Advertisement Advertisement

GÖZEN KAMAZ: “BÜYÜDÜKÇE YILDIZLARIN HİKÂYESİNİN OLDUĞUNU ÖĞRENDİM”


Hem yazıyor hem çiziyor, henüz çok genç ama hayâl gücü kim bilir kaç fersah önünden gidiyor… Geçtiğimiz yıl Desen Yayınları’ndan çıkan kitabı “Ayışığının Gökyüzü Atlası” ile Gözen Kamaz, radarıma son takılan sanatçılardan. Onunla çocukların dünyası için bir hayli etkileyici olabilecek, hareketli kitabı hakkında söyleştik.  Sohbetimiz vesilesiyle öğrendim ki kitabın devamı da gelecek! 

SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com 

İlk defa optik illüzyon ile hareketli bir kitabın sayfalarını çevirdim desem…  Galiba Türkiye’de pek karşılaşmıyoruz bu tür kitaplarla. Bu fikir senin aklına mı geldi yoksa yayınevi mi önerdi; nasıl gelişti?

Üniversitedeyken çocuk kitapları ile ilgilenmeye başlamıştım. Son senemde tez projem için fikir araştırmalarına başladım. Benim yazıp çizdiğim bir çocuk kitabım olsun istiyordum ama farklı bir fikir arayışındaydım. Araştırmalarımı yaparken bu tekniği gördüm ve nasıl yapıldığını öğrenmeye çalıştım. Yaklaşık 3 ay üzerine çalıştıktan sonra nasıl yapıldığını öğrendim, açıkçası hâlâ daha yeni şeyler eklemeye ve tekniği geliştirmeye çalışıyorum. Bu teknikten ilham alarak bir hayâl kurdum ve kitaba dönüştürdüm.

Kitabın sayfalarında yer alan üzeri çizgili desenler, yine kitabın arkasında yer alan asetat kağıdını üzerlerine tutmanızla harekete geçiyor.


Ayışığı’nın Gökyüzü Atlası’nı ne zaman yazmaya başladın? Hikâyenin hikâyesini senden dinlemek isterim.

Çocukken de gökyüzüne oldukça meraklı, üzerine düşünen kendimce hikâyeler oluşturan ve onları kafamda canlandıran bir çocuktum. Tabii konu gökyüzü olunca ilk olarak aklıma yıldızlar ikinci olarak da ufolar geliyordu. Gündüz bahçede küçük el aynasının yansımasından ufo yapıp onunla ilgili hikâyeler uydurur, geceleri ise yıldızlarla ilgili hayâllere dalardım. Bu hikâye oluşturma merakım annemden gelmiş olabilir, onunla hem sabahları hem de geceleri yatakta beraber hikâyeler yaratırdık. Büyüdükçe yıldızların gerçekten hikâyeleri olduğunu fark ettim ve hayallerim gerçek karakterlerle daha da gerçek oldu.

Kinegram tekniğini (Işığın yansıma, kırılma ve girişim özelliğinden yararlanılarak 1997 yılında Gianni A. Sarcone tarafından geliştirilen bir teknik. Ticari olarak çocuk kitaplarında kullanılması ise Scanimation Books adı altında 2006 yılında olmuş.) çözme aşamasındayken bu hayâllerim ve hikâyelerim aklıma geldi. Gökyüzüne merakı olan küçük ben’i ve canlanan yıldızları yazdım, çizdim. 2016 yılının sonlarına denk geliyor hikâyeyi yazmam. Ve bu yolculuğa bu şekilde başladım.

Ayışığı’nın Aydede’den dinlediği yıldız hikâyeleri de en az optik illüzyon kadar büyüleyici ve heyecan verici. Kanatlı At Takımyıldızı’ndan, Herkül Takımyıldızı’na, Tavşan Takımyıldızı’ndan Orion’a (Avcı) … Bir dolu mitolojik hikaye içeride bizi bekliyor. Tüm bunları kitabın için mi araştırıp yazdın yoksa hep bir ilgin ve bilgin var mıydı?

