Advertisement Advertisement

CAN GÖKNİL: “HATIRALARI SAKLAMA SANDIĞI İLE YÜZ YÜZE EĞİTİMİN ÖNEMİNİ HATIRLATMAK İSTEDİM”


Sanat hayatının 54. yılında geriye dönüp baktığında dolu dolu yaşamış bir ressam – yazar Can Göknil. Pandemi sürecindeki eğitim sistemini de konu aldığı çocuk kitaplarından “Hatıraları Saklama Sandığı”, Can Çocuk etiketiyle en yeni çıkanlardan. Onunla pandemide yüz yüze eğitimden ziyade çevrimiçi eğitim görmek zorunda kalan öğrencilerle 76 yaşında ilk defa zoom üzerinden gerçekleştirdiği sohbet üzerinden doğan kitabını konuştuk. 

Söyleşi: Nilüfer Türkoğlu
nilufer@ajandakolik.com 

Öncelikle nasılsınız, iyi misiniz? Nasıl geçiyor bugünler? 

Çok teşekkür ederim, evden çıkmadık bir buçuk yıl. Sosyal yaşam sona erince üretim arttı tabii. Virüs, gözle göremediğimiz o düşman, hayatı çok kısıtladı. Dört aşı olduk ve hâlâ kontrollü yaşıyoruz, eşim, ben ve kedimiz. Çocukları bile az gördük, birbirimizi kucaklayamadık.

İlk aylar, yasaklar nedeniyle atölye malzememi evdeki yemek odamıza taşıdım. Tablolarıma ve kitaplarıma odaklandım, çünkü hem çocuklar hem de büyükler için resim yapıyorum. Sonuç üç resimli kitap ve 8-10 tuval resim. Kitaplarımın Burçlar Kuşağı, Desen Yayınları’nda basım aşamasında, büyükler için. Mitologya konulu çalışmamı ise bu kış bitirebileceğim. Bozlu Art Project için hazırladığım sergi de Mayıs 2022’de. İyi ki sanatçıyım çünkü pandemi aylarını yakınlarımızdan çok daha mutlu yaşadım, üreterek.


“AVM’LERİN AÇIK, OKULLARIN EĞİTİME HAZIR OLMADIĞI BİR ÇIKMAZDAYIZ”

Can Çocuk’tan çıkan yeni kitabınız Hatıraları Saklama Sandığı’nı okurken daha ikinci sayfasında kitabın ana karakteri Abide’nin bisiklette maskeli resmini görünce ilk defa pandemiye gönderme yapan bir kitap olduğunu düşündüm ama sonra kitabın devamını getirince bunun aynı zamanda Koronavirüs konulu bir çocuk kitabı olduğunu anladım. Bu hikaye belli ki yakın zamanda ortaya çıktı. Yazma sürecinizi öğrenerek başlayalım sohbete…

Pandemi çocuklar için çok zor çünkü okullar çoğu zaman kapalı olunca arkadaşsız kalıyorlar. Aile içi sosyalleşmenin yeterli olmadığını görüyorum. Ekran alışkanlığını eleştiren bizler, çocuklara zoom aracılığı ile eğitim vermeye çalışıyoruz.  Bu kitabımla yüz yüze eğitimin önemini hatırlatarak çocuklara yardım etmek istedim. AVM’lerin açık, okulların eğitime hazır olmadığı bir çıkmazdayız!

Hatıraları Saklama Sandığı, Pandemi kitap çalışmalarımın üçüncüsü ama ilk önce basılanı. Bu süreçte yazarların okul gezileri mümkün olmadı. Çocuklarla buluşmak zoom veya benzeri uygulamalar sayesindeydi. İzmit’te Türkan Dereli ilkokulu 3C sınıf öğretmeni Tülay Hanım, sanat tarihçi olduğu için beni buldu ve zoom ile davet etti sınıfına. (Yetmiş altı yaşında zoom öğrendim. Hoşuma da gitti çalışma odamdan okullara ulaşmak, trafikte koşturduğum günlerden kurtulmak.)

Tülay Öğretmen bu zor dönemde çocuklarla yürüttüğü sanatsal etkinlikleri benimle paylaştı. Öğrencilerin Covid 19’a karşı savaşan antivirüs resimlerini gördüm, çok etkilendim. 3C sınıfı Covid 19 karşıtı aşıyı bulmuş ve de resimlemiş! Ne kadar umut verici…

Çocukların okul hayatlarının yanı sıra ev hayatları da beni ilgilendiriyor. Aile bütünlüğünü ve sevgisini çok önemsiyorum. O nedenle küçük çocukları olan annelerle de görüşüyorum. Kitabın ilk bölümü böylece oluştu. Özel yaşamımın çocukluk döneminden alıntılar da var. Can Çocuk Yayınları’ndaki arkadaşlarımın titiz çalışmaları ve kitabın kaliteli basımı da işime çok değer kattı. Can Çocuk Yayınları’na teşekkür borçluyum.

