Advertisement Advertisement

ŞENİZ BAŞ, “CANAVAR OLMANIN ZORLUKLARI”NI ANLATTI


Siz hiç sevimli ve bir o kadar iyi kalpli, duyarlı bir canavar gördünüz mü? Belki görmüşsünüzdür. Belki de onunla ilk defa bu kitapta karşılaşacaksınız. Yazar Şeniz Baş’ın çocuklar için kaleme aldığı “Canavar Olmanın Zorlukları” kitabı, canavarlar dünyasının kapılarını aralıyor ve bizi Modivar ve onun insan dostu Bige ile tanıştırıyor. Şeniz Hanım ile kitabından yola çıktık, çocukluğun kuytu köşelerinde saklanan canavarları ve içindeki canavarı ortaya çıkardık. 

SÖYLEŞİ: NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com 

Çocuk edebiyatına yazar olarak girişin ne zaman, nasıl oldu? Çocuklar için yazmayı bir cümleyle özetleyecek olsan nasıl tarif edersin?

2017 senesinde ilk kitabımı yazdım, yayımlandı. Elbette alanla ilgilenmeye başlamamın mazisi epeyi eski, üniversite yıllarına dayanıyor.

Dilediğim kadar özgür olabildiğim, hayata minik de olsa bir katkı sunduğumu hissettiğim ve üstüne okurların sarılıp öptüğü cennet gibi bir yer.

Timaş Çocuk’tan çıkan son kitabın “Canavar Olmanın Zorlukları”, canavar dünyasında yaşamanın hiç de kolay olmadığından dem vurarak baş kahramanı Modivar’ın başından geçenlere odaklanıyor. Modivar’dan biraz bahsedecek olsan buraya neler yazarsın?

Modivar kendi toplumunun genel özelliklerini taşımayan minik bir canavar. Mizacı farklı. Bu farklılık onu kendini gizlemeye itiyor. Zira ailesi bile ondan başarılar beklerken başka biri gibi, aslında herkes gibi olmasını istiyor. Modivar kendi kendisiyle gireceği bu çatışmanın yaratacağı sonuçların farkında. Ve kendi gibi olmak için feragat edeceklerinin de farkında. Bunları cesaretle göğüslemeye de hazır. Yeter ki birilerine zarar vermesin. Modivar başkalarına karşı merhametli, sevecen, adaletli kalmayı başardığı gibi aynı duyguları kendisine de hissedebiliyor. Bu yönüyle özenilesi bir varlık.


Modivar’ın “insan yavrusu” Bige ile tanışmasıyla hayatı bir anda değişiyor. Bu, aynı zamanda farklı bir dostluk hikayesi, öyle değil mi?

Dünyada kendi gibi olmayana mesafeli durmayan, tedirgin olmayan çok az canlı var. Böyle bir doğamız var. İnsanlar ise doğrudan böyle yetiştiriliyor. Dış dünya korkunç ve hepsi seni yemeye çalışıyor. Bu hikayede ise çok farklı birisi daha var: Bige. O kendisinden çok farklı olana hemen merakla bakıyor, sevgiyle sarılıp kabul ediyor. Üstelik dayanışma içinde oluyor. Bu açıdan bu dostluğun kurucusu Bige. Modivar ise sevgiyi görünce tanıyıp kabul edecek kadar duyarlı bir varlık.

Çocukken canavarlara inanır mıydın? Mesela dolabın üzerindeki o gölgeden, yatağın altındaki sesten orada bir canavarın gizlendiği çıkarımlarını yapar mıydın?

Hayal gücü çok yüksek bir çocuktum. Canavarlar, ejderhalar ve muhtelif varlıkların olduğunu hayal ederdim. Üstelik kuzenlerime ve arkadaşlarıma korkulu hikayeler anlatırdım ve o canavarlar her yerden çıkabilirlerdi. Ne yazık ki hiçbirini görmedim. (Gülüyor.)

Peki eğer sen bir canavar olsaydın nasıl bir canavar olmayı tercih ederdin? Modivar gibi insanlarla iyi ilişkiler kuran bir canavar mı yoksa her şeyi zaten yok etmeye pek meyilli insanoğlunu korkutmak için çabalayan bir canavar mı? Ve kimleri korkutmak isterdin?

