BİR OYUNCAKLA ISINIR KALPLER, BİR KİTAPLA DEĞİŞİR DÜNYA
Çocukların çok sevdiği yazar Anıl Basılı’nın uzun zamandır baskısı olmayan “Uzun Kulak” isimli kitabı yeni baskısı ve Timaş etiketiyle yeniden minik okurla buluşuyor. Eğer henüz “Uzun Kulak” ile tanışmadıysanız ya da tanışmak isterseniz sizi bu yazıya alalım…
NİLÜFER TÜRKOĞLU
nilufer@ajandakolik.com
“Kendi oyuncaklarını yapan bu çocukların karşısında sadece iki kardeş oturmuyordu. Aynı zamanda paylaşmayı öğrenen iki dost oturuyordu.”
Teknolojinin gitgide esiri olduğumuz günümüzde çocuklar da bundan payını alıyor. Ebeveynlerinin ellerinde gördükleri cep telefonları, tabletler artık ne yazık ki pek çok çocuğa da cazip geliyor. Üstelik henüz bebek denecek yaşta! Oysa gerçek hayatı deneyimlemenin yeri ne telefon ne tablet ne de internet! Tıpkı Sunay Akın’ın “Uzun Kulak” kitabının arka kapağında söyledikleri gibi “El yapımı oyuncak, hayal dünyamızın ürünü olduğu için doğası gereği güven vericidir.” İşte bu kitapta okuyacaklarınız, “Uzun Kulak” tavşanın hikayesi de tam olarak öyle! O yüzden sıcacık, sağlıklı ve güven verici!
İki kardeş Gün ve Güneş. Gün, elinden düşürmediği tabletiyle koltuğuna gömülmüş bir çocuk. Çevresinde olup bitenlerden habersiz. O yüzden kız kardeşi Güneş’ten uzaklaştığının farkında bile değil. Eşyalarını başkalarıyla paylaşmayı da sevmediğinden Güneş’in tabletini kurcalaması epey canını sıkıyor ve ona sinirleniyor. Güneş ise abisinin neden ona sesini yükselttiğini tam olarak anlayamıyor ve çok üzülüyor. Olur da abisi gönlünü alır diye bekliyor ama nafile. Ne gelen var ne giden… Yastığına sarılıyor ve mışıl rüyalarına dalıyor.
Ertesi gün annesiyle Zamantika isimli o ana kadar hiç görmediği eşyaların olduğu bir dükkana gidiyor, Güneş. Gramafon mu o da ne! Guguklu saat, aaa ne tuhaf! Peki ya şu, gaz lambası? Hımmm… Her birini tek tek işaret edip soruyor annesine. Müthiş bir yer burası… Güneş her gün gelebilir ve her gün farklı şeyler keşfedebilir, yeni eşyalarla tanışabilir. Ama o da ne! Şurada duran komodinin altındaki yastık mı yoksa başka bir şey mi? Eğilip dikkatle baktığında onun bir oyuncak olduğunu anlıyor. Hem de koskoca kulaklı sevimli bir tavşan! Ona bakarken kendisinin bile ne olduğunu kavrayamadığı bir sıcaklık hissediyor. Güneş’in elindeki oyuncağı gören annesi, tavşanın düğme gözlerine dokunuyor, kıvrılan kulaklarında gezdiriyor ellerini. Ve o an Güneş’in içini daha da ısıtan ve onu şaşırtan bir şeyler söylüyor. “Çocukluğumun en özel oyuncağını bulmuşsun. Onunla oynamayı çok severdim. Geceleri ona sarılarak uyurdum. Bunları görmeyeli yıllar oldu. ‘Uzun Kulak’ derdik biz ona (…)” Günümüzde artık bu tip el yapımı oyuncağın pek kalmadığını belirten annesi çocukların oyuncaklardan habersiz büyüdüğünü de sözlerine ekliyor. Geçmişten gelen bu oyuncak bir anda annesinin yüzünü aydınlatıyor. Güneş Uzun Kulak’ı eve götürmeye karar veriyor. Hem belki Uzun Kulak’ı abisi de çok sever ve o soğuk ekrandan nihayet başını kaldırır da Güneş’i görür!
“Nohut Adam”, “Balino”, “Zürafa Sözü”, “Başarısızlar Kulübü” gibi kitapların çok sevilen yazarı Anıl Basılı, kardeşlik, yardımlaşma, dayanışma, aile, nostalji gibi kavramları pekiştiren, geri dönüşümün önemini vurgulayan, teknoloji bağımlılığına karşı farkındalık kazandıran bu hikayeyle yine okurun kalbini yakalıyor ve hatta paylaşarak sevginin çoğaldığı bu dünyada çocuklara kendi oyuncaklarını yapma düşüncesi sunuyor.
Timaş etiketiyle ve yeni baskısıyla okuru selamlayan “Uzun Kulak”ı bu defa resimleyen ise iki yaşından beri “çizer” Ege Karadayı. Onun çizimleri kitabın ruhuyla öyle iyi bir uyum yakalamış ki, sıcacık renkleri ve kocaman çizgileriyle “Uzun Kulak” daha neşeli ve dinamik olmuş.
6 ve 7 yaş için önerilen “Uzun Kulak”, çocukların düş bahçelerinde oyuncakların yerinin ne kadar önemli olduğunun altını çizerken çocuklarını “fazla” teknolojiyle büyüten, aslında bir anlamda kolaya kaçan ebeveynleri akıllara getiriyor ve içten içe şunu sormamıza neden oluyor: “Sizin zamanınızda tablet mi vardı?” Belki beş taş oynayan bir kuşağın değil ama yine de heyecanla sarıldıkları oyuncaklarla büyüyen bir neslin çocuklarının bugün de aynı sıcaklığı yaşaması çok zor olmasa gerek… Yine sorumluluğun çoğu annelere babalara ve halden anlayan, derdi ve kalbi olan iyi kitaplara düşüyor.
Cavidan Ertüz
Ne güzel bir hikaye,ve ne güzel anlatılmış..