiyor. Çocukların ilgisi 40 dakika sürer sonra zorlanırlar diye bekliyordum ama her çalışmamız neredeyse iki saati buluyor. Hakikaten hasta olmadıkları sürece devamsızlık yapmıyorlar, kulübün merdivenlerini koşarak çıkıyorlar ve gitme vaktinin geldiğine zor ikna oluyorlar. (Gülüyor.)

Maskelerin çıktığı, nefeslerin tutulduğu o an. Dilek Sever ve Selimiye Çocuk Kulübü’nün birbirinden tatlı üyeleri.


Pandemi dönemindeyiz hâlâ… Bu dönemde böyle bir kulüp açmak biraz riskli değil mi? Aslında büyük bir cesaret aynı zamanda… Ailelerin yaklaşımını da merak ediyorum.

Küçük bir köyde olmanın avantajını yaşıyoruz. Atölyelere katılan ya da kulübü ziyarete gelen çocuklar zaten okulda da bir aradalar, aileler bu anlamda pek endişe duymadı. Kulüp içerisindeyken tıpkı okuldaki gibi maskeliyiz ve hava çok soğuk değilse kapımızı da açık tutuyoruz. Bu arada bir not; senin için fotoğraf çekerken bir iki kez maskeleri indirdik, ama hepimiz beş saniye nefesimizi tuttuk. (Gülüyor.)


Kütüphaneye kitap bağışlamak isteyen olursa sana ya da sizlere nasıl ulaşabilirler?

Bunu iyi ki sordun Nilüfer, kitap şu anda tek ihtiyaç duyduğumuz şey. Zaten kendi kütüphanemi kulübe taşıdım, çocuk edebiyatı alanında üretim yapan yazar, çizer ve editör arkadaşlarımdan da kitap desteği aldım. Ama çocuklar okumaya o kadar hevesli ki hep daha fazlasına ihtiyacımız var. Kulübümüze çocuk kitabı bağışlamak isteyenler PTT ve MNG  kargo ile gönderim yapabilirler. Adresimiz: Selimiye Çocuk Kulübü, Selimiye Mahallesi, Buruncuk Mevki No: 104/b Posta Kodu:48700,Marmaris/Muğla 

Tabii var, olmaz olur mu! Herkes duysun, okusun! Peki, atölye programlarını neye göre belirliyorsun?

Öncelikle yan yana geleceğim çocukların yaş grubunu dikkate aldım. Onların eğlenerek düşünmesini ve kendi istekleriyle üretim yapmasını istedim. Atölyeyi kış şartlarında açtığım ve çalışmaları yalnız yapacağım için hakim olduğum alanlardan başladım. Hikaye yazarlığı bunların başında geliyor. Gazetecilik ve sinema da eğitimini aldığım ve profesyonel olarak yaptığım işler arasında. Tabii atölye fikirlerimi çocuklarla paylaşarak onların neye ne kadar ilgi gösterdiğini de anlamaya çalışıyorum. En heyecanlandıkları ise habercilik atölyesi. Yani 10 yaş ve üstü için yeni atölyemiz şimdiden belli.

Logo tasarımı Sedef Özge’ye ait.

Evet ya, bu benim de ilgimi çekti, işim dolayısıyla!  Şu biraz önce bahsettiğin gazete çıkarma projesini anlatsana biraz. Ben de yardımcı olmak isterim!

Bu teklife bayıldım, röportaj dersimize online bağlanmaya ne dersin? Gazete çıkarmak için elbette önce dersimize çalışacağız, haberci kimdir nasıl çalışır, haber nasıl yazılır, mesleğin etik kuralları nelerdir, bir gazetede neler olmalıdır vs… Daha şimdiden bu dersler için söz aldığım haberciler var. Öncelikli hedefimiz tek seferlik basılacak bir gazete hazırlamak, ama çocuklar bunun devamını da getirmek istiyor. Yazılı basından ziyade dijital medya haberciliğine aşinalar. Bu yüzden atölyenin devamında bir sayfa açıp düzenli olarak haber yayımlamak istiyorlar.

Senin yazdığın kitapları da okuyor musunuz? Eminim “Dev Bir Benek” bayılmıştır çocuklar!

Tabii benim kitaplar da kütüphanedeki yerini aldı. Ama bazen onları saklamak istiyorum. (Gülüyor.) Çocuklar sanırım beni tanımak istedikleri için önce onları okumak istiyorlar, oysa daha neler var o raflarda neler! Benek 11 yaşın üstünde iyi gidiyor, 9-10 yaşındakiler ise Tudem’den çıkan Gerçeklerin Peşinde serisine epey ilgi gösteriyor, biri okuyup bitirince hemen bir başkası kapıyor. Öyle ya da böyle kütüphaneden ödünç alınan her kitap beni mutlu ediyor.


Hikaye yazarlığı atölyesine ilginin büyük olduğunu düşünüyorum. 8 yaşındaki çocuklara bu işi nasıl öğretiyorsunuz?