“BENİMLE ZOOM GÖRÜŞMESİ İSTEYEN DÖRDÜNCÜ SINIFLAR ANA OKULU SEVİYESİNDEKİ KİTAPLARIMI OKUYOR, ÜZÜLÜYORUM” 

Evet, pandemi nedeniyle eğitim sisteminde epey zor günler yaşadık, yaşıyoruz. Yüz yüze eğitim yerine sanal bir eğitim sistemine geçildi. Kitabınızda da Abide ve sınıfının zoom üzerinden Tülay Öğretmen’le ders yaptığını görüyoruz. Kimileri bu eğitimin “hiç olduğunu” düşünüyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Kayıp iki yıl mı geçti?

Öğretmenler çok gayret etti, buna eminim. Ya anne-babalar? Onların görevleri başka, eğitimci de değiller, bir hayli zorlanıyorlar. Herkes şaşkın, oysa geçen zaman ömürden. İlk öğretimin dört yıla inmesini de doğru bulmuyorum. Çocuklar gelişemiyor. Örneğin benimle zoom isteyen dördüncü sınıflar, ana okulu seviyesindeki kitaplarımı okuyor. Üzülüyorum. Bence eğitim büyük bir çöküntü içinde, pandemi de tuzu, biberi.

Sanat tarihçisi bir sınıf öğretmeni olan Tülay Tanyol Pişkin ve öğrencilerinden yola çıkarak yazdığınız karakterler bahsettiniz. Biraz daha onları tanıyalım.

Benim gençliğimde televizyon bile yoktu. Bilgisayar teknolojileri hayatlarımızı çok değiştirdi. Sanat eserleri dijitalleşti, el hünerinin yerini elektronik hüner kapıverdi. Tülay Öğretmen enerjik, sevecen ve sanatı iyi bilen ve değerlendiren çok yaratıcı bir kişi. Onun sınıfı için ne büyük şans. Çok da verici. Çocuklar için hazırladığım anket yanıtlarını bana hemencecik aktardı. Kendi hazırladığı projeleri paylaştı. Çocukların yaptığı resimleri görebildim. Ben de bu birikimi kitapta paylaştım, diğer öğretmenlere de ışık olur diye. Çünkü herkes sanat uzmanı değil. Tülay Tanyol Pişkin’in çocuklarla görsellikle iletişim kurması, ressam olduğum için bana ilham oldu.

Kitabın ana karakteri Abide’nin babasının Almanya’dan gelen dedesi için yaptığı “Hatıraları Saklama Sandığı” birinci bölüm,  Osman Hamdi Bey’den Frida Kahlo’ya Abide’nin okul arkadaşlarıyla birlikte tanıyıp öğrendiği ve aynı zamanda bir resim sergisi olacak olan “Altı Büyük Ressam, 6 Büyük Eser” ve çocukların Covid 19’u yenecek bir virüs bulup onu resmetmeleri. Kitabın ana bölümleri sanki, dersiniz?

“Aşk/sevgi nedir?” sorusuna farklı yaşlardaki çocukların yanıtlarını da ekleyebiliriz. Hepsi gerçek bu çocukların.

Evet evet, aşktan, sevgiden ve dedenin hatıralarıyla yaşattığı balerin eşi Karin Nene’den bahsettiğiniz bölümleri de unutmadım tabii. Kitabın ismi özellikle okur bir yetişkinse insanın içinde çok nostaljik duygular uyandırıyor. O zaman sorayım; sizin hatırları sakladığınız bir sandığınız ya da özel bir kutu/kutularınız var mı? Benim var çünkü!

Çoğu kişinin de varmış ama benim sandığın hikayesi var. Eşimle 55.evlilik yıl dönümüzü kutladık geçen ay. Robert’liyiz, okul arkadaşıyız. O gün bugün birbirimize hayranız. O yüksek elektronik mühendis. Şimdi emekli ve çok usta bir tasarımcı, bir  marangoz. www.kutuzade.com sitesinde görüldüğü gibi egzotik ahşaplarla biçimlendirdiği pek çok kutusu var. Her anıya kutularımız var, kimi musikili.  O sandığı da bir yakınımıza elleriyle yaptı. Öyle güzel oldu ki, ben de onu hikayeme kattım.