Ben biraz daha şakacı bir canavar olabilirdim sanırım. Minik oyunlarla bazı sevimsiz özelliklerini görmelerini sağlamayı isterdim. En çok da bencil insanların. Bu arada sorun çok güzel, insan kendi hakkında da bir şey öğreniyor böylece. Nasıl bir canavar olmak istediğimi fark ettim sayende.

Türkiye’de bundan 10 yıl önce vizyona giren, tüm zamanların en sevilen ve en başarılı Pixar işlerinden olan, benim de birkaç defa bayılarak izlediğim “Monsters, Inc.”i seyretmiş miydin? Kitabı okurken sıklıkla aklıma bu film geldi. Orada da canavarlar, çocukları korkutmaya çalışıyor ve bu şekilde puanlar alıyordu. Hatta baş karakter dev canavar Sullivan’ın da tüyleri Modivar’ınki gibi maviydi ve en az onun kadar iyi bir canavardı. Bige de hem görsel olarak hem de Sullivan ile dostluğu bakımından oradaki dünyalar tatlısı Boo’ya benziyor.

Hikayeler evrensel. Benim canavarım ötekiyi temsil ediyor. Öteki olmaktan kendi olmaya giden yolu bulmaya çalışıyor. Neden canavar seçtim? Çünkü öteki olan diğerlerinin canavarı. İnsan anlamadığı, tanımadığı herkese ve her kavrama böyle davranıyor. Filmi ise kitabı yazdıktan sonra birisi söyleyince izledim.  Benzerlikler beni evrensellik açısından mutlu etti. Canavarımızı ise Eda Ertekin çizdi, onun zihninde böyle canlanmış.

Peki o zaman Eda’nın kitabın için yaptığı resimler hakkında neler söylemek istersin?

Tek kelimeyle bayıldım. Karakterlerin mizaçları çizimlere olduğu gibi yansımış. Bu kadar sevilesi canavarlar yarattığı için ona teşekkür ederim.

Canavar olmanın zorlukları dedik, peki insan olmanın zorlukları sence neler?

İnsan olmak sürekli mücadele içinde olmak demek. Kendinle kendin arasında ve dünyayla kendin arasında… Bu iyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı belirleyen bir çaba… Bıraktığın an yaşamamış olursun.

Masanın üzerinde bu ara okunmayı bekleyen hangi kitaplar var?

O kadar çok ki! Gabriele Clima’nın son kitabı “Güneşten Sonra”, Per Petterson’un” Ardından” ve Byung Chul Han’ın “Şiddetin Topolojisi” hemen okunacaklar arasında.

Çok fazla üretim söz konusu. Ünlü isimlerin de kalem tutup çocuklar için yazdığını görüyoruz. Çocuk edebiyatının Türkiye’de geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsun?

Bu alana heves edilmesi, kalem oynatılması genişlemeyi sağlar. Bu açıdan mutluyum. Elbette eşyanın tabiatı gereği çoğalacak ve bir yerde elenecek, bazıları kalacak. Niteliği de bu denemelerin içinde ilerleyerek bulacağız. Benim en çok umutlu olduğum alan çocuk edebiyatı.

Ajandakolik’in klasik bir sorusu var. Ajandan ya da not defterin var mı? Varsa içlerinde neler var?

Onlarca var. Her biri ayrı bir konu için.  Yazılarım için bir defter, günlük organizasyonlar için bir defter, işleri takip etmek için bir ajanda. Bir de alıma gelen fikirleri genişlettiğim bir defter var. Yıllar içinde birike birike bir kitaplık da onlar oluşturdular neredeyse. Fikirler, fikirler, fikirlerle dolular…

Çocuktan Al Bilgiyi, Korsanların Seyir Defteri, Masal ile Rüzgar gibi çocuklar için hep seri kitaplar yazan bir yazar olarak bu Canavarlar hikayesinin de devamı gelecek diye düşünüyorum. Mesela kitabın ilk sayfalarında da geçen “Canavarlık El Kitabı” ya da “Bir Canavarın İlk Canavarlığı” gibi… Ne dersin? Canavarları yazmaya devam mı?

Aslında tek kitap olarak düşünmüştüm ama daha ilk ayından çok güzel dönüşler alıyorum. Sen de harika fikirler uyandırdın. Neden olmasın!

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media