Advertisement Advertisement

EREN AYSAN: “SİVAS’I ARTIK AĞITLA DEĞİL AKILLA ANMALIYIZ”

Sivas Katliamı’nın 30. yılında hâlâ boğazım düğümleniyor, hala içim yanıyor, gözlerim doluyor. Henüz 11 yaşındaydım ben o zaman ve çocuk kalbimde tuttuğum ilk yastı. Sense babanı kaybettin, yaşadıkların çok daha büyüktü. Öğrendiğinde ilk neler hissettin, yıllar yıllar sonra tekrar ve tekrar o güne gittiğinde ilk neler hatırlıyor, duygularını nasıl tanımlıyorsun?

Sivas otuz yıl sonra benim için hâlâ şaşırma duygumun bâki kaldığı, insanın insana ettiğine inanmakta güçlük çektiğim, ayaklanmaya kalkmış cehaletin böylesine büyük bir kötülüğü sıradanlaştırdığına tanıklık ettiğim, ülkemizde radikal dinbazların ellerinin nereye uzanabileceğini gördüğüm kara bir gün. O gün on altı yaşındaydım. Bugünse kırk altı. Bir anlamda orada ölen şair babamdan iki yaş büyüğüm artık. Dolayısıyla bugünden geriye baktığımda Sivas’ı artık ağıtla değil akılla anmanın gerekliliğine inanıyorum. Çünkü ülkece uçurumun kıyısındayız.

Şair Behçet Aysan’ı ve şair Metin Altıok’u ben ilk o zaman tanıdım. Babanın “Düello” kitabı vardı evimizde. O kırmızı kitabı yıllar sonra lisede de okurken Kimya hocam Mazhar Bey, sıramın altında fark etmiş, gözleri dolu dolu “Behçet arkadaşımdı” demişti. Babanın en sevdiğin şiirleri hangileri?
Babam kimi söyleşilere çağrılıp şiirleri okunması istendiğinde kitaplarını rastgele aralar, karşısına çıkan ilk şiiri okurdu. Bunun arkasında sanırım şiirin sözcük işçiliğine yakın olması yatıyor. Anlam, sözün kalesi elbette. Babamın çok sevdiğim pek çok  şiiri var. Ama en çok sevdiğim ise Bir Bahar Dalıyla… “Çocuğum da büyüyor / benim gibi” diye başlayan şiir. Genç bir babanın evladıyla büyümesini anlatıyor.


“ŞİİRİ MÜZİKLE ÇOĞALTMAK HOŞ BİR DUYGU” 

Ve şimdi Aysan öldükten tam 30 yıl sonra “Yanık Ağıt” isimli bir albümle bir “Behçet Aysan tribute”u doğdu. Artık en çok bilinen Aysan şiirinin, Ezginin Günlüğü’nün bestelediği” Bir Eflatun Ölüm”ün dışında başka şiirlerin de şarkısını söyleyeceğiz. Albümün hikayesini senden dinleyelim.
Aslında Ezginin Günlüğü’nün bestelediği dört Behçet Aysan şiiri var. Onun en bilineni, “Bir Eflatun Ölüm.” Diğer yandan Fazıl Say’ın da Güvenç Dağüstün ve Ece Dağıstan’ın “Güz Şarkıları” albümünde yer alan “Rüzgar Rüzgarla Konuşur” ve oda operası “Ses” Behçet Aysan şiirlerinden oluşuyor. Ama şiiri müzikle çoğaltmak hoş bir duygu. Metin Altıok için yapılan “Anka” albümü aslında benim için önemli bir kapı araladı ve cesaret verdi. Bu anlamda kardeşim Zeynep Altıok, albümün hayata geçmesi için yanımda yer aldı. Ama asıl albümün müzik direktörü Çiğdem Erken’in olağanüstü emeği var. Albüm konuşulmaya başladığı günden itibaren babamın toplu şiirleri “Düello” onun bir parçası oldu. Uzun ve zahmetli bir süreçti. Çok şanslıyız ki hafızası kirlenmemiş isimlerle, pek çok müzisyenle çoğaldık.

Yalnızca dijital bir albüm mü olacak yoksa Ada Müzik’ ten plak formatında da dinleme şansımız olur mu, ne dersin?
Albüm 30 Haziran günü dijital platformlarda yerini aldı. “Behçet Aysan Şiirlerinden Şarkılar – Yanık Ağıt”, Temmuz başında ise bütün müzik marketlerde CD olarak dinleyicilerle buluşacak. Bir de sonbaharda long-play olarak koleksiyonerler için satışa sunulacak.