Her çalışmayı o yaş grubuna uygun şekilde hazırlıyorum. 8 yaşındakilerle yan yana geldiğimizde bu yüzden az yazıyor, çok konuşuyoruz. Hikayelerimizi, karakterlerimizi ve onların duygularını konuşarak belirliyoruz. Birlikte kitap okuyoruz, hikayeleri tartışıyoruz ve yaratıcılığı tetikleyen oyunlar oynuyoruz.  Mesela “Hadi karakter yaratalım” demek ve bunun formüllerini anlatmak o yaş grubu için doğru değil. Ama süper kahraman pelerini taktıklarında otomatik olarak bir karakter yaratmaya girişiyorlar. O karakterin adı ne, gücü ne, hayali ne, evi nasıl bir yer, bütün bunları hemen bulabiliyorlar. Günün sonunda eve o gün öğrendiklerimizi uygulayacakları bir ödevle dönüyorlar, yazmak için birkaç günleri oluyor ve gerçekten beni çok şaşırtan hikayelerle dönüyorlar. Bir de şunu eklemem gerek, hikaye atölyesi sadece yazmaya değil kitapları daha çok sevmeye ve öykülere daha dikkatli gözlerle bakmaya da yarıyor.

Sanırım diğer köyler için yeni sınıf açma düşüncen de var. Bunu ne zamana planlıyorsun? Oralardaki çocukların eksik kalmamaları ve kulübün birer parçası olmaları çok önemli.

Evet Selimiye Çocuk Kulübü’nün kapısı Bozburun yarımadasındaki tüm çocuklara açık. Yavaş, minik ve doğru adımlarla ilerlemek istedim. Hazırladığım çalışmalara çocukların tepkisini ve katkısını görmem, herkese yetecek kadar kitap sunabilmem çok önemliydi. Bu yüzden kulübü öncelikle köy içinde duyurdum. Ama bugün daha çok çocuğu ağırlamaya hazırım. Kütüphanemizdeki kitap sayısı her geçen gün artıyor, bahar geliyor ve neşemiz artıyor, daha ne olsun.(Gülüyor.)

Felsefe atölyelerinde neler yapıyorsunuz?

Çocuklarla felsefe benim de henüz keşifte olduğum bir dünya. Aylar önce Onur Bakır’ın çalışmalarına katıldım, benim için epey zihin açıcıydı. Şimdi öğrendiklerimi uygulamaya geçtim. Felsefe sınıfında 7-8 yaşındakiler var, her hafta farklı bir kavram üzerine sorular sorup cevaplar arıyoruz. Mesela bu hafta gruplar halinde kendi ıssız adalarına yerleştiler, orada bir arada yaşamak için nelere ve hangi kurallara ihtiyaç duyduklarına karar verecekler.

 

Böyle bir alanın çocuklara ne katkısı olur dersin?

Kültürel etkinlikler ve yaratıcılık egzersizleri çocuğun hayal gücünü ve merakını tetikler. Kavramlar ve duygular üzerine daha derin düşünmesini sağlar (ki bence bu en önemli katkıdır). Bakış açısı genişler ve bu da onun tüm hayatına yansır. Korkuları azalır, kendine güveni artar, soru sormaktan çekinmez, merak etmenin tadını alır ve haliyle önüne çıkan problemleri çözmeye daha yatkın olur. Bir de merkezlere uzak köylerde yaşayan çocuklar için farklı bir etkisi var. Şehirdeki akranlarının kolayca ulaştığı, izlediği, dinlediği, okuduğu, güncel eserlerle ve fikirlerle tanışırlar. Birkaç yıl sonra üniversite için tek başlarını başka bir şehre gittiklerinde bugün yaptığımız çalışmaları, kulüpte geçen konuşmaları sık sık hatırlayacaklarına inanıyorum.

Çocukken böyle bir kulübe gitmek ister miydin?

Çok isterdim tabii. İstanbul Beyoğlu’nda doğdum büyüdüm. Çok merkezde bir hayat yaşamama ve nitelikli devlet okullarında okumama rağmen çekingen, sessiz bir çocuktum. Bazı çocuklar sessiz olmayı sever ama ben konuşmak istediğim halde yapamazdım. Ortaokul yıllarımda ailem beni Aznavur Pasajı’ndaki Evrensel Kültür Merkezi’nde tiyatro atölyesine yazdırdı. Ortamdaki tek çocuk bendim ve diğerleri üniversite öğrencisiydi. Ama bana hiç çocukmuşum gibi davranmadılar, bu çok hoşuma gitti ve her hafta sonu oraya koşarak gidip drama çalışmalarına katıldım. Yalnızca birkaç ay süren bu çalışma benim hayatımı değiştirdi. O yüzden böyle bir alanın bir çocuğa neler katabileceğini en çok kendimden biliyorum ve benim çocukluğuma benzeyen bir çocukla karşılaştığımda onu hemen tanıyorum. (Gülüyor.)

 

Yolunuz açık olsun, kulübünüzün zili hep çalsın, çocuklar koşa koşa, güle oynaya gelsin… Dilerim daha da büyür, çoğalırsınız!

Kızınla birlikte bizi ziyarete geleceğin günleri görmeyi de çok isterim Nilüfer. Kulübe gösterdiğin ilgi ve güzel dileklerin için çok teşekkür ederim.

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media