“ESİN PERİM BİR FARE” 

Özellikle Türkiye’de çocuk edebiyatında yazarın aynı zamanda kendi kitabını resimlediğine çok sık rastlamıyoruz. Siz bir ressam olarak da yazdıklarınıza eşlik ederek büyük bir özgürlük yaşıyorsunuz. Hem yazar hem ressam olarak süren bu yolculuğunuzu siz anlatın isterim.

Ben ressam olarak tanımlıyorum kendimi. New York Üniversitesi’nde yüksek lisansımı tamamlayınca altı ay kadar da grafik eğitim aldım. New York’ta yaşıyorduk ve çalışmak zorundaydık. Bir yıl sonra eşim Colombia Üniversitesi’nden yüksek lisansını alınca First National Bank’te çalışmaya başladı. “Sen artık resimlerine dön” dedi bana. Yüksek tavanlı, kiralık dairemizin içine ahşap bir ranza kurdu, uyku şiltelerimizi oraya koyduk. Eski yatak odamızı da bana atölye yaptı. (Gülüyor.) Öylelikle üç dört sergi açabildim. Derken Brentano’s adlı kitapçı vitrininde Leo Lionni’nin Frederick isimli çocuk kitabını gördüm. Esin perim Frederick isimli faredir. Sanatımda çocuksu ruh zaten vardı, dolayısıyla çocuklar için resimli kitap çalışmalarıma başladım.

O yıllarda sessiz kitaplar yoktu. Resimli okul öncesi kitaplarına bir iki cümle yazmam gerekti. Göz ve söz kardeşliği düşüncesiyle yazmaya başladım. İlk kitabım Kirpi Masalı, Redhouse,1974.

Sadece kendi metinlerimi resimliyorum. (Bir kez Nazım Hikmet’in Sevdalı Bulut Masalı’nı resimledim YKY için)

2016 yılında Ege Üniversitesi, Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi’ne “Çocuk Dünyasının Ressamları ve Kitapları” adıyla ek bölüm oluşturdunuz. Örnek verecek olursak hangi ressamlara ve kitaplarına rastlıyoruz? Aralarında Türkiye’den kimler var?

22 illüstratör arkadaşımdan bir kitap ve o kitap için yaptıkları orijinal illüstrasyonu bağış, Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi’ne ek koleksiyon olarak topladım. 20 Türk, 2 İranlı sanatçı el birliği ettik, rektör bize yeşil ışık yaktı. Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi kurucu başkanı Nedim Sönmez Bey büyük itinayla her şeyi çerçeveledi, Bornova’nın tarihi binalarının birinde kitaplarımızı ve orijinal sayfalarını yerleştirdi. 22 Nisan’da Ege Üniversitesi Rektörlük Binası’nın bahçesinde buluştuk. Çocukların dünyamızı tanımalarında bu kitapların ilk adımlar olduğunu, dolayısıyla kitap resimlemesini de bu işe gönül koymuş sanatçıların usta ellerinden çıkmasının yararlı olduğunu konuştuk.

Sonraki yıllarda Ege Üniversitesi’ndeki idari değişiklikler nedeniyle Nedim Sönmez Bey eserlerimizi yine üniversiteye ait bir mekan olan Atatürk Kültür Merkezi’ne taşıyarak sergiledi. Bu çalışmayı çekirdek oluşturmak için çok kısa bir zamanda yaptım. Umarım gelecek  yıllarda usta çocuk kitaplarının çizerleri, ressamları kendi müzelerine kavuşurlar.

Biraz klasik bir soru olacak belki ama… Sanat hayatınızın 54. yılını kutlarken geriye dönüp baktığınızda hayallerinizin hepsi gerçek oldu mu? Neler hissediyorsunuz?

Mutluyum, dolu dolu yaşadım.

Yine pandemi döneminden de yansımalar bulacağımız yeni hikayeleriniz olacak mı?

Olmaz mı?

Can Göknil çalışmalarından.


Hatıraları Saklama Sandığınızı açtık. Sandığa koymasanız da hatırlayacağınız neler var bu hayatta?

76 yaşımdayım, farklı ülkelerde ve yurdumuzda hep ürettim, Hepsini aklımda tutmam çok zor. Bozlu Art Project kapsamında sanat tarihçi ve yazar Oğuz Erten 50 yıllık birikimimi kitaplaştırdı. 1969-2018 arası resimlerimle retrospektif sergimi de yaptılar. Şanslı ve mutluyum.

Konuğum olduğunuz için de ne mutlu bana… Uzun ve sağlıklı bir ömür dilerim. Yeni kitaplarınızı çocuklar ve ben heyecanla bekliyoruz!

Teşekkür ederim, tekrar buluşmak dileğiyle. Sağlıkla kalın.

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media