Albümde Zuhal Olcay’dan Mazlum Çimen’e, Dilek Türkan’dan Deniz Çakır’a pek çok isim göze çarpıyor. Başka kimler var, “Yanık Ağıt”a emek veren?
“Yanık Ağıt”a emek veren çok sayıda isim var. Yalnızca yorumcuları değil bestecileri de atlamamak gerekiyor. Başta albümün müzik direktörü Çiğdem Erken’den söz etmek isterim. Fazıl Say, Sivas katliamından sonra baba dostları Metin Altıok ve Behçet Aysan’ın unutulmaması adına sanatsal yolculuğunu sürdürdü. Ve hep dayanışma duygusunu, dehalık mertebesine erişmiş, tertemiz bir müzisyen kimliğiyle gösterdi. Ezginin Günlüğü denilince ilk akla gelen isimlerden biri Nadir Göktürk, çok sevdiğim, duyarlılığı geniş bir müzik insanı. Albümde Tuna Kiremitçi- Burcu Tatlıses ve Deniz Çakır onun bestelerini yorumladı. Aykut Gürel, populer müziğimizin çok sevdiğim bir ismi. Zuhal Olcay, Aykut Gürel şarkısını seslendirdi. Vedat Sakman, Ankara’daki evimizde babam henüz hayattayken komşumuzdu. “Geceyle Gel” şiirini ne de güzel besteledi. Çok sevgili ağabeyim Cem Akgün ise Zeynep Karababa ve Erdal Erzincan şarkısına hayat verdi. Çok sevdiğim İbrahim Yazıcı, canım Selva Erdener’le el ele vererek “Rüzgar bu şiiri sana götürsün” dedi. Hep hayranlık duyduğum, çok sesli müziğimizin büyük ismi Turgay Erdener “Çini” şiirine emek verdi. Onu da Selçuk Sami Cingi yorumladı. Derya Türkan artık hep beste yapsın diliyorum. “Ayna”yı Dilek Türkan seslendirdi. Besteci yorumculara gelecek olursak, çok özel bir isim olan Doğan Duru, aynı ateşten geçtiğimiz Mazlum Çimen, genç müzisyen Umut Özensoy, Bajar ve elbette Vedat Yıldırım, Mirady atlamamamız gereken isimler. Hepsine minnettarım.

Eren Aysan, annesi Adviye Aysan ve babası Behçet Aysan ile birlikte.

Her 2 Temmuz’da Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok ile birlikte bir bildiri yayımlıyorsunuz. Haklı adalet arayışınız devam ediyor. Ne acı ki Türkiye’de siyasi cinayetlerde zaman aşımı ortadan kalkmıyor. Bu konuda hiçbir ilerleme kaydedememiş olmamızı nasıl değerlendiriyorsun?
Bu sorunun etraflıca değerlendirilmesi gereken nedenleri var. Bizdeki tüm siyasi cinayetlerde görülen sistemli unutturulmayla koşut ilerlenen cezasızlık olgusu başlıca nedenlerden biri olarak sunulabilir. Bugün benim yerime adalet konuşmalıydı. İtalya’da olduğu gibi bir “temiz eller” operasyonu hiçbir zaman gerçekleştirilmediği için de mazlumlar çoğaldı.  Ayrıca ülkemizde cehalet ve linç kültürünün yaygınlaşması ve yirmi iki yıldır süren blok muhafazakar bir iktidar döneminde pek çok alanda daralmamız da ana nedenler olarak sayılabilir.

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) kurulmasına önayak olduğu ve yitirdiğimiz 33 canımız için anıt niteliği taşıyan, katliamı unutturmamak adına faşizme karşı toplumsal hafızayı güçlendirme amacı taşıyan Madımak Katliamı Hafıza Merkezi’nin sesini de buradan duyuralım isterim. Bize bu merkezle ilgili biraz daha fazla bilgi verebilir misin?
“Hafıza Merkezi” Sıvas katliamının 30. yılında bellek yenilemek adına çok önemli işlere imza atıyor. Yitirdiklerimize dair sanal odalar yine sanal müzenin içinde açılacak. Ayrıca sonbaharda benim de heyecanla beklediğim bir Sivas katliamı belgeseli gösterime sunulacak.


Bugün buraya Behçet Aysan’dan bir söz bıraksan… Unutmadım aklımda… Ajandakolik’te seni ağırlamış olmak Behçet Aysan’ı anmak benim için çok değerli.
Her şeye rağmen, bir memleket sevdalısı olarak, babamın “yarın diye bir şey var” dizelerini usulca bırakırım söyleşinin sonuna…

YORUM YAP

You don't have permission to register
Follow us on Social Media