
40 yıl önce ve 40 yıl sonra yine “Kar Tanesi”
Çocuk edebiyatının sevilen yazarlarından Süleyman Bulut’un edebiyattaki 40. yılını, ilk eseri “Kar Tanesi”ni özel baskısıyla raflarda.
Süleyman Bulut’un edebiyat yolculuğu, 40 yıl önce “Kar Tanesi”yle başladı. Roman, öykü ve masallarının yanı sıra araştırmaya dayalı Atatürk ve halk edebiyatı çalışmalarıyla da milyonlarca okurda iz bırakan Süleyman Bulut, yayımlanan ilk kitabı “Kar Tanesi”nde suyun döngüsünden yola çıkarak toplumun bilgi, eğitim, iktidar döngülerini tartışıyordu.
Küçümen Karcık oluşup, gökyüzündeki yolculuğuna başladığında önce rüzgârla tanıştı, sonra Karyağdı’daki kardeşleriyle… Kendisine ve doğal hayata dair o kadar az şey biliyordu ki, sorularının ardı arkası kesilmedi. Bu doğal ama heyecan dolu serüvende, Küçümen Karcık elbette yalnız değil; ona Yıldızkar, Karpe, Kardo, Kartipi, Karsun, Obuz, Azbuz, Buzla ve VuuV VuuV eşlik ediyor…
40 yıllık edebiyat yolculuğuna 40’ı aşkın kitapla devam eden Süleyman Bulut’un ilk eseri “Kar Tanesi”, yalnızca çocuklar için değil, bu uzun yolculuğunda ona eşlik etmiş her yaştan okur için özel baskısıyla Can Çocuk Yayınları’nda!
Gelin Süleyman Bulut’un ağzından edebiyatını ve Kar Tanesi’ni dinleyelim…
İlk Kitabım… Kar Tanesi
“Kar Tanesi benim yazı yolculuğumun ilk kitabı… Daha önce epeyce bir radyo oyunu yazmışlığım vardı. Bu oyunlar TRT radyolarında yayımlanmıştı. Dönemin çocuk dergilerinde öykü ve masallarım da yayımlanmıştı. Ama yazdığım ve yayımlanan ilk kitabım “Kar Tanesi”dir.
Yazmaya nasıl karar verdim?
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi üçüncü sınıftaydım; bir yıl sonra okul bitecekti… Okul sonrası hangi alanda çalışacaktım? Maliye-İşletme bölümünü seçtiğim için bankacılık, işletme ve muhasebe gibi görünüyordu. Bu alanlar rakamlarla çalışılan alanlardı. Konu üzerinde düşünmeye başlayınca rakamlardan çok harfleri sevdiğimi fark ettim. Madem harfleri daha çok seviyordum, o zaman harflerle ilgili bir alan seçmeliydim kendime… Hayatımı yazarak kazanmaya karar verdim.
Bakalım, yazabilecek miydim?
Karar verdim ama, yazmak için karar vermek yeterli değildi ki… Bakalım, yazabilecek miydim? Evet, daha önce, radyo oyunları, masallar, öyküler yazmıştım, ama ben, yazar olmanın ölçütünü ‘roman yazmak’ olarak görüyordum. Bir roman yazabilecek miydim, peki? Bunu anlamanın tek yolu vardı: Oturup yazmak. Ben de oturup yazmaya başladım.
Niye çocuk romanı?
Hayatımı yazarak kazanma kararı verdiğim yıllarda (1977-79), Türkiye’de çocuk edebiyatında bir canlanma olmuş, gazete ve dergilerde kendine geniş yer bulmaya başlamıştı. Ayrıca, 1979 yılında ilan edilen “Dünya Çocuk Yılı” Türkiye’de de coşkulu bir şekilde kutlanıyor, arka arkaya, büyük bir keyifle okuduğum çocuk kitapları yayımlanıyordu. Ben de bir çocuk romanı yazmaya karar verdim.
Kar Tanesi nereden aklıma geldi?
İlk kez bir roman yazma çabası içine girdiğim için hem çok heyecanlı hem de çok tedirgindim!
Ne yazmalıyım diye kıvranırken, ünlü Rus yazarı Gorki’nin bir yazısını okudum. Gorki, çocuk yazarlarına seslendiği bu yazısında doğa olaylarının çok güzel roman konusu olabileceğini söylüyordu. Aklıma hemen çocukluğumda yağan karlar geldi. Çok kar yağardı, o zaman. Kar tatili de olmazdı; yoktu öyle bir şey. Okula, haftalarca karlara bata çıka gider gelirdik. Karlarla oynamaktan ellerimiz buz keserdi. Ama böylece, kar tanelerini çok yakından tanımıştım. Bu dönemi düşündüğümde hatırladığım gözlemler bana cesaret verdi. Kırk yıl önce, ilk kitabım “Kar Tanesi”ni, dokuz-on aylık bir çalışma sonucunda, birkaç kere yeniden yazarak tamamladığımda dünyanın en mutlu insanı bendim.