Advertisement Advertisement

Kamer Yıldız Ok yazdı: “Bağımsız tiyatrolar olarak seslerimizi yükseltmek için pandemiyi beklemiş olmamız ayrı bir trajedi!”

Tiyatro Kalemi kurucusu, yazar – yönetmen ve Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Kurul Üyesi Kamer Yıldız Ok, bağımsız tiyatroların örgütlenmesiyle ancak kendini var edebileceğini Ajandakolik’e yazdı…

Pandeminin ilanından hemen sonra tiyatrolar ilk kapananlar arasındaydı. Bizler tiyatrolarımızda, bağımsız tiyatrolarımızın çatıları altında gayretle, emekle mesleğimizi sürdürme zorlukları yaşarken, bizlerin tek meselesi tiyatro iken pandemi bir anda üzerimize tam anlamıyla kara bulut gibi çöktü.

Bağımsız tiyatrolar arasında yer alan bizler yani ödeneksiz tiyatro emekçileri; yönetmeninden oyuncusuna, tasarımcısından müzisyenine, gişecisine kadar aylardır hiçbir ödenek almadan ve kazanamadan ayakta kalma çabası içerisindeyiz. Bir yandan virüse yakalanmamaya çalışırken diğer yandan tiyatrolarımızı yaşatmaya çabalıyoruz. Aslında bu çaba bir anlamda bizlerin dayanıklılığının pandemiden önceki hiçbir zaman iyileştirilmemiş ödeneksiz tiyatro koşullarıyla yaşama alışkanlığımızın devamı niteliğinde. İtiraz etmediğimiz, kabul ettiğimiz, asla biz sanat üreticilerinin meslek icrasıyla uyuşmayan ticari kimliklerimiz, bu durumu yaşıyor olmamızın en büyük nedeni. İtiraz ise kabul görmüş, alışılagelmiş, rahatsızlığını hep örtbas etmiş bizlerin tiyatrolarında ancak örgütlenmeyle kendini var edebilir.

“PANDEMİDE HEPİMİZDEN “BORCU YOKTUR” EVRAĞI İSTENDİ”

Tiyatro Kalemi Tiyatro Topluluğu olarak, biz de ilk bizimle örtüşmeyen bir nace koduyla şirketimizi açtık, ticaret odasına kaydımızı yaptırdık ve bizlere dayatılan baştan kabulle vergimizi ödemeye, SGK primlerini yatırmaya başladık. Tüm bu koşulları yerine getiriyor olmak bizleri kurumsal tiyatrolara değil de ticaret ile uğraşan tiyatrolara büründürdü. İtiraz ettik mi? Hayır… Pandemi tüm illerde bağımsız tiyatroları tam da bu paydada bir araya getirdi. Dertler ortaktı. Salonu olan ve salonu olmayan özel tiyatrolar aynı anda kelimenin tam anlamıyla işsiz ve yalnızdı. Televizyonlarda devletin insanları “Özel tiyatrolara iyileştirme yapacağız” dedi, daha da hastalandık; “Destek paketleri açıklayacağız” dediler, destek göremediğimiz gibi, var olan desteklere başvurabilmek için pandemide hepimizden “borcu yoktur” evrağı istendi, daha da yalnızlaştık.

Bizlerin aynı anda seslerimizi yükseltmek için pandemi gibi bir trajediyi beklemiş olmamız ise ayrı bir ironi!

“HERHANGİ BİR YASADA ADIMIZ YOK”

Tiyatromuz Yaşasın imza kampanyasının yedi maddelik hak taleplerine ilişkin oluşturduğu maddeleri gördüğümüzde aslında var olması gerekenin yıllardır bu olması gerektiğini hatırladık. Tüccar değil sanat üreticisi olduğumuzu, oynadığımız sahnelerinse ticarethane değil tiyatro sahneleri olduğunu… Neredeyse 1949 yılında “Devlet Tiyatrosu ve Operası’nın Kuruluş Yasası” olarak tanımlanmış olan ödenekli tiyatroların dışında, bağımsız/özel/ödeneksiz tiyatroları kapsayan ve tanıyan herhangi bir yasada adımız dahi yok.

Tam da bu yüzden; Tiyatromuz Yaşasın imza kampanyası tüm kentlerden yaklaşık 500 bağımsız tiyatro topluluğunu bir araya getirip yaklaşık 2 bin tiyatro emekçisinin imzasıyla “Tiyatromuz Yaşasın” diye haykırdık. Şimdi İnisiyatif olarak yola devam ederken, öncelik her daim tiyatroların farklılıkları ve farklıların aynı ortak sorunlarda ne denli çareler aradığı olmalıdır. Tabii ki bu da tarafsız ya da orta yolcu bir bakış açısıyla maalesef hiçbir zaman gerçekleşemez. Bu yüzden de Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi yedi maddelik hak taleplerinin karşılık arayışını sürdürürken diğer yandan da tüm tiyatroların ortak dertlerinin çare arayışlarını da sürdürmeye devam edecektir.

Öte yandan Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi ile başlayan bir araya gelme süreci, kentlerin kendi sınırlarında da kendi bölgesel taleplerini dile getirebilmek için bir arada olduğunda güçleneceğinin idrakine sebep oldu. Her tiyatronun kendi bağımsızlığını gözeterek ortak bir mücadele içinde olması her ne kadar imkânsız gibi görünse de İzmir’de şu an İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnisiyatifi çatısı altında var olma, üretebilme mücadelesi sürdürülmekte. Pandemi koşullarında sevgili tiyatro sanatçısı Yılmaz Tüzün’ün “Birlik olmaya var mısınız?” çağrısı ile başlayan yolculuk, şu an yönetim biçimi tek adamlık olmayan, çok sesli bir yapının farklı ve eşit paydaşlarının üretme ve birbirini destekleme biçemiyle kararlı yoluna devam etmektedir.

https://www.ajandakolik.com/r-onur-duru-yazdi-tiyatro-yasasi-derhal-yapilmali/

 

https://www.ajandakolik.com/tiyatroda-ikinci-dalga-coktan-basladi/

 

https://www.ajandakolik.com/ragip-ertugrul-yazdi-tum-ozel-tiyatrolari-hak-mucadelemiz-icin-sorumluluk-almaya-davet-ediyoruz/

 

https://www.ajandakolik.com/gizem-duman-sesen-yazdi-devletten-destek-alabilmemiz-icin-borcsuz-olmamiz-gerek-tiyatro-olmasak-da-olur/

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media