Okuma yazmayı öğrendiğimden beri yıldızların hikâyelerinin farklı farklı versiyonlarını hep okumuştum, üniversitedeyken de mitoloji hep karşıma çıktı.

Kitabı ilk yazmaya başladığımda daha kapsamlı bir araştırma yapmaya başladım ve o şekilde mitolojik hikâyelerin şimdiye kadar olan en doğru versiyonlarını toplamaya başladım. Bilgileri toplarken öğrendim, öğrendikçe betimledim.

Bir kitabın hem yazarı hem de çizeri olmayı hep sanatçının kendisi için bir avantaj olarak düşünmüşümdür.  Çok daha özgürsün bir kere, sen ne dersin?

Evet çok özgür oluyorsun. (Gülüyor.) Bazen de bu durum dezavantaj olabiliyor. Sürekli değiştirme ve daha iyisini yapma çabasına giriyorsun ve bütün kitap senin olduğu için çoğunlukla her kararı sen veriyorsun ve süreç uzayabiliyor. Bu yüzden mutlaka bir editöre ve dışarıdan bir göze ihtiyacınız oluyor. Kitapla çok zaman geçirdiğiniz için yaptığınız işle alakalı körlüğünüzde olabiliyor. Bu süreçte sizi dizginleyen ve aynı zamanda da körlüğünüzü ortadan kaldıran fikirlere ihtiyacınız oluyor.

Yazı masanın üzerinde şimdilerde neler var? Üzerinde çalıştığın yeni bir kitap veya proje(ler) var mı?

Bu aralar Yüksek Lisans için tezime odaklanmış durumdayım. Bazı yayınevleriyle de dönem dönem illüstratör olarak yer aldığım projeler çıkartıyoruz. Aynı zamanda Ayışığı’nın bir devam hikâyesi üzerinde çalışıyorum.

Yine böyle asetat kağıdıyla hareketli bir kitap hazırlamayı düşünüyor musun?
Ayışığı’nın devam hikâyesi de aynı teknikle olacak. Ayrıca bambaşka bir karakter ve hikâye fikrim var yine aynı teknikle yapacağım. Bunun üzerine çalışmaya devam ediyorum. Henüz gelişme sürecinde.

Aynı zamanda Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Enstitüsü Grafik Bölümü’nde yüksek lisans yapıyorsun ve çok genç bir yazar-çizersin. Hep bu kulvarda mı ilerlemek istiyorsun yoksa grafik ve tasarım üzerine başka hayallerin, hedeflerin var mı?

Açıkçası öğrenciliği seviyorum, sürekli bir şeyler araştırmayı, yazıp çizmeyi, yeni şeyler keşfetmeyi. Mesleğime de çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Sürekli tazeleniyormuş gibi hissediyorum. Tezimi bitirdikten sonra yeni kitap projeleri üzerine yoğunlaşmayı planlıyorum. Aynı zamanda 2020’de eşimle beraber kurduğumuz Digikedi’de Art Direktörlük yapıyorum.

Daha fazla çocuk kitabı yazmak, çizmek istiyorum. Daha fazla okumak, daha fazla öğrenmek, daha fazla çalışmak… Başka bir hedefim yok. (Gülüyor.)

Ajandakolik’in klasik bir sorusu var. Ajandan ya da not defterin var mı? Varsa içlerinde neler var?

Not defterim var, ajanda kullanmayı pek başarabilen birisi değilim maalesef. İki ayrı not defterim var, birini işler için birini ise kitaplarla ilgili notlarım ve eskizlerim için kullanıyorum.

Gökyüzüne baktığında senin yıldızının hikâyesi neler söylüyor?

Bana sorarsan hep parlayacak, üretecek çocukların hayâl dünyasını geliştirecek. Daha çok parlayacak yıldızlar bırakacak, umudu hiç tükenmeyecek… 

 

 

 